Güney Kıbrıs’ta yapılan son anket, siyasi dengelerin hangi yönde eğildiğini açık biçimde gösteriyor. DİSİ’nin yüzde 20,4 ile birinci parti, AKEL’in hemen ardından ikinci parti konumunda olması şaşırtıcı olmayabilir; ancak onları son yıllarda yükselen aşırı sağı ELAM’ın izlemesi, toplumdaki eğilimlerin giderek sertleştiğini ortaya koyuyor. Bu tablo yalnızca iç politika açısından değil, Kıbrıs sorununun geleceği bakımından da dikkatle okunması gereken bir zemin oluşturuyor.
Anketin en çarpıcı sonucu ise katılımcıların yüzde 48’inin Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman’ı “Kıbrıs için engellenmesi gereken tehlike” olarak değerlendirmesi oldu.
Bu ağır ithamın arkasında kişisel bir antipati değil, Rum yönetiminin alışageldiği müzakere kulvarının dışına çıkan yeni bir siyasi yaklaşım yatıyor. Çünkü Erhürman, yıllardır tekrarlanan fakat sonuç vermeyen yöntemlerin dışına çıkıyor; masada ezber bozan, daha rasyonel, daha direkt önerilerle ilerliyor. Bu da Rum tarafının alışık olduğu dengeyi bozuyor.
Rum Hükümet Sözcüsü’nün 11 Aralık’ta gerçekleşecek Hristodulidis–Holguín–Erhürman üçlü görüşmesine ilişkin yaptığı açıklama, bu rahatsızlığın diplomatik bir dille ifadesi aslında.
Sözcü, Erhürman’ın dört ve on maddelik önerilerinin masada ele alınacağını, bu görüşmenin müzakere sürecinin yeniden başlaması adına belirleyici olmasını umduklarını söyledi.
Ancak buradaki asıl mesele, Rum tarafının yıllardır oynadığı “çözümü en çok biz istiyoruz” rolünün artık sürdürülemez hale gelmesidir.
Erhürman’ın daha aktif, daha somut ve daha stratejik yaklaşımı, bu rolü Rum yönetiminin elinden alan bir nitelik taşıyor.
Hristodulidis’in son dönemde kabinede yaptığı değişiklikler de bu tablonun tamamlayıcısı niteliğinde.
Özellikle sağ eğilimli isimlerin kritik bakanlıkların başına getirilmesi Rum yönetiminin olası bir müzakere sürecinde sağ blok merkezli bir denge kurmaya çalıştığını gösteriyor.
Başka bir ifadeyle, Rum yönetimi potansiyel bir çözüme karşı direncini şimdiden tahkim ediyor.
Tüm bu gelişmeleri üst üste koyduğumuzda ortaya şöyle bir gerçek çıkıyor: Rum tarafı, artık masanın tek hâkimi olmadığını görüyor. Yıllardır müzakereleri oyalayan, statükoyu derinleştiren yaklaşımlarının karşısında artık güçlü, hazırlıklı ve stratejik bir Türk tarafı var.
İşte Erhürman’ın “tehlike” olarak görülmesinin gerçek sebebi budur. Çünkü artık oyunun kuralları değişiyor. Bizden söylemesi…