Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul milletvekili Namık Tan, TBMM plan ve bütçe komisyonunda yaptığı konuşmada,
“Biz kabul etmesek de AB’nin yolu Kıbrıs’tan geçiyor.” dedi.
Sn. Tan, Kıbrıs sorunuyla AB’yi bütünleştirerek komisyonda bu konuşmayı yapmıştır.
Sn. Tan “Çözüme yönelik BM parametreleri özetle iki toplumlu iki bölgeli ama yeni bir federasyon öngörüyor.”
“Bizim bunu tek taraflı çöpe atıp, iki devletli bir çözüm önerisi ile yola çıkmamız yahut anlaşılması güç bir eşit egemenlik kavramı geliştirmemiz muhataplarımız, müttefiklerimiz nezdinde ikna edilmiş olmuyor. Kol bükerek, çözümsüzlüğü çözüm gibi tanıtıp zamana oynayarak yol almaya çabalamak da yine dış politikamızın bütünlüğünü bozuyor.”
Sn. Tan, herhalde Kıbrıs sorununun süreçlerini okumadan veya takip etmeden bu konuşmasını yapmıştır.
Federasyon görüşmelerinin 1968 yılından başladığı ve 2017 Crans Montana resmi müzakerelerinde karşı tarafın verilen büyük tavizlere rağmen, masayı devirmesi ile Federasyon görüşmelerinin bittiği herhalde bilgisine gelmemiştir.
Sn. Tan, BM parametrelerinden ve yeni bir federasyon modelinden bahsediyor.
Yeni federasyon modeli, eski BM parametreleri ile nasıl mümkün olabilir?
Son, 15 Kasım KKTC’nin 41’inci yıl dönümünde törenlere katılmak için adaya gelen T.C. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sn. Cevdet Yılmaz’ın tören esnasında yapmış olduğu konuşmasının, bir kısmını hatırlatmak istiyorum.
“Kıbrıs Türkünün, denenmiş ve başarısızlığı kanıtlanmış, tükenmiş federasyon modelini hedefleyen eski sürüm BM parametreleri ile kaybedecek vakti yoktur.”
Sn. Tan’ın iddia ettiği BM parametreleri ile yeni bir federasyon modelini önermesi nasıl mümkün olur?
Ankara’nın yeni Kıbrıs politikası, federasyonun karşı tarafça kabul etmemesi sonucu Sn. Ersin Tatar ile birlikte ortaya koydukları yeni vizyon iki devletli ve iki devletin eşitliğinin uluslararası statüsünün tanınması şeklindedir.
Sn. Tan, bunun mümkün olmayacağı görüşünü ortaya koyuyor. Buna da gerekçe olarak muhataplarımız ve müttefiklerimiz nezdinde ikna edici olamayacağı iddiasındadır.
Egemenlik ve bağımsızlığın, ikna yolu ile elde edildiğini tarih yazdı mı?
CHP, egemenlik ve bağımsızlığından doğan Türk Ulusunun ilk siyasal partisidir ve şu andaki CHP’li yöneticiler de Atatürk’ün partisini devam ettirdikleri iddiası ile tavır takınmaktadırlar.
Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk, egemenlik ve bağımsızlık için yola çıktığında Namık Tan’lar gibi hareket etmiş olsa idi ve müttefikleri ikna yoluna gitmeye çalışsa idi, acaba Sn. Tan’ın rahatlıkla konuşabileceği bir ülke ve o ülkenin bağımsız ve egemen meclisinde bir milletvekili olarak bu konuşmayı yapabilecek miydi?
Kaldı ki, bağlı olduğu parti de TBMM kararı ile Kıbrıs’ta bulunacak olan bir anlaşmanın iki eşit egemen devletin ve eşit uluslararası statünün tanınması ile mümkün olacağını ve resmi görüşmelere bu temelde başlanabileceğini oy birliği ile kararlaştırmıştır.
Sn. Tan’ın, geçmişte Mavi Vatan için de söyledikleri belleklerdedir.
Sn. Tan bu içerikteki konuşmasını bağlı olduğu ve Atatürk’ün kurduğu partinin yetkili organlarının bilgisi ve onayı ile mi yaptı? Yoksa kişisel bir konuşma mı? Bunu CHP’nin Genel Başkanlığı kamuoyuna açıklamalıdır.
Sn. Tan öyle görülmektedir ki Kıbrıs konusu ile ilgili birçok tarihi bilgiden yoksun mudur?
Şayet öyle ise, buyursun Kıbrıs’a gelsin kendisine gerekli brifing verilebilir.
Gerek 20 Temmuz, harekatın yıl dönümü gerekse 15 Kasım Cumhuriyetin ilanının 41’inci yılında gelen Sn. Özgür Özel’in, törenlere gelmesi CHP’nin Kıbrıs’taki yeni siyaseti desteklediği anlamını taşımıyor mu?
Egemenlik ve bağımsızlık, iknaya dayanmış olsa idi, şu anda ne TC Devleti olacaktı, ne de ondan ilham alan KKTC.
Sn. Tan’ın bu açıklaması, gerçekten üzücü bir durum yaratmıştır. Açıklamaya binaen gerek KKTC’de, gerekse TC’de ,sosyal medyada konu ile ilgili çok yazılar yazılmaktadır.
Kuvayi milliye’nin ve onun devamı olan TMT’nin, ilham kaynağı, CHP’in ilk genel başkanı olan Mustafa Kemal Atatürk’ün söylediği “Bağımsızlık ve Egemenlik karakterimdir.” şiarına dayanmaktadır. Bu şiarın gerçekleşmesi binlerce kuvayi milliyecinin ve de o nispette TMT’cilerin ve mücahitlerin, canı ve kanı pahasına olmuştur.
Müttefiklere ve batılı emperyalistlere biat ederek oluşmamıştır.
Kaldı ki, Kıbrıs adası, jeopolitik olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin ayrılmaz bir parçası niteliğinde olup, bunun ilk tespitini yapan, Sn. Tan’ın partisinin kurucusu ve ilk genel başkanı olan Mustafa Kemal Atatürk’tür.
Kıbrıs adası için Atatürk “ Efendiler, Kıbrıs düşman elinde bulunduğu sürece ikmal yollarımız tıkanır. Kıbrıs'a dikkat ediniz. Bu ada bizim için çok önemlidir...” demiştir.
Kıbrıs’ın, Enosis’e giden 15 Temmuz 1974 darbesi ile elden çıkmaya ramak kala, üçüncü genel başkan olan Bülent Ecevit’in, batılıların tüm baskı ve tehditlerine rağmen ve müdahaleye karşı olan batılı müttefikleri ikna yoluna gitmeden. Kıbrıs Barış Harekatını gerçekleştirmiş ve Kıbrıs’a barış ve özgürlük gelmiştir.
Son olarak, Sn. Tan’a, birinci genel başkanı Mustafa Kemal Atatürk’ten, bir alıntı yaparak, yazımı bitirmek istiyorum “Hangi istiklâl vardır ki yabancıların nasihatleriyle, yabancıların planlarıyla yükselebilsin. Tarih böyle bir olay kaydetmemiştir.”