Şöyle başlayalım. Eylül ayının başı Fransa'da La Rentrée olarak bilinir ve çocuklar yaz tatilinden sonra okula, yetişkinler de işe döner. Bu yıl Fransızlar yine bir siyasi krizle karşılaştı. Fransa başbakanı, Pazartesi günü derinden bölünmüş parlamentoda yapılan güven oylamasını ezici bir çoğunlukla kaybetti. Sorun şu ki Fransa'nın Fransa'nın bütçe açığını ve çok yüksek olan borcu için önemli bir kemer sıkma bütçesine ihtiyacı var.
* * * *
Açıklanan rakamlara göre, Fransa'nın kamu borcu bu yılın ikinci çeyreğinde yaklaşık 3,23 trilyon avroya (yaklaşık 3,4 trilyon dolar) yükseldi. Bu borç ülkenin brüt gelirinin yüzde 112'sine denk geliyor. Fransa'nın GSYİH'ye oranla borç oranı yaklaşık yüzde 113 civarında, bu nedenle bunun böyle devam edemeyeceği açık... Bu, önemli harcama kesintilerinin yapılması gerektiği anlamına geliyor, bu nedenle Fransa gerçekten zor bir durumda.
* * * *
Alman Süddeutsche Zeitung gazetesi ‘Eski bankacı ve bütçe bakanı Macron, sekiz yıl önce genç ve enerjik bir adam olarak Fransa cumhurbaşkanı olduğunda, 'finansın Mozart'ı' olduğu ve ülkeyi kurtaracağı söyleniyordu. Şimdi, sekiz yıl sonra, Fransa'nın borcu, Macron'un göreve geldiği zamana göre bin milyar avro daha fazla. Avro Bölgesi'ndeki hiçbir ülke bu yıl Fransa'dan daha yüksek bir açık vermiyor‘ diyor.
* * * *
Macron, hükümetin düşmesinin üzerinden bir gün bile geçmeden yakın dostu ve eski savunma bakanı olan 39 yaşındaki Sébastien Lecornu yeni başbakan olarak atadı. En yakın sırdaşlarından biri, hatta belki de en yakını. Her zaman olduğundan daha yaşlı ve daha ciddi görünmeye çalışan genç bir adam. Seyrekleşen saçları da buna katkıda bulunuyor. 2022'den beri dört başbakana hizmet eden biri. Ve Paris'te dedikleri gibi, 'Başkanın Adamı'.
* * * *
‘Sıkça sarayda akşam yemeğine davet ediliyormuş‘ diye yazıyor Le Point gazetesi. ‘Lecornu'nun özellikle de Gaulle ve aktör Louis de Funès'in seslerini taklit etmekte iyi olduğu söyleniyor. Macron, sabahın üçünde Lecornu ile viski içmeyi bile sever. Ya da öyle duyuyoruz‘ diye yazıyor Le Monde gazetesi. Siyasi analistler,‘ Peki, deneyimli Bayrou'nun başarısız olduğu yerde neden şimdi aşırı sadık bir başbakan başarılı olsun? diyorlar.
* * * *
Yeni başbakan Lecornu halka hitaben yaptığı konuşmada ise, ‘Başaracağız. İmkansız yol yoktur‘ diyordu. Lecornu şimdi aceleyle parlamentoda yeni çoğunluk arayışında. Çünkü artan borç ve hepsinden önemlisi, güçlü bir toparlanma planını zorlaştıran siyasi istikrarsızlık karşısında, Amerikan şirketi Fitch, Cuma günü Fransa'nın kamu borcuna verilen notu bir kademe düşürerek AA-'den A+'ya, yani 20 üzerinden 16'ya indirdi.
* * * *
Fransa, 2012 ve 2013 yıllarında sağlam bir finansal gücün göstergesi olan en yüksek seviye olan 'üç A' notunu kaybetmişti. Bu travmadan on iki yıl sonra, şimdi ilk kez, 'çift A' notundan mahrum bırakıldı. Böylece Fransa, Fitch'in 'üç A' notundan hâlâ yararlanan beş avro bölgesi ülkesi Almanya, Avusturya, Finlandiya, Lüksemburg ve Hollanda'dan uzaklaştı. Estonya ve Malta ile aynı seviyeye düştü.
* * * *
Fitch'in kararı sembolik olarak, her şeyden önce, Fransa'nın düşüşünü teyit ediyor. Finans piyasalarında yatırımcılar, Fransa ekonomisindeki siyasi ve ekonomik çalkantıların Avrupa Para Birliği'ni de etkileyip etkilemeyeceğini giderek daha fazla merak ediyor. On yıllık devlet tahvillerinde faiz oranları yüzde 3,5'i aşmasıyla, avro krizinin yaşandığı 2011'deki seviyelere ulaştı.
* * * *
Peki tüm bunlardan sonra ne olabilir? Üç yetişkin çocuğun üvey babası, üvey büyükbaba, tutkulu bir piyanist, opera hayranı, futbolcu, tenisçi ve kickboksçu Macron’un kaybedecek hiçbir şeyi yok, çünkü üçüncü bir dönem görev yapamayacak. ABD Başkanı Trump, Kanada’daki son G7 zirvesinden ayrıldıktan sonra Macron için ‘Her zaman yanılıyor, hiçbir fikri yok demişti‘. ‘Finansın Mozart’ı bakalım Fransa’yı düze nasıl çıkaracak? Veya çıkarabilecek mi? Dünyanın gözü üzerinde; Fikri var mı yok mu?