Abdullah Gül , Rahmetli Ecevit’ten sonra TC ‘nin 58’ ci Başbakanı idi . TC Cumhurbaşkanı Necdet Sezer’den sonra da 2007 yılında Cumhurbaşkanlığa seçildi . İngiltere’de Exeter Üniversitesinde eğitimini tamamlayarak Türkiye’ye dönmüştü .
Genellikle , Exeter’de öğrenim görenlerin , ülkelerine döndükten sonra , büyük makamlara gelmeleri , bir gelenek halini aldığından .
Sn. Gül de ülkesine döndüğünde , bir eğitim kuruluşuna alındı , arkasından da siyaset hayatı başladı .
AK Partinin kuruluşuna katılarak , ilk seçimlerde milletvekili olarak parlamentoya girdi .
AK Partinin çoğunluğu sağlaması ile de , Başbakanlık görevini , rahmetli Ecevit’ten devraldı .
2002‘ deki Başbakanlığında , AKP tek başına iktidar oldu .
RTE , siyasi yasaklı olduğu için , bu seçimlere katılamadı .
2003 ‘te yapılan genel seçimlerde ise , RTE Başbakanlığa seçildi .
Gül ise , Başbakan yrd. ve Dışişleri Bakanı oldu .
O yıllar , Kıbrıs’ta civcivli yıllardı .
Annan referandumu tartışmalarının sonucu , toplumu ikiye bölmüştü .
AKP Hükümeti , Annan Planının birinci destekçisi olarak , referandumda “evet” kampanyasına dahil olan siyasal parti konumundaydı .
Ahmet Necdet Sezer , görev süresini doldurduktan sonra 2007 ‘ de Cumhurbaşkanlığa seçilen Abdullah Gül’e .
2. Elizabeth’in , Cumhurbaşkanlığa seçilmesinde büyük ağırlığı olduğu basında yazılıp çizilmişti .
Annan Planı referandumunda , adaya gelen Gül , planla ilgili olarak rahmetli Denktaş’ı ikna etme çabasından sonuç alamayınca . Zamanın AKP iktidarı , Denktaş’ı aforoz ederek , Türkiye’ye gitmemesi için uyardı .
Planın , Rum tarafınca reddedilmesi halinde ise , Sn. Gül .
“Kapı kapı gezip KKTC’yi tanıtacağını” TV ekranlarından halka duyuruyordu .
Türk tarafınca “evet .”
Rum tarafınca “hayır” la sonuçlanan referandum karşısında , Sn. Gül’ün , tanınma için Çankaya’da sesi sedası çıkmadı .
İlerleyen günlerde , Sn. Erdoğan’la olan ilişkiler sonucu . Görev süresinin sonunda , siyasi hayatı , emeklilik hayatına dönerek , yaşamını sürdürüyor .
Tabii , Cumhurbaşkanı olduktan sonra da “2010 Devlet Adamı “ ödülü Kraliçe tarafından Gül’e verildi .
Bu ödül herkese nasip olmaz .
Sn. Gül’e nasipmiş .
Verilme nedeninin bir başka versiyonu , Exeter de tahsil görmüş olması olabilir mi ?
Sn. Erdoğan’la , araya buzların girmesinden sonra , daha doğrusu , AKP’den dışlandıktan sonra . Eleştiri babında , cılız da olsa sesler çıkarmasına rağmen , pek etkili olmadığı için , Sn. Erdoğan’dan tepki gelmedi .
Ansızın , Sn. Gül , Güneydeki Rum gazetesi Katimerini’ ye Kıbrıs konusunda demeç verdi .
Neymiş .
“Kıbrıs sorununun çözümü için bir fırsat verilebilir “ miş .
Kıbrıs konusunda , gerek KKTC Hükümeti , gerekse AKP Hükümeti , yeni bir vizyon ortaya koyarak , dünyaya bir yıldan beri mesaj vermekte ve bu mesaj yankı bulmaktadır .
Tanınma konusunda yapılan açıklamalar ” suyun evleğe akmaya başladığı “ yolunda .
Karşı taraf , tanınma konusunda , büyük endişe ve panik içerisinde .
Sayın Gül .
1968‘den , 2017 yılına kadar , karşı tarafa , o kadar çok fırsat verildi ki , fırsat sepetindeki fırsatlar tükenmiştir .
Katimerini’ye , Kıbrıs’la ilgili BM de açıklanan yeni vizyonun kabulü ile bu işin biteceğini söyleyeceğinize “ bir fırsatın daha“ verilmesinden dem vuruyorsunuz.
Bu açıklamanızla , Kıbrıs’ın yeni Türk dış politikasına , çomak soktuğunuzun , farkında mısınız ?
Yoksa , ikinci bir ödülün peşinde misiniz ?