KKTC’nin bitmeyen savaşı!

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin uluslararası alanda görünürlüğünü ve statüsünü artırmaya yönelik yürütülen diplomatik mücadele, son yıllarda farklı platformlarda somut kazanımlarla taçlandırılıyor. Bunlardan biri de Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’nın Azerbaycan’daki zirvesinde yaşandı.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin uluslararası alanda görünürlüğünü ve statüsünü artırmaya yönelik yürütülen diplomatik mücadele, son yıllarda farklı platformlarda somut kazanımlarla taçlandırılıyor. Bunlardan biri de Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’nın Azerbaycan’daki zirvesinde yaşandı.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın bu zirveye Cumhurbaşkanı sıfatıyla katılması, KKTC bayrağının Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev’in yer aldığı bölümde dalgalanması; başlı başına bir diplomatik kazanımdır.
Bu tür gelişmeler, sadece sembolik değil; aynı zamanda siyasi, hukuki ve psikolojik anlamda da uluslararası topluma verilen güçlü mesajlardır.
Her ne kadar bu gelişmeyi bir “diplomatik zafer” olarak değerlendirmek mümkün olsa da, bu aslında bir savaşın yalnızca küçük bir muharebesidir.
Evet, kazançlı bir adımdır; ama nihai zafere giden yolda atılması gereken daha çok adım, göğüslenmesi gereken daha büyük mücadeleler vardır.
Kıbrıs Türk halkının yıllardır sürdürdüğü uluslararası tanınma mücadelesi, hem diplomasi alanında hem de kamuoyunda çok yönlü bir direnişi gerektiriyor.
Rum tarafının gösterdiği tepki, zirvede KKTC’nin temsiline karşı yürüttüğü diplomatik engelleme çabaları da bu gelişmenin ne kadar isabetli ve etkili olduğunun bir başka göstergesidir.
1974 Barış Harekâtı, kuşkusuz bu mücadelenin ilk ve en büyük zaferiydi. O tarihten bu yana geçen yarım asra yakın sürede, Kıbrıs Türk halkı, dünyadan tecrit edilmeye çalışıldı. Ambargolarla, seyahat kısıtlamalarıyla, sportif ve kültürel izolasyonla nefes alanlarımız daraltılmaya çalışıldı.
Ancak halkımız, yılmadan, direnerek, çalışarak bugünlere geldi. Ve şimdi uluslararası diplomasi sahnesinde küçük ama etkili kazanımlarla yeniden yükseliyor.
Cumhurbaşkanı Tatar liderliğinde yürütülen son dönemdeki diplomatik ataklar, bu çabaların stratejik bir şekilde koordine edildiğini gösteriyor. Türkiye’nin desteğiyle özellikle Türk devletleriyle geliştirilen ilişkiler, KKTC’nin uluslararası meşruiyet mücadelesinde ciddi bir kırılma noktası yaratma potansiyeline sahip.
Türk Devletleri Teşkilatı’na gözlemci üyelik, Bakü’deki çeşitli zirvelere KKTC’nin davet edilmesi, Kıbrıs Türklerinin sesinin daha gür çıkmasına katkı sağlıyor.
Ancak unutulmamalıdır ki, bu uzun bir yolculuktur. Bu yolda alınan her başarı, sabırla ve kararlılıkla yürütülen politikaların sonucudur. Uluslararası arenada her platformda, her fırsatta haklı tezlerimizi anlatmak, adım adım meşruiyetimizi kabul ettirmek zorundayız.
Ancak bu bir gecede olacak bir değişim değildir. Onun için mücadeleye devam etmeliyiz. Bizden söylemesi...

Bu haber 160 defa okunmuştur

:

:

:

: