Zaman , ne de çabuk geçiyor ?
Özgürlüğümüzün 50 ‘ci yılını , geçen Temmuzda kutladık .
Şimdi de Cumhuriyetimizin , 41‘ inci yılını kutlamaya hazırlanıyoruz .
Nerelerden , nerelere gelmişiz .
Sömürge idare döneminde , Türk hekim , mühendis , aydın , orta ve yüksek okul öğretmeni , Eczacı , diş hekimi , sağlıkçı sayısı yok denecek kadar azdı .
Türk Halkı , kifayetsiz , İngiliz ve Rum hekimlere muhtaç durumda idi .
Ayni durumda , eczacılık hizmetleri de Rum eczacılardan alınıyordu .
Bu örnekleri çoğaltmak mümkün .
Kıbrıs Türk Halkı içerisinde , Türk kimliklerini unutup , İngiliz’in işbirlikçilerini oluşturan , mutlu bir azınlıktan da bahsetmeden geçemeyeceğim .
Fakat .
Büyük bir çoğunluk , özlenen bir refah düzeyinde değildi .
Özünden hiçbir ödün vermeden , her türlü direnmeyi göstererek . Adada , bir Türk unsuru olduğunu , dünya çok geç de olsa kabul etmiştir .
Cumhuriyeti ilan ederken , çok sabırlı bir duruşun arkasında , bunu gerçekleştirmiştir .
Zamana oynanan , bitmek bilmez görüşmelerden , umudunu kestikten sonra , ilana gitmiştir .
Zamanla , bunda ne kadar haklı çıktığı görülmüştür .
Kıbrıs Türk Halkı , barışçılığını , devletini ilan ettikten sonra da göstermiş ve nihai anlaşmanın yapılmasına , katkı koyarak , müzakereleri devam ettirmiştir .
Fakat .
Ne yazık ki , karşı taraf , ayni duruşu göstermeyerek , işi tanınmaya kadar getirmiştir .
Bu da , TDT. ile başladı .
İlk müjde de , KKTC‘ nin , TDT‘ nda “ Sivil Korunma Mekanizmasına tam üye devlet hakkını “ kazandı .
Tanınmada , bu olay , kapıyı gındırıkladı .
Gındırıklanan kapı , sonuna kadar açılacak duruma da gelecektir .
Güneyin ve batının endişesi , bundan olsa gerek ki , kahve ve diğer sohbetlerde bile , müzakerelerin başlayacağı müjdecisi olarak , algı yaratmaya çalışılmaktadır .
Çünkü , tanınma konusunda , paçalar tutuşmuştur .
TC. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın , 10 Kasım Atatürk’ü anma konuşmasında belirttikleri , Kıbrıs davası ile ilgili de yüreklere su serpmiştir .
Şimdi gelelim , 15 Kasım 1983‘ te ilan edilen , devletin iç yapısına .
Ben , siyaset hayatımda . Bir kural öğrendim !
İçteki , bozukluklar ne kadar kötü olursa olsun , düzeltilebilir .
Fakat .
Altımızdaki devlet , elden kayarsa , geri almak , mümkün olmaz . Hele hele , Orta Doğudaki rezillikleri , gördükten sonra .
Meclis’in getirildiği durum , yürekler acısı .
Gerçekten , rejim , demokrasi ise , çare demokrasi içinde bulunmalıdır .
Çünkü , Demokrasi , hukuk kurallarından oluşan , bir uzlaşı rejimidir .
Bu olmayacaksa .
Yargıya gidilmelidir .
Bu konuda , değişik görüşler vardır .
Meclis kararlarına karşı , yargıya gidilemez diye .
Bununla ilgili .
Avrupa Gazetesinin , 7.11. tarih , 773 sayılı yayınında , ön sayfadan yayınlanan haberinde :
Meclis Başkanlığı seçiminin , yasal olup olmadığı hakkında , fikri sorulan YM. Başkanı Bertan Özerdağ ” Konunun Anayasa Mahkemesinde huzurumuza gelme ihtimali varken yorum yapmam doğru olmaz dedi …”
Gelirse , tarafları dinler hukuka uygun karar veririz diye de , Meclis Başkanı seçimlerinin , yargı başvurusuna da kapıyı açmış oldu .
Müracaat yapılsın .
Bu tantanaya da , son verilsin .
Bu iş , cidden Can sıkmaya başladı .
Veyahut da , bir uzlaşıya , en kısa zamanda varılsın .