' YAŞ, BİLGELİĞİN ŞAFAĞIDIR...'

Bu derin anlamlı sözün kime ait olduğunu bilemiyorum ama sizinle paylaşmak istedim.

Bu derin anlamlı sözün kime ait olduğunu bilemiyorum ama sizinle paylaşmak istedim.

Bizim kuşak, orta yaş kuşağı bunun anlamını çok iyi bilir. Gerçekten de yaş aldıkça olgunlaştığımızı hissederiz. İyi niyetli, sevecen ve keyifli bir yüreğe sahip oluruz...

Daha sabırlı olduğumuzdan uysalızdır... Ilımlıyızdır... Sanki kendimizi, tüm dünya ile BARIŞ imzalamış gibi hissederiz...

İncir çekirdeğini doldurmayan tartışmaları çoktaaaan unutmuşuzdur... Yaşamdan beklentilerimiz sadece ve sadece İÇ HUZUR... SEVGİ... KEYİF...NEŞEdir...

Bu nedenledir ki ' Yaş, bilgeliğin şafağıdır...'
Sevgilerinize sevgimi ekledim...

NELERE
ŞÜKREDİYORUM

Yaşadığıma,
duyup gördüğüm, hissettiğime
aklımın başımda oluşuna…

Başımın üstündeki çatıma
ekmeğime, aşıma
suyuma, toprağıma…

Bahçeme, yağmura, buluta
çiçeklere, kuşlara, kedilere
hatta balıklara…

Yazabildiğime,
düşünebildiğime,
düşleyebildiklerime…

ŞÜKREDİYORUM…

Ayşe TURAL

HAYALLER VE GERÇEKLER ( 1 )

Harika bir gün... Güneş, mart ayında olmamıza rağmen baharı anımsatan bir sıcaklıkla sarıp sarmalıyor insanı. Ağaçların özsuyu çoktan dallara yürümüş ve erikler, bademler çiçeğe durmuş... Havada aşk kokusu var...

Süslenip püslenip çıkmışım. Bugün DÜNYA KADINLAR GÜNÜ ya…
Gönlümce şöyle bir alışveriş yapıp denize doğru uzatıp yolumu, hoşuma giden bir yerde bir fincan kahve içeceğim. Arabamı park ediyorum.

Derken karşıdan dev bir araba geliyor. Duruyor. İçinden ömrünün baharında bir kadın iniyor. Günlük sayılmayacak bir kıyafet... İpek ve oldukça cüretkar... Film seti havasında...

Araba park edince içinden dev bir adam iniyor. Kadının yaşının en az çarpı dört yaşında... Arabası gibi X 4... Şaşırtıcı mı? Hayır, asla... Adamda para gani... Kadında da gençlik... Birkaç gün alışveriş, kumar, eğlence ve lüks otel odalarında geçecek birkaç gece... Hepsi bu kadar... Birkaç ayda bir karşılıklı buluşmalar hatta kadın ya da erkek partner değişikliği...

Tatmin duygusu ne kadar gerçek ne kadar yalan... Dünya Kadınlar gününde tam da...

Yoluma devam ediyorum. Önce geçenlerde şu butikte gözüme çarpan elbiseye bir bakayım. Elbise için girip de bir şapka ya da bir çanta alarak da çıkabilirim hani...
Sevgiyle kalın efendim...

SABIR AĞACI

Duygu denizine
Yelken açamam
Sahilin yosunuyum yalnızca...

Sen
Yüreğinin götürdüğü yerlerde gezin
Ben
Sabır ağacı...

Ayşe TURAL

HAYALLER VE GERÇEKLER ( 2 )

Uzun süre iş hayatında değildiniz. Paranız var, mesleğiniz de... Herkesin piyasada yaptığı işlere özeniyorsunuz. Hevesle bir yer açıyorsunuz...

Albenili... Ancak daha başından aksilikler başlıyor. Dünya kadar para döküyorsunuz. Didiniyorsunuz. Her gün bir aksilik yaşanıyor. İşe aldıklarınız, üç gün ya da bir hafta sonra ' gelemem, başka bir iş buldum' u siz aradığınızda gayet pişkin bir edayla telefonda söylüyor. Karşınıza çıkmaya bile tenezzül etmeden.

Gece uykularınız kaçıyor. Yarınki sipariş zamanında gelecek mi? Ya işe aldığınız kız gecikirse... Sabahın köründe iş yerini açmak size düşebilir, dün sabahki gibi...

Verilen sözler tutulmuyor. Çocuğunuz yaşındakilerden zılgıt yiyorsunuz, çalım atıyorlar. Dünkü çocuk sizi kandırmaya kalkıyor aklınca...

Ne bekliyordunuz?
Hiç şaşırmayın...
İnsanlar sizin kuşağın özelliklerini taşımıyor ki!

Belki bir ay daha dayanırsınız, sonra kapıya kilit asıp evinize ( o huzurlu hayatınıza dönersiniz) ya da hevesli birine yarı fiyatına devredersiniz... Zararınız çok mu?

Şükredin HAYAT DERSİ biraz pahalıya patladı ya unutmayın, zararın neresinden dönseniz kardır.

Siz sakin hayatınıza devam edin. Geriye kalan ömrünüzü tansiyonlarınız çıkmadan, çevrenizdeki küçük mutluluklarla geçirin. Etliye, sütlüye karışmayın. Anlayın artık sizin döneminiz gerilerde kaldı.

İsteseniz de istemeseniz de çemberin dışında kaldınız...

Üzülmeyin canım sadece gülümseyin. Denediniz en azından...

( Ben gelen teklifleri boşuna mı geri çeviriyorum sandınız… Bu yaştan sonra sorumluluk almak bize göre değil çünkü… Aklımı seveyim. Unutmayın siz de aklınızı sevin… Hem de çok sevin…)

KARANFİL

Yârin dudağından getirilmiş
Bir katre âlevdir bu karanfil,
Rûhum acısından bunu bildi!

Düştükçe, vurulmuş gibi, yer yer
Kızgın kokusundan kelebekler,
Gönlüm ona pervâne kesildi...

Ahmet HAŞİM
( Hiçbir şair karanfili bu kadar güzel anlatamadı/ sevgilinin dudağını da…)

AĞLAMAYIN SİZ!
HİÇ AĞLAMAYIN OLUR MU?

Yürek ne kadar hassassa gönül telini titreten sesler o kadar güzel çıkar...
Ama şiir olsun ama şarkı; hatta dudaklardan dökülüveren bir güzel söz...

Çok yıllar öncesi...
Biga Lisesi’nin orta kısmında okuyorum. Kaçıncı sınıfım bilmiyorum. Yan tarafa eklenen yeni binada müzik dersimiz var.

Kocaman pencereli, Kocabaş Çayını gören aydınlık, bembeyaz duvarlı bir oda... Çaya saçlarını uzatmış salkım söğütler.... Pencereden görünen yeşillikler ve Balıkkkaya’nın eteğine kurulmuş Biga... Kibrit kutusu gibi evler, kırmızı damlı... Az ötede koca şadırvanlı caminin minareleri...

Müzik öğretmenimiz uzunca boylu, esmer ve zayıf... Gür siyah saçları hafifçe dalgalı... Her zaman bembeyaz gömlekler giydiğini hatırlıyorum...

Bize derste bazen keman çalardı... Hafızam beni yanıltmıyorsa adı Ferit’ti...

Hep dalgındı. Biz şarkılarımızı tekrarlarken o çooook uzaklara bakardı sanki... O zaman çözememiştim ama şimdi düşünüyorum da biraz melankolikti sanki... Belki de bir gönül yarası vardı... Kim bilir?

Bir keresinde kemanına dökülen gözyaşlarını görmüştüm. Bu beni çok etkilemişti. Onu her görüşümde, çenesine dayalı kemanı, kapalı gözleri ve yanağını sessizce ıslatan gözyaşları
aklıma gelirdi...

Çocuk aklımla yanına gidip parmağımın ucuyla ona dokunmak “ Neden ağladınız ki ? Ağlamayın siz, hiç ağlamayın olur mu? “ demek isterdim...

Ne zaman içli bir keman 🎻 sesi duysam Ferit Hocam aklıma gelir...

BAZEN

bazen insan
en çok
kendine yabancı olur...

haydi!
kimsesizlikleri geçirip sırtınıza
kendinize yürüyün...

yürüyün ki
uzaklar yakınlaşsın
görün o zaman içiniz nasıl ısınır...

tanı ağarsın yüreğinizin
umudun aydınlığı
kamaştırsın gözlerinizi...

Ayşe TURAL

ŞAŞAR KALIRIZ…

Çocuklarımız büyür hatta torunlarımız bile boy atar, neredeyse genç olurlar…

Nedense çocuklarımızın büyüdüğünün farkına varamayız çoğu zaman.

Kaç yaşına gelirlerse gelsinler, gözümüzde hep çocukturlar çünkü.

İki oğlumla da sohbet ederken öyle bir söz söylerler ki, ağzım açık kalır.

Eskiden her konuda ben, onları teselli ederken şimdi bakıyorum onlar bana benzer sözler söylüyor.

Hayatın gitgide pahalandığını, çocuklu ailelerin nasıl geçireceğini düşünüp dillendirirken Batu, “ Sağlığımız olsun da her şey geçer anne! “ deyince bir sevindim ki!

Olgunlaşmış bir adam edasıyla, sağlığın hayatımızda her şeyden daha önemli olduğunu son derece doğal bir biçimde söyleyiverdi.

Geçen akşam da büyük oğlum Barçın’la hayatın getirdiklerini konuşurken “ Allah bizi gördüklerimizden mahrum bırakmasın anne! “ deyince ağzım açık kaldı.

Önce kendimle gurur duydum. Çocuklarım büyümüş de hayata dair ne olgun görüşlere sahip olmuş diye son derece mutlu oldum.

Biz farketmiyoruz ama onlara verdiğimiz hiçbir öğüt, hiçbir davranış ya da söz unutulmamış. Üstelik yaşamlarında ilkeler dizisi haline gelmiş.

Onlarla ne kadar gurur duysam azdır.
Hayatla başa çıkmayı her zaman bilsinler.

Eminim aynı şaşkınlığı sizler de yaşıyor ; aynı güzellikleri sizler de yakalıyorsunuzdur…

Ömrümüz boşa geçmemiş baksanıza…
Ne mutlu bizlere…

HOŞÇA KAL GİBİ DÜŞÜN SEVGİLİM

bu gece beni
hoşça kal gibi düşün sevgilim
hoşça kal gibi...

ne ekerse onu biçiyor insan
sen dikenler ekerken
güller bekledin benden...

rüzgar eken elbet bir gün
fırtına biçer
istemese de...

bu gece beni
hoşça kal gibi düşün sevgilim
hoşça kal gibi...

kıymet bilmez ellere
düşmeye görsün yürek
yanar döner misali
döne döne yanar da
küllerinden yeniden doğar AŞK...

başka iklimlere kanat açarken
beni hoşça kal gibi düşün sevgilim
hoşça kal gibi...

Ayşe TURAL

YALNIZLAR RIHTIMI gibi...

Zamanı çok olup da bu sayfalarda gezinenler için sanki doğru bir yakıştırma...

Bireysel yalnızlığını okunan bir yazıda ya da birkaç dizede yakalayanlar için mutluluk kaynağı olup çıkıverir...

Bir merhaba ya da günaydın'dır beklenen... Kışı yaza çeviren sıcacık bir sevgi sözcüğüdür...

Biraz ilgi, biraz paylaşımdır... Hepsi o kadar...

Birileri çıksın bizi anlasın isteriz...
Daha ötesi yoktur, olmaz da...

İşte o olmazı anlamalı yürek... Bambaşka dünyalarda gezinirken rastlaşmışızdır... Öylesine bir merhaba almışızdır... Hepi topu budur...

Yalnız yürek bununla kanmaz... Anlatmak ister, paylaşmak ister...
Daha... daha...

Ama dahası yoktur... Merhabası geride kalmış, kişi, çoktan yürüyüp gitmiştir oysa...

YALNIZLIK RIHTIMInda kalakalırsınız...

Ne mi yapmalı?

Sanal alem yerine gerçek aleminizde dostlar yakalamalısınız... Gözlerine bakabildiğiniz, ellerini tutabildiğiniz...

Varsa değerini bilin ve kaçırmayın...
Bu sayfalar yol göstericiniz olsun...
Akıl defteriniz olsun...
Yüreğinize dokunan olsun...
Hepsi o kadar...

Mutlu hafta sonları dileklerimle…

Ayşe TURAL
Bu haber 204 defa okunmuştur

:

:

:

: