Ülkeleri ve teşkil ettikleri devletleri, ayakta tutan unsurların başında , güvenlik ve dış politikadaki kararlılıkları gelmektedir .
Baskıcı rejimlerde , güvenlik ve dış politika , o ülkenin rejimini elinde tutanlar tarafından yönetilmektedir .
Plüralist toplumda ise , hem güvenlik , hem de dış politika , o ülkenin halkı tarafından belirlenmektedir .
Halk , kendi güvenliğinin geleceğini , yöneticilerine karşı nasıl şekilleneceğinin haritasını hazırlarlar .
Pekala , bu nasıl şekillenir ?
İdare , güvenlikle ilgili , ülkedeki sıkıntıları ülke kamu oyuna duyurarak , kamu oyunun oluşmasını sağlar .
Buna bir örnek vermek gerekirse , kendimizi gösterebiliriz !
EOKA’nın Türk Halkı üzerindeki soy kırım uygulaması karşısında , oluşan kamu oyu ile Kıbrıs Türk Halkı , kendi savunma örgütü olan TMT ‘yi kurarak . Yok olma tehlikesini ortadan kaldırıcı önlemler alarak , beka sorununu halletmiştir .
Bir örnek de Anadolu’dan verebiliriz .
Mustafa Kemal Atatürk de , Anadolu’yu , istilacılardan geniş bir Türk kamu oyu yaratarak ve onu arkasına alarak , düşmandan temizlemedi mi ?
Dış politikanın dayanak noktası , milli güvenliktir .
Bunların başarılı olabilmesi için de kamu oyunun büyük desteğinin sağlanması gerekmektedir .
Milli güvenliğin dayanağını , salt kamu oyunun desteğine dayamak , yeterli olmaz.
Ülkenin ekonomisinin kendine yeterli olmasından geçer .
Bu , eskiden pek kaale alınmazdı .
Osmanlıda kapitülasyonlarla ortaya çıkan acı gerçek olarak , Türkiye’nin işgaline kadar gitti .
Bunu , Atatürk Türkiye’sinde 1950’den sonra yaşamaya başladık ve geç olsa bile kendimize gelmeye çalıştık .
Ülke sorunları , halk arasında ne kadar tartışmaya açılırsa , sorulara da o kadar kökten çareler bulunabilir .
Yeter ki amaç bu olsun .
Dünyada , büyük ülkeler karşısında , küçük ülkelerin oluşturdukları kamu oyu baskıları . Büyük ve güçlü ülkeleri , dünyanın belli başlı yerlerinde dizginlemeye yetmiştir .
Bir ülkede hem dışa karşı , hem de içe karşı , en büyük güç Halk’tır .
Halka rağmen hiçbir güç , hiçbir hareketi yapamaz . Halk karşısında buna muktedir olamaz .
Güvenlik , dış politikayı belirlemede de çok büyük ve aktif rol oynamaktadır .
Dış politikayı belirleyen , salt güvenlik olamaz .
Güvenliğiniz çok yeterli .
Fakat .
Dış politikanız yetersiz ve sağlam temellere oturmazsa , dış politikada yelken açamazsınız .
Dünya kurulalı beri .
Dış politika , Dışişleri Bakanlıkları ile yürütülmektedir .
Tarih sayfalarına , bu konuda çok şey yazılmıştır .
Dış politikaya , duygusallığı karıştırdığınız zaman , ülke çıkarlarından büyük ödünler vermektesiniz demektir .
Tarih sayfaları , bunlarla dolu .
Buna bir örnek verirsek , 1980 darbesi ile iş başına gelen Evren diktası . Nato Avrupa Müttefik Yüksek komutanı General Rogers’in , Evren’le yakın dostluğu ve askerce söz vermesinden dolayı . Türkiye , Yunanistan’ın NATO’nun askeri kanadına girmesine , buna karşılık Yunanistan’ın da Türkiye’nin AB’ne girmesine itiraz etmeyeceği yollu vaadi ile , Türkiye’nin kaybettiği bir denge politikasını da örnek gösterebiliriz .
Dış politika , ideolojilerle de şekillenemez .
Dış politikanın belirlenmesinde , birinci ve ana faktör , ulus ve ülkenin çıkarları olmalıdır .
Farklı farklı ideolojilere sahip olan ülkelerin , ülke menfaatleri konusunda , çok iyi karşılıklı dış politika belirleyebilirler .
Buna örnek . 60’ ihtilalinden sonra .
Bir Nato üyesi olan Türkiye ile bir Varşova ülkesi olan SSCB’nin dış politikada çok iyi ilişkiler içerisine girmeleri ve bunu ekonomik kalkınma ile de perçinlemeleri örnek olarak gösterilebilir .
Bu örneğe , günümüzde , Türkiye’nin bir Nato üyesi olarak , Rusya federasyonu ile dış politika ve ekonomide iyi ilişkiler içinde olmalarını gösterebiliriz .
Demek ki .
Önemli olan , ulusun ve ülkenin milli çıkarlarıdır .
Bunun da kaynağı ve itici gücü , Halktır .