BİR ÖYKÜ: FIRSAT

Molozların arasından aşağı kayarken kavradığı eliyle sana sımsıkı tutunuyor,

Molozların arasından aşağı kayarken kavradığı eliyle sana sımsıkı tutunuyor,
-Elimi bırakma diyor.
Oysa daha düşecek yeri yok. Beton yığını arasına sımsıkı sıkışmış durumda şimdi. Senin üst katında yalnız başına oturan Suriyeli genç bu. Ucuz olduğu için tercih etti o da bu binayı. Belki de bildiği sayılı Türkçe kelimelerle bu cümleyi oluşturarak sana sesleniyor. Sonra yine Arapça bir şeyler söylüyor. Bunları da anlıyorsun çünkü sınır ticareti için biraz Arapça öğrendin. Sen sınır ticareti diyorsun sınırdan kaçırdıklarına.
Senin de ayağın sıkışmış durumda molozlara. Bulunduğun yerden gökyüzünü görüyorsun, bağırsan kurtulacaksın. Bir iki bağırıyorsun, başka bağıran sesler arasında duyulmuyor, sabah kurtarma çalışmaları başlar diye kendini ferahlatıyorsun.
Elini kavrayan adamın eli soğuk artık, ölmüş olmalı diye düşünüyorsun. Elini yavaşça çekip adamdan düşen bir küçük zarfa uzanıyorsun. Adamın zarfı senin cebinde şimdi.
Gün ışımaya başladıkça dışarıdan gelen sesler artıyor. Bağırıyorsun, uzaktan karşılık veriyorlar.
-Sana ulaşacağız. Seni kurtaracağız, ümidini kaybetme.
Gün iyice aydınlanınca aklına cebindeki zarf geliyor. Açıyorsun, geçici bir kimlik, 250 lira para. Çok şanslı olduğunu düşünüyorsun. Geçen hafta kendi evinde öldürülmüş olarak bulunan kadınla senin bağlantın öne sürüldü. Cinayeti ben işlemedim, dedin. Onu seviyordum, dedin. Beni terk edeceğini söyledi, onun için yaptım kısmını atladın. Tutuksuz yargılanmak üzere salıverildin. Kamera kayıtları incelendi. Yarın öbür gün değilse bile eninde sonunda tutuklanacaksın.
Ama artık seni yepyeni bir hayat beklediği için seviniyorsun. Aradığın fırsat ayağına geldiği için seviniyorsun.
Seni çıkarıyorlar biraz sonra. Herkes seviniyor. İsmini soruyorlar, anlamamış gibi yapıyor Arapça bir şeyler mırıldanıyorsun. Kurtaranlardan biri, Arapça olarak
-Nasılsın, ismin ne diyor. Zarftaki kimlikte yazan ismi söylüyorsun. Yüzün molozlardan tanınmayacak halde. Arapça,
-İyiyim, kendim gidebilirim, gidecek tanıdığım var, şükran diyerek sedyenin yanından ve ekiptekilerden uzaklaşıyorsun. Diğerleri başka depremzedeleri kurtarma telaşına düşüyorlar. Sen, deprem bölgesinden uzaklaşır uzaklaşmaz seni Yunan adalarına geçirecek bir tekne bulup paçanı kurtarma telaşına düşüyorsun.

Bu haber 719 defa okunmuştur

:

:

:

: