Yaklaşan , Cumhurbaşkanı seçim tarihi ile birlikte , hareketlilik de kendini göstermeye başladı .
Ayni hareketlilik “Disiplin Tüzüğünün “ şeklen bozulmasında da yaşanmakta .
Sırası ile .
Her iki konuyu , bu yazımda ele alıp , irdelemeye çalışacağım .
Her Cumhurbaşkanlığı seçiminde , Ankara’nın desteklemediği aday ve ona bağlı siyasal partiler “iradeye müdahale “ şikayetlerini , dile getirdiler ve getirmekteler .
Şimdi de , aynisi yapılmakta .
Bunu , kim yapmakta ?
CTP ve adayına destek veren diğer partiler ve örgütler .
İddia .
Ankara’nın , Sn. Ersin Tatar’ın yanında yer alarak , propaganda yapması .
Daha açıkcası .
Bunun “ iradeye “ açıkca bir müdahale olduğu yollu şikayetler , yüksek sesle dillendirilmeye başlandı .
Kıbrıs Türk Halkının , egemenliğine vurulan bir darbe olarak da nitelendiriliyor .
İradeye müdahale , çağdaş demokrasilerin , en büyük düşmanı .
Çağdaş demokrasi , iradenin özgürce belirlendiği bir rejim olarak , dünyada ilgi gören bir yönetim şeklidir .
Aslolan , serbest irade ile , bu yönetim şeklini belirlemek .
İrade , serbest olarak değil de , baskıyla veya çeşitli yöntemlerle belirlenirse . Demokrasi yara almış olur ve irade serbestçe belirlenmiş olmaz .
Şimdi , iradeye baskı yapıldığı iddiasında bulunanlar , arkaya bakarak , ta , 2004‘de kadar , geri gitsinler .
Hem Annan Planı , hem de genel seçimlerde , Ankara’nın kendileri için yaptığı müdahalelere , bir baksınlar .
Kendi lehlerine olan müdahalelere , alkış tutulacak .
Başkalarının lehine , onların aleyhine olan müdahaleler ise , tu kaka olacak .
Kıbrıs’ta , seçimlerde , Türk tarafını kastediyorum .
Hep , müdahaleler olmuştur .
Buna , topyekün olarak , günümüze kadar karşı çıkılmadığı için , hep süregelmiştir .
Bu gün de , bunu yaşamamızın nedeni , bu olsa gerek .
Yukarıda , 2004 Annan Planı oylamasından , bahsettim .
Müdahalenin daniskasını , kuzey , o dönem yaşadı , CTP’nin işine geldiği için , ses seda çıkmadı .
Sin de gulle geçsin misali , müdahelelere çanak tuttu .
Ortağı DP’den kurtulmak için de , UBP’den 2 . DP den de bir vekil istifa ettirip , ÖRP‘ yi kurdurarak , koltuk değneği de yaratılmıştı .
Kısaca .
Demem o ki .
Demokrasiye .
İradeye yapılan , kimin menfaatine olursa olsun , külliyen karşı çıkılmazsa , bunlar hep yaşanacaktır .
Gelelim .
Disiplin Tüzüğü , meselesine .
Yüksek mahkeme , tüzüğü , şekilden bozdu .
Esasa , dokunmadı .
Bu , ne demek .
Tüzüklerin çıkarılması , yasayla mümkün .
O yasada da , bir tüzük maddesi olacak . Amaç ve tüzük yapma yetkisi , açıkça belirlenecek .
Bu olmadığı için , daha değişik deyişle , usulüne uygun tüzük yapılmadığı için , usulsüzlükten bozmuştur .
İlgili yasa , meclisten geçerse , tüzüğün içeriği de hukuken yürürlük kazanacak .
Çünkü , Yüksek Mahkeme , içeriği , Anayasanın Laiklik ilkesine aykırı bulmadı .
Bunun için de , meclisten , ilgili yasanın geçmesi şart .
Top , hükümette ve yasama meclisinde .