Geçitköy’den Maviköşk’e uzanan alevler dün adeta yüreğimizi yaktı.
Hepimiz çok üzüldük.
Ancak Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Erhan Arıklı’nın da dediği gibi üzülmek yetmez, önlem almak gerekiyor.
Her yıl sıcaklar başlar başlamaz çıkan yangınlarla ilk defa karşılaşıyormuş gibi yapmayı artık bir kenara bırakmalıyız.
Kiralama ya da satın alma…
Her ne olursa olsun mutlaka bir yangın söndürme helikopterini ülkede bulundurmamız gerekiyor.
Her ne kadar yangın çıktığında gerek Türkiye’den, gerekse güneydeki İngiliz üslerinden helikopter sağlanabiliyorsa da bir gerçeğin altını çizelim.
Bir yangının ihbarından itibaren en kritik zaman dilimi ilk 15 dakika.
Zamanla yarışılan böyle bir atmosferde bürokrasinin çarkının içine takılıp helikopteri yarım saat gecikmesi bile felaketin boyutlarını üçe dörde katlamaya yeter de artar bile.
Geçitköy barajı yakınlarında başlayan ve herkesin “Mavi Köşk” diye bildiği bölgedeki yamaçlara doğru yönelen yangın akla bir çok soru işareti de getiriyor.
17 Mayıs 2020 Kormacit-Tepebaşı-Kalkanlı yangını…
21 Mayıs 2022 Kormacit'te yangın...
Ve şimdi Geçitköy’de başlayıp Kormacit'e doğru yayılan yangın…
Bu kadar tesadüf normal değil. Sanki görünmez bir el bölgeyi adeta ormandan arındırıyor.
CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman’ın da dikkat çektiği bu şüphe dikkatle incelenmelidir.
Yaşadığımız yangın felaketleri karşısında tüm milli varlığımızı kaybetmeden önce aklımızı başımıza alalım.
Çok uzağa gitmeyelim. Daha geçen yıl Cumhuriyet Meclisi’nde ülkede çıkan yangınlarla ilgili komite kurulmadı mı?
Komitelerde bir çok konuda saatlerce mesai harcanıyor. Sayfalar dolusu raporlar yazılıyor. Sonra ne mi oluyor? Koca bir hiç.
Geçen yıl Türkiye’deki Ege ve Akdeniz’i yakıp kavuran yangınların ardından “ülkemizde de böyle bir felaketi gündeme gelirse ne yaparız” diye sormuştuk.
Komitede alınan kararlar aynen şöyleydi:
“Yangın Protokolü hazırlanmalı. Orman yangınlarında birinci derecede sorumluluğu bulunan Orman Dairesinin teşkilat kadroları iyileştirilmeli. TC Orman Genel Müdürlüğü ile yapılan protokoller devam ettirilerek orman yangınları ile ilgili personel eğitimlerinin sürekliliği sağlanmalı. Cezalar revize edilmeli. Özellikle anayol ve yol kenarlarının temizliği aksatılmamalı. Arazí ve orman sahası bölgelerinde, arpa, buğday veya benzeri ekim yapılırken yola ve orman sahasına sıfır noktasına kadar ekim yapılması engellenmeli. Çöplük içerisinde bulunan kâğıt parçalarının rüzgâr vasıtasıyla yangını başlatabilecek bir unsur olarak değerlendirilebileceğinden çöplükler yakılmamalı. Ülkemizin günlük yangın risk haritası çıkarılmalı. Yangın riski olan bölgelere yangın uyarı rehberi konmalı.”
Peki bu önlemlerin hangisi yerine getirildi?
Uzmanlar bir yangın helikopterinin bir saatlik kirasının 8 bin dolar olduğunu söylüyor. 3 aylık kira maliyeti ise 4 milyon dolar civarında.
Oysa 10-15 yaşları arasında bir yangın helikopteri satın alınsa bize bir yıllık maliyeti 8-9 milyon dolar.
Yani bir yanda kiralamaya üç ayda 4 milyon dolar, diğer yanda 12 ay kullanabileceğiniz bir helikopterin maliyeti altı aylık kira maliyetini denk. Yani satın almak daha karlı görünüyor.
Ancak bunun hemen peşinden bütçede para yok tartışması başlatılıyor. 8-9 milyon dolar bulunamayacak bir para değil. Nelere ne kaynaklar ayrılıyor ortada?
Her şeyi devletten beklemek de anlamlı değil. Bu ülkenin anlı şanlı üç beş zengini bir araya gelse bu helikopterin 12 ay burada konuşlanmasını sağlayabilir.
Yeter ki niyet olsun. Gerisi kolay. Bizden söylemesi…