Demokratik , laik , hukuk devletinin bir gereği olarak , yarın sandıklara gidip , irademizi kullanacağız ve altıncı Cumhurbaşkanımızı seçeceğiz .
Bizde demokrasi , temsilidir .
Demokrasinin gereği olan seçimler .
Egemen ve bağımsız devletlerde olur .
Devletimizi ilan ettikten sonra da , bunu devam ettirdik .
Devam ettirdik derken .
Kendi kaderimizi tayin hakkını , ortaklık cumhuriyetinde , ilk kez kullandık ve bu tüm dünyada kabul gördü .
Bu hak kullanıldıktan sonra , geri alınması mümkün mü ?
Güney , bunun için bütün gücü ile mücadele ediyor .
Güneş , balçıkla sıvanır mı ?
Bu , mümkün mü ?
Kıbrıs Türkü , bunu 2004‘te de kullandı ve dünya bunu kabul etti .
Kendi devletimin seçimlerini , devleti tanımadıkları için de tanımamazlık gayreti içindeler .
“Bir çocuk dünyaya gelmişse “ onun varlığı tartışma konusu yapılabilir mi ?
15 Kasım 1983‘ te , çocuk doğmuştur .
Ve yarın , 6‘ncı Cumhurbaşkanını seçecek .
Ülke , halen ateşkes durumunda .
1963’ ten , 1974’e , on bir sene içerisinde yaşanan katliamlar , hala etkisini göstermekte .
Belleklerden , silinmiş değildir .
Hele , hele yanıbaşımızda , Gazze’deki soykırıma , dünyanın , vurdumduymazlığı ve BM Teşkilatının , kör ve sağırlaşması karşısında . Bu adada varlığımızı sürdürmek için , başımızı iki elimizin arasına alıp , çok iyi düşünmemiz gerek .
Ortaklık cumhuriyetinde , her iki halk da , siyasi eşitti .
Bize verilen bu hak .
Rumlar tarafından , çok görüldü .
Kendileriyle , eşit statüyü , içlerine sindiremediler .
Kıbrıs Türkünü , silah zoru ile dışladılar .
Kıbrıs’ın , hakimi oldular .
Dünya da , haksızlığı bile bile , onların yanında yer aldı .
Şimdi , sorun yeni bir yapılanma ile giderilmeye çalışılmakta .
Sorun , aslında , Rumlar ve Yunanlılar tarafından yaratıldı .
Sorun , bir ENOSİS sorunudur ve bu ikilinin hayali ve emeli , devam etmektedir .
Meclislerinde , oy birliği ile , ENOSİS kararı dururken , bunlarla hangi model üzerine , anlaşma yapılabilir ki ?
1974’e kadar , çok Türkün kanı akıtıldı .
Canı , alındı .
Her türlü yaptırım reva görülerek , Kıbrıs Türk Halkına uygulanmaktan da , geri durulmuyor .
Amaçları , Kıbrıs Türk Halkını bezdirip , istedikleri çözüm modelini kabul ettirmek .
Bu , olası mı ?
Birçok , insan hakkı gasbetilmiş .
Onlara da , yaptırımlar devam ediyor .
En yüce insan hakkı , yaşam hakkıdır .
Tüm insan hakları , verilse bile , yaşam hakkı korumasız kalırsa , tüm verilen hakların , hiçbir kıymeti harbiyesi olmaz .
Diğer hakların sürdürülebilmesi , ancak yaşam hakkının garantiye alınması ile mümkündür .
Bunun aksini , tarih , daha yazmamıştır .
Bu konuda , rahmetli Ecevit’le olan karşılıklı konuşmalarımızdan , bazı bölümler aktaracağım .
Görüşmeler , rahmetli Denktaş ve Kleridis arasında yapılmaktaydı .
Görüşmelerin seyri , sonuç alıcı olmaktan çok uzaktı .
Ecevit , görüşmeleri çok iyi takip eden , bir devlet adamı idi .
Belki , Türkiye’de bir başkası yoktu .
Nereden biliyorsun , sorusu gelebilir .
Veya merak konusu olabilir .
Yasaklı olduğu dönemde bile , görüşmeleri yakınen takip ederdi .
Benden , görüşme tutanaklarını nasıl elde edebileceğimi sordu ve temin edersem , çok memnun olacağını söyledi .
Rauf Beyden , bunu temin edebilirim dedim .
Adaya gelince , saraya gittim , durumu aktardım .
Görüşme tutanaklarının , belli sayıda çoğaltıldığını ve ilgili makamlara , verildiğini söyledi .
Efendim dedim , geleceğin Başbakanı olacak . Gelişmeleri yakından takip etmek istiyor . Bir fazla basılırsa , sorun çözülür .
Ulaştırmada , sıkıntı yok .
Bu konuda , özel ulak , ben olacağım .
Bir bakalım , sana ulaşacağım dedi .
Saraydan ayrıldım .
İki gün sonra , aradı .
Gittim , bu iş tamam . Yalnız sen ve ben bileceğiz dedi .
Bu cümlesi karşısında , verdiğim yanıt .
Güvenilir olmasam , Ecevit beni yanına alır mıydı ? yollu bir espri yaptım .
Gülüştük .
Her ay , görüşme tutanakları , Oran’daki evine , bizzat gidip teslim ediyordum .
Yani , Sn. Denktaş kadar , Kıbrıs sorununa vakıftı .
Bu bilgiyi verdikten sonra , esas bizi ilgilendiren konuya geleyim .
Nasıl bir çözüm olacağı üzerinde , karşılıklı fikir beyan etmeye başladık .
Görüş belirtmeye devam ederken , bir şey söylemek istediğini anlayarak , konuşmamı sonlandırdım .
Yalçın Bey , dedi .
Hangi çözüm modeli , olursa olsun .
Sizin , adada , ayakta kalarak varlık göstermeniz için , iki ayağa ihtiyaç var .
Birincisi , Egemenlik .
İkincisi ise , garantilerin devamı .
Bunların , her ikisinin de olması , olmazsa olmazlarınızdır .
Birinin eksik olması , sizi tek ayak üstünde kalmaya mahkum eder.
Varlığınız , büyük tehlikeye girer .
Ne güzel izah etti , rahmetli Ecevit . Bekamızın varlık nedenlerini .
Sade , berrak ve halkın anlayabileceği ölçü ve tonda .
Daha , ne deseydi ki ?