Sınır tanımayan cinayet: İsrail’in gazetecilere karşı savaşı

İsrail, sadece Gazze’de değil, elinin uzandığı her yerde gazetecileri hedef alıyor. 10 Ağustos’ta Gazze’de altı gazeteciyi öldüren hedefli saldırı, Suriye’de yaşanan yeni vakalarla birleşince, karşımıza tek bir tablo çıkıyor: Gerçeği yazanlar, İsrail için düşman; gazetecilik ise ölümle cezalandırılan bir suç.

İsrail, sadece Gazze’de değil, elinin uzandığı her yerde gazetecileri hedef alıyor. 10 Ağustos’ta Gazze’de altı gazeteciyi öldüren hedefli saldırı, Suriye’de yaşanan yeni vakalarla birleşince, karşımıza tek bir tablo çıkıyor: Gerçeği yazanlar, İsrail için düşman; gazetecilik ise ölümle cezalandırılan bir suç.

Bir haber çadırı ve altı cenaze…10 Ağustos 2025 gecesi Gazze’de, Şifa Hastanesi yakınlarında kurulu bir medya çadırı, İsrail Hava Kuvvetleri’nin hedefi oldu. Çadırın içinde, dünyanın Gazze’ye açılan penceresi olan altı gazeteci vardı: Anas al-Sharif, Mohammed Qreiqeh, Ibrahim Zaher, Mohammed Noufal, Moamen Aliwa ve Mohammad al-Khaldi.

Bir anda gökyüzünden inen füze, hem insanları hem de gerçeği parçaladı. Committee to Protect Journalists — Türkçe adıyla Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) — bu saldırının, 7 Ekim 2023’ten bu yana İsrail’in tek seferde en fazla gazeteciyi öldürdüğü saldırı olduğunu açıkladı. GKK verilerine göre, son 22 ayda İsrail’in öldürdüğü gazeteci sayısı, dünya genelinde önceki üç yılda öldürülen toplam gazeteci sayısını geride bıraktı. 7 Ekim 2023’den bu yana Gazze’de İsrail’in katlettiği gazeteci ve medya çalışanı sayısı 232’ye ulaştı.

Gazze ile sınırlı değil: Suriye’de de gazetecilere kurşun

İsrail’in gazetecilere yönelik saldırıları yalnızca Gazze ile sınırlı değil. Gazetecileri Koruma Komitesi’nin 12 Ağustos 2025 tarihli raporuna göre, İsrail güçleri güney Suriye’de görev yapan gazetecileri kovaladı, durdurdu ve üzerlerine ateş açtı. Bu olay, İsrail’in savaş alanında haber peşinde koşan gazetecilere karşı uluslararası hukuku hiçe sayan tavrının sınır tanımadığını ortaya koyuyor.

Gazze’deki medya çadırına füze gönderen zihniyet ile Suriye’de basın mensuplarına ateş açan zihniyet aynı: Gerçeği ortadan kaldırmak.

“Terörist” damgasıyla ölümü meşrulaştırmak

İsrail, saldırılarını meşrulaştırmak için her zamanki yöntemine başvuruyor: Öldürdüğü gazetecileri “terörist” ilan etmek. Anas al-Sharif, saldırıdan önce haftalarca sosyal medyada İsrail yanlısı hesaplar tarafından hedef gösterildi. Kendisi bu durumu GKK’ya şu sözlerle anlatmıştı:

“Tüm bunlar, Gazze’deki İsrail işgali suçlarını dünyaya aktardığım için oluyor. Onlar için benden gelebilecek tek tehlike, gerçeği göstermek.”

Belge yok, kanıt yok… Ama propaganda makinesi çalışıyor. Böylece dünya kamuoyunda “hedef” imajı yaratılıyor, cinayet meşrulaştırılıyor.

Sistematik basın kıyımı

Gazze’de medya binalarının yerle bir edilmesi, Batı Şeria’da artan sansür, İsrail içinde yayın yasakları, Suriye’de gazetecilere ateş açılması… Tüm bunlar rastlantı değil; basın özgürlüğünü yok etmeye yönelik sistematik bir strateji.

Bu stratejinin adı, “kontrollü karanlık”. Amaç, sahadan gelen bağımsız görüntü ve bilgileri engellemek; gerçeği sadece İsrail resmi kaynaklarının diliyle dünyaya aktarmak.

Hiciv mi, trajedi mi?

Ortada ironik bir çelişki değil, trajedinin ta kendisi var. “Demokrasi” ve “hukukun üstünlüğü” nutukları atan devletler, gazetecilerin öldürülmesine sessiz kalıyor. Üstelik bu sessizlik, milyar dolarlık silah satışlarıyla destekleniyor.

Birleşmiş Milletler “bağımsız soruşturma” çağrısı yapıyor ama sahadaki herkes biliyor ki İsrail’in “soruşturma” dediği, kendi suçunu aklama prosedüründen ibaret.

Meslek örgütleri? Arada bir kınama yayınlamak yeterli değil mi?

Sessizliğin ortağı olmayalım

Gazeteciler, savaş alanlarının tanıklarıdır. Onları hedef almak, yalnızca insanları değil, gerçeği öldürmektir. İsrail, Gazze’de bir medya çadırını bombalayarak ve Suriye’de gazetecilere kurşun sıkarak gerçeğe savaş açtığını ilan etti.

Uluslararası toplum, bu cinayetleri görmezden gelirse, yarın hedefte yalnızca Filistinli ya da Suriyeli gazeteciler değil, gerçeği yazmaya çalışan herkes olacak.

Gazze’de ve Suriye’de gerçeğin üzerine bomba ve kurşun yağdıranlara karşı lanetimizi, öfkemizi ve sesimizi yükseltmek, hem mesleki hem insani bir zorunluluktur.
Bu haber 21 defa okunmuştur

:

:

:

: