Amerika’nın , Ortadoğu ve Uzak Doğuda başlatmış olduğu bahar operasyonları sonucu , dünya büyük bir mülteci sorunu ile karşı karşıya kaldı .
Halen , bunun acısı çekiliyor .
Bunu da çekenler , AB dışındaki ülkeler .
Mülteci sorunu kurgulanırken , bu da düşünülmüş müydü acaba ?
Bunu kurgulayanlar , kılıfını da hazırlamışlardır .
Buna bir bakalım .
Batılı ülkeler , mülteci konusunda çok ciddi önlemler alarak , ülkelerine yok denecek kadar mülteciyi kabul etmişlerdir .
Bu da , göstermelik olsa gerek .
AB üyesi olan Güney Kıbrıs , mülteci konusunda nasibini almış olacak ki , Loraga Rumları buna isyan etti .
Loraga , Baf Kasabasının çok küçük bir köyü .
Nüfus hep Rum .
Köyün ekilebilir münbit toprakları , pek yoktu .
Ekilebilecek arazi ise Melano denilen bir alandı .
Bu alan da gafkalyaydı . Yani ekime pek müsait değildi .
Buranın mal sahibi Rumlar . Taşıma toprakla bu alanı ekilebilir hale getirmişlerdi .
Suyu ise , tankerlerle taşıyıp sulama yapıyorlardı .
Yapılan ziraat , sulu ziraattı .
Çıkarılan sebzeler , ün yapmıştı .
1974’e kadar , bu böyle gitti .
74 sonrası , rahmetli olan ekim biçim işi , yöre halkını , inşaat alanına yöneltti .
İnşaat alanı olan Melano tepesi , apartmanlarla doldu .
Mültecilerin büyük bir kesimi , bu apartmanlarda ikamet etmeye başladı .
Sayı arttıkça , huzursuzluklar da artmaya başladı .
Bunu fırsat bilen Elam , işi kafatasçı milliyetçiliğe çevirerek , iki yüz kişilik bir güçle bölgeyi alt üst etti .
Böyle bir olayın olacağı ihbarını alan polis makamı , bölgeye çevik kuvvet gönderip , olayların önüne geçme talimatı verdi ise de , sayıları eylemcilerin üzerinde olmasına rağmen , bu mümkün olamadı .
Çünkü , çevik kuvvet olaylara seyirci kaldı .
Bilahare , tutuklamalar olmuş .
Geçmişte de , aşırı sağcıların bilhassa güneye geçen Türklere yapmış oldukları, suç sayılan fiiller karşısında , baş savcılık harekete geçmemişse veya davayı ileriye götürmemişse , bu olayda da , öyle tavır alacak .
Çünkü , milliyetçi eylemler , suç da olsa , güneyde mahkemelik olamaz .
Güneyin ilkesi bu .
Elam , aşırı milliyetçi bir siyasi kuruluş .
Mülteciliği , belki kendi toplumu için zararlı görebilir .
Elamın , yasa dışı eyleminin gereklerini yerine getirmeyen güneydeki siyaset kurumu , bu eylemlere ortak olmuş sayılmaz mı ?
İnsan hakları konusunda , mangalda kül bırakmayan batı , her ne hikmetse , bu konuda ses seda çıkarmıyor .
Çünkü , mültecilerin AB topraklarına girmesini istemiyor .
Onların sınırları , mültecilere geçit vermeyecek .
Bu konuda çok hassas olan AB .
Ne hal ise , bu konuda Türkiye’ye çok cömert davranmaktadır .
Türkiye’nin AB‘ne aday ülke olmasına karşın , Türkiye’ye mülteci akınını pompalaması ve teşvik etmesinin altında , ne olsa gerek .
Aday ülkeye mülteci akınını pompalayan , bunlar için yardımda bulunan AB . Bu durum karşısında , aday ülkeyi adaylığa nasıl kabul edebilir ?
AB’ de , Türkiye de , bunun farkındalar .
Yapılan , bir nevi siyaset .
Sn. Başbakan , yol için de kesin konuştu .
“ Bu gün değilse yarın “ yollu açıklaması ile Hükümetin yol konusundaki kararlığını dile getirdi .
BM GS’nin yardımcısı ile BM genel merkezine , azim ve kararlılık duruşu gösterildi ise , BM bu konuda daha fazla ısrar edemez .
Çünkü , ara bölgede komşularımızın yaptıkları , emsal olarak en büyük verilerdir .
KKTC’ye , bu izin verilmezse , ara bölgedeki Rumların yaptıklarını da yıkmalıdırlar .
Aksi .
BM‘ in , adada gerçek yüzü ortaya çıkmış olur .
Zaten çıkmamış mı ?