GILGAMIŞ DESTANI ve AYLA KUTLU’NUN KADIN DESTANI

Gılgamış Destanı M.Ö 3000’ lerde oluşmuş bir destan. Konusu ölüm korkusu ve ölüme çare arayış.

Gılgamış Destanı M.Ö 3000’ lerde oluşmuş bir destan. Konusu ölüm korkusu ve ölüme çare arayış. Ayla Kutlu’nun Kadın Destanı isimli eserini erkek egemen toplumun Gılgameş Destanı’ndan esinlenerek kadın bakış açısıyla yazıyor. Şair Vergillus’un Romalıları övmek için yazdığı Aeneas isimli destandan esinlenilerek Lavinia isimli eseri kurgulayan Ursula K. Le Guin gibi, Ayla Kutlu kadınların destanların yan kahramanları olmadığını, aksine tarihin akışına keskin dönüşler yaptırabilecek etkiye sahip olduklarını gösteriyorlar yazdıklarıyla .
Gılgamış Destanı’ının satır aralarında, Gılgamış’ı yaşamın sırrına erdiren kadınlar ve onların dramları var .Bu kadınlar destanın kahramanları olan erkeklerin hayatına önemli ölçüde etki etmelerine ragmen çoğu kez sadece kadın diye bahsedilen, adı olmayan silik kahramanlardır. Profesör Gadd,Gılgamış Destanı isimli kitabın giriş bölümünde “Endiku’nun hikayesinde üçlü bir trajedi görülüyor: Bir fahişenin işveli davranışıyla baştan çıkıp kısa sürede bıktığı bir hayata itilen kocanın, kente gidip orada kişiliğini yitiren göçebenin ve son olarak bir kadının çekiciliğine kapılıp onun aracılığıyla, kendine yalnızca mutsuzluk getiren bilgileri edinen soylu vahşi’ nin trajedisi” açıklamasında olduğu gibi kadınlar bu destanı yoğun bir biçimde etkiliyorlar (Büyük Klasikler, Gılgamış Destanı, Hürriyet Yayınları, Eylül 1973, 1. Baskı, s. 35).
Değerli yazar Ayla Kutlu Kadın Destanı isimli eserinde bu kadınların destandaki ana rolü üzerinde duruyor. Destanın kurgusundaki bütün kadınların olay örgüsündeki yerine dikkat çekiyor. Kendi deyimiyle milimetrik ölçüde fonksiyon yüklenmiş bu kadınların olayların akışını nasıl etkilediğini ve değiştirdiğini görüyoruz eserde. Gılgamış Destanı’nın sıradan kadınları bu kitabın kahramanları oluyor. Kadın Destanı ilk olarak 1994 yılında basılmasına karşın ikinci baskısı Bilgi Yayınevi tarafından2004 yılında yapılıyor.
Yazarın 8 tablet olarak kurguladığı Kadın Destanı koşuk diliyle yalın bir Türkçe ile yazılıyor. Kitapta yoğun bir siyasal eleştiri ve insan doğasına ilişkin güçlü tahliller yer alıyor.

Kadını tanımıştı, bilgeliği anlamıştı.
Buydu insanı hayvandan ayıran.
Ah!...Anlayamadı ne kadar anladığını,
Neyi anladığını erkeklerin, kadın konuştuğunda.
Üstelik bilmiyordu insane özgü olanı.
Engidu bir hayvandı, zoru bilirdi, bir de kolayı.
İnsanın nice kolay şeyi çabayla zorlaştırdığını anlayamazdı
Dili anlayamazdı örneğin. Birşeyleri zorlaştırmak için
yaratılmış o şeyi…
Ve sözcükleri, küçük farklılıkları büyüten.
(Ayla Kutlu, Kadın Destanı, Bütün Eserleri 9, Bilgi Yayınevi, Temmuz 2004, s:132).

Ve Gılgameş için yazdığı satırlarda

Çekip gitmişti karısı ve çocuğu çok kral, Bilge Gılgameş…
Yaşamın sonsuzluğu delirtti onu.
Bunu bilmek ve sahip olamamak…
Her şeye sahip olmak, ama tek bir şeyin esirgenmesi kendisinden.

Ve başrahibin sözlerinin olduğu mısralardan dönemin kadınlarının maruz kaldığı ataerkil ve teokratik baskılar okunuyor .

En büyük tehlike sensin Başrahibe,
Seni yok etmeliyiz önce, düşmanı yeneriz nasılsa.
Çünkü sen karşı çıkıyorsun kadının boyun eğmişliğine,
URUK ve KULLAB insanını bölüyorsun.
Kadın karşı çıkmaz. Düşünmez kadın.
Kadın itaat eder. (Kadın Destanı, s:213).
Yazar Ayla Kutlu bu eserinde Sümerlerin Gılgamış Destanı’ndaki erkek egemen toplumun bilinçaltına ışık tutarken çağlardan beri süregelen kadın karşıtlığını ve kadın sömürüsünü ortaya koyuyor. Kadın bakış açısıyla anlatıyor destanı tekrar. Yıllar öncesine gidiyor. Beş bin yıl önce oluşmuş destandan esinlenerek kurguladığı Kadın Destanı isimli yapıtıyla o günün koşulları ile günümüz koşulları arasında bağ kurduruyor okuyucuya.
Kitabın sonunda bulunan sözlük ve yazarla yapılan söyleşiler de eseri daha iyi anlamamıza yardımcı oluyor.
Zeynep Yenen.


Bu haber 2035 defa okunmuştur

:

:

:

: