Geçen Cuma günü .
Yalçın Cemal ile Söyleşi programımın canlı konuğu , CTP Lefke Milletvekili Sn. Salahi Şahiner idi .
Gündemi değerlendirecektik .
Fakat , Güzelyurt – Lefke bölge halkının büyük sorunu olan , narenciye ürünlerinin pazarlanmasında ortaya çıkan sorunlar , nerede ise programın ana söyleşisi oldu .
Sn. Şahiner “yeşillenme hastalığını “ taşıyan böceğin , adada var olduğunun , AB yetkililerinin yapmış olduğu incelemelerden sonra ortaya çıktığını açıkladı .
Açıklamasında , hastalığı yayan böceğin var olduğunu , fakat hastalığın olmadığının , AB raporunda sabit olduğuna da vurgu yaptı .
Peki , bu nasıl oluyor da hastalık belirtisi veya salgını olmuyor ?
Şahiner , bunu şu örneklerle açıkladı .
“ Ülkede , sıtmayı yayan sivrisineğin olduğunu , fakat sıtma hastalığının mevcut olmadığını . Ayni zamanda , yine ülkede birçok köpeğin kuduz mikrobu taşıdığını , ama kuduz hastalığının ülkeye yayılmadığını , böyle bir vakanın olmadığını , hep birlikte yaşayıp gördüğümüzü “ belirtti .
Ürünün , gerek direkt veya endirekt olarak , hastalık var diye , Mersin gümrüğünden giriş yapılamadığını da dile getirdi .
Bunun için Mandora ve Valencia ürününe belirli bir kota konulduğunu . Bunun üzerinde , transit dahi olsa , ülkeye girişine izin verilmeyeceğini söyledi .
O günden bu güne , durum değişir mi ?
Şimdiye kadar öyle bir gelişme , olmadı .
Yani , daha açıkçası .
Hastalığın , Türkiye’deki ağaçlara bulaşmasını önlemek için , bu alanda Türkiye’nin aldığı tedbir , karantina olsa gerek .
Sn. Şahiner , Mersin Limanı kullanılmayarak da ürününün ihraç edilebileceğinden bahsetti .
Bu duruma göre , sıkma ve 20 bin tonun dışında kalacak ürününün , ağaçlarda kalma ihtimali büyük olasılık .
Tabii bu , bu sezona ait olan bir sıkıntı değil .
Gelecek yıllar da da ayni sıkıntı yaşanacak .
Bu hasat döneminde , şu veya bu şekilde , ürünü , istediği fiyata satamayan üreticiler , şimdiden üretimden kopmuşlardır .
Çünkü elde edecekleri kirli gelirin , temize çıkması durumunda , elde edecekleri kazanç , narenciye üretiminde sürdürülebilir olmaktan çıkmıştır .
Bizim nesil hatırlayacak .
74 sonrası , güneyden 1975 uluslararası mübadele anlaşması ile kuzeye gelen göçmenlere , hayatlarını idame ettirmeleri için , norum olarak bir bahçe ve konut veya bir dükkan ve bir konut veriliyordu .
Bahçe normu ise , 15 dönümdü .
Niye 15 ?
O günkü koşullarda , 15 dönümlük bir narenciye bahçesinin , 4 kişilik bir aileyi bir yıl geçindirebileceği hesaplanarak verilmişti .
Elde edilen gelirle , değil bir yıl , dört ay bile , 4 kişilik bir ailenin geçimini sağlaması mümkün değil .
Bir de ihraç sıkıntısı doğunca , üretici üretimden ister istemez kopacaktır .
Tarım , zahmetli bir meslek , destek ve teşvik olmazsa , sürdürülemez .
Bir de ürününü pazarlamak için anasından emdiği süt burnundan getirilirse , bunu kim sürdürebilir ?
Bu ciddi sıkıntı , Narenciye üreticileri ile birlikte , bu sektörden ekmek yiyen yan sektörleri de büyük sıkıntılara sokmuştur .
Yarın , bu sektörden ekmek yiyen :
Kıbrıs Türk İhracatçılar Birliğinin öncülüğünde , üreticiler , kesim ekipleri , kamyoncular , plastik kasa imalatçıları ve fabrika sahiplerinin katılacağı , Güzelyurt’ ta ortaklaşa eylem yapılacak .
Duyuruyu , Kıbrıs Türk İhracatçılar Birliği , sosyal medya hesabından paylaşarak , kamuoyuna duyurmuştur .
Hiçbir narenciye üreticisi birliğinin , bildiride yer almaması da dikkatlerden kaçmamıştır .
Narenciye üreticilerine , İhracatçı Birliğinin sahip çıkması da ayrıca düşündürücü olsa gerek .