LAFLA PEYNİR GEMİSİ YÜRÜR MÜ

İnşaat sektöründen sonra .

İnşaat sektöründen sonra .
Güney .
Turizmi ele aldı .
“Sen benim isteklerimi yerine getirip , bana yama olmuyorsan . Ben de seni KKTC coğrafyasında ezmem için ne gerekirse onu yapacağım ” mesajını mı vermek istiyor . Son , turizmde aldığı yaptırımlar veya kararlarla .
Rum’un , kuzeye bakış açısı , hiç değişmemiş .
Tam aksi , daha fazla , bilenmektedir .
Niye mi ?
ABD’nin ve AB‘nin , İsrail’e verdiği desteği görüyor ve gün gele , bu destek bana da verilir , hayali ile ham hayallerin peşinde koşuyor .
Bunu sağlamak için , güneyin coğrafyasını , emperyal ülkelere amade kıldı .
İnşaat sektöründen sonra , Turizm de de , kuzeyi sıkıştırma politikasında . Bundan sonra , acaba , sırada ne var ?
Yakında , kokusu çıkar .
Bütün bunlar , Crant Montana’ya , kalındığı yerden Türk tarafını oturtmak .
İkinci Niko’nun siyaseti , bu olsa gerek .
Adam , kendi halkının çıkarı için politika üretiyor ve uyguluyor .
Bizde , gerek inşaat ve gerekse turizm konusunda , sorunları giderecek somut girişim ve kararlar alındı mı ?
Sadece yaptığımız , demeç üstüne demeç vermek .
Kınama , yapmak .
Eleştirmek .
“İnsan haklarına aykırılıktan “ şikayette bulunuyoruz .
Kime ?
AB .
Yani .
Gadıya .
Eh artık , bu gadı olayını da , buradan bana anlattırmayın .
Bunu , herkes biliyor .
Ve başka , neyi biliyor ?
Rum tarafının , kuzeye , değişmeyen bakış açısını .
Efendim , işte , turistlerin kuzeye geçmesi , seyahat özgürlüğüne aykırıymış. Bu bir insan hakkı imiş .
Bunları , geçin artık .
Adamlar , Gazze’yi salhaneye çevirdi .
En büyük insan hakkı olan , yaşam hakları , elden gidiyor .
Dünya da , seyrediyor .
Güneyden kuzeye , turist geçişini engelleyen , güneyin tavrı karşısındaki şikayetimizi , kim kaale alır . Allah aşkına .
Şikayette , bulunalım .
Açıklama da , yapalım .
Bunlar , güneyin ve ona uyan batının ambargolarını ortadan kaldırır mı ?
Bu ambargolar , şimdi başlamadı .
83’ten beri uygulanıyor ve torbanın uçkuru daralmaya devam ediyor .
Bu kadar yıl , güneyin ve ona uyan batının karşısında , daha somut eylem ve kararlar alınamaz mıydı ?
Elbette , alınabilirdi .
Siyaset kurumu , bu konuda , hiç kimse kusura bakmasın , sınıfta kalmıştır .
Gelinen köyün minareleri , çok önceden görülmüştü .
Buna rağmen , hiçbir tedbir alınmadı .
Alınamaz mıydı ? Bunların oluşumunun önüne , geçilemez miydi ?
Bana , hiç kimse demesin .
Beklemiyorduk .
Bunu söyleyecek olanlara , yakın bir geçmişten bir hatırlatma yapmak isterim .
Annan Planı Referandumu , 24 Nisan 2004’ te , Rum’ların “Hayır” oyuyla uygulama alanı bulamadı . Kıbrıslı Türkleri , bu adada kendileri gibi eşit görmediler .
Zamanın , KKTC Başbakanı Mehmet Ali Talat , AB yetkilileri ile görüşmelerde bulunuyordu . AB üyesi olan güneyin , kuzeye karşı yeni engellemeleri karşısında şu açıklamada bulunmuştu .
“ Rumlar , nefes almamızı bile engellemek istiyorlar .” ( 14 Temmuz 2004 )
Köyün minareleri , 2004‘ te gösterilmişti .
Yani , tam yirmi sene önce .
Demeç , açıklama , artık kar etmiyor .
Bu haber 451 defa okunmuştur

:

:

:

: