Demokrasinin , tabandan değil de tavandan geldiği ülkelerde , genellikle , bilhassa seçim dönemlerinde , demokrasi ile bağdaşmayan birçok nahoş olay veya olaylar meydana gelmektedir .
Tabandan elde edilmeyen demokrasiler , halk bir bedel ödemeden başkaları tarafından , bahşedilirse . O tür demokrasiler , yol kazası ile her türlü kazaya uğrarlar .
Bunu , bir fırsat olarak , emperyal devletler , çok iyi kullanırlar .
Demokrasinin olmazsa olmazı , siyasal partilerdir .
Buna denk , olmazsa olmaz ise seçimlerdir .
Seçimler , demokratik hayatın , döner dolabıdır ve süreklilik arz eder .
Seçimlere katılmak , temel bir insanlık hakkı olarak tüm anayasalara girmiştir .
Seçimlerin mütemim cüzü ise , seçim kampanyaları ve propagandalardır . Bunların değişik yöntemlerle , demokratik hukuk devleti kuralları çerçevesinde yapılması . Seçime katılan tüm adaylar için bir haktır .
Bu hak ise , eski Yunandan beri konuşmalarla yapılmaktadır . Adaylar , kendilerinin propagandasını yapmak için hatipler kullanabilirler .
Demokrasinin tepeden geldiği ülkelerde , sık sık rastlanan çirkin olaylardan biri de , adayları konuşturmamak veya konuşma yapacağı mekanı engellemektir .
Bu yöntem , halen çağımızda uygulanmakta ve demokrasinin köküne , kezzap dökmeye devam edilmektedir .
Buna , bizde ve dış dünyada bir iki örnek vermek istiyorum .
1970 Genel seçimlerini yapma kararı alan Rum Temsilciler Meclisi karşısında . Bizim de Geçici Türk Yönetimi Temsilciler Meclisini yenilemek için , Türk bölgelerinde , Genel seçimlere gidilmiş .
O dönemde , seçimlere katılan tek bir siyasal partimiz olan CTP ile “Milli
Cephe “ arasında yarış olmuştu .
CTP’nin Genel Başkanı , rahmetli Berberoğlu idi .
Konuşma yapmaması için , kahveler kapatılmış , gittikleri yerlerde ışıklar söndürülmüştü .
O dönem CTP , kampanya ve propagandasını istenildiği şekilde yapmadan seçimlere katılmıştı .
Bu gibi olayları sıralamakla , satırlar değil sayfalar dolar .
Anavatanımızda ise , bu gibi olaylar nerede ise , bir yaşam biçimiymiş gibi algılanmaktadır .
Çok partili demokrasiye geçtikten sonra . Ana muhalefet lideri İnönü’ye , seçim kampanyası sırasında linç edilme hareketi .
Ecevit’e , Bolu Gerede’de , suikast girişimi .
Taksimdeki konuşmasının , engellenmesi .
Sn. Kılıçtaroğlu’nun , yumruklanması .
İmamoğlu’nun , Erzurum’da taşlanması gibi .
Yurt dışında ise , yakın geçmişte , Pakistanlı eski siyasetçinin , seçim konuşması yaparken silahla öldürülmesi .
Dikkat edilirse , demokratik sistemin vazgeçilmezi olan , siyasilerin konuşmalarının yapılmasına karşı girişilenler . Hiç tasvip edilmeyen demokrasi dışı eylemlerdir .
Bunların meydana geldiği ülkelerde , halkın , demokrasi kültürünün , hangi seviyede olduğunu tartan , teraziler olsa gerek .
Dikkat edilirse , bu örneklerini verdiğim ülkelere , Demokrasi tepeden geldi ve kıymeti bilinmiyor .
Halbuki bu haklar , tepeden değil de , tabandan kazanılmış olsa idi , durum bambaşka olurdu .
İsrail’de , yargı reformu adı altında , adaletsizliğe yol açacak yasa tasarısına karşı , Yahudi halkı , yollarda sokaklardadır .
Ha keza , Fransızlar , aylardır , sokaklarda , demokratik haklarını kullanmaktadırlar .
O kadar kalabalıklar arasında , bir tek kişiye , fiske dahi atılmamıştır .
Fransız halkı , 1789‘ u , hiç ama hiç unutmuyor .
Çünkü , Paris sokakları cansız insan bedenleri ve Fransızların kanları ile dolup taşmıştı .
Demokrasinin bedelini , çok ağır ödemiş oldukları için , siyasi rejimlerine sıkı sıkıya bağlı ve yılmaz bekçileridirler .
İşte farklılık burada .
Bilmem anlatabildim mi ?
Anlatabildiysem , ne mutlu bana .