Nasıl bir yönetim anlayışıdır bu, ben anlamakta zorlanıyorum.
Ya da nasıl bir sendikal anlayış?
İletişim çağında tam bir iletişimsizlik.
Birbiriyle konuşmayan insanlar.
Medya aracılığıyla mesajlaşmalar.
Sonuçta mağdur olan halk.
Ve tabii ki olmaya devam edecek olan da.
Okullar da bir açılsın, siz o zaman seyreyleyin cümbüşü.
Başbakan’a göre ‘Eylemler yanlış, verilen tepki aşırı’
Sendikalar ise hükümet geri adım atmazsa süresiz grev dahil her türlü eyleme devam kararında.
Arabulucu yok. Muhalefet partileri utangaç tavırlarla olaya yaklaşıyorlar.
Ortada bir sorun var.
Peki, bu sorun nasıl aşılacak, kim çözecek?
Bu ülkenin tüm sorunlarını çözme iddiasıyla hükümet olmaya talip olan Başbakan birinci derecede bu sorunları çözmesi gereken kişi. Ya da çözmeye çalışması gereken!
Ama Başbakan eylemdeki sendikalarla konuşulmamasından yana.
Konuşmadan bu sorun nasıl aşılacak?
Aşılamayacak. Ha, belki de Başbakan’ın bir bildiği var.
Ama böyle de Başbakanlık yapılmaz ki!..
Derviş Bey bu ülkede rekor sayılabilecek süre Başbakanlık yapan bir kişi.
Herhalde Başbakanlıkta geçen uzun yıllar onda bir birikim oluşturmuştur.
Gelinen aşamada bu birikimini kullanmak ve diyalog kapılarını açarak, var olan sorunları aşma eksersizleri yapmak durumundadır.
Bu görev onundur.
Siyaset sorun çözmek için yapılır.
Sorun yaratmak ve bunları sürekli gündemde tutmak için değil.
Tamam, ülke ekonomisi kötü durumdadır. Bütçe tam takırdır. Bu konuda herkes hem fikirdir.
Önlemler alınması gereken bir döneme girildiği konusunda da genel bir yargı oluşmuştur.
Ama bu diyalogla yapılmalıdır.
İkna ederek..
İkna etmeden dayatmalarla birşeyler yapmaya çalışmak gerginliği artırıp durumu daha da kötüleştirmekten başka birşey getirmez.
Hükümet tabii ki icraat yapma yeridir ve yapacaktır da.
Kararlar alacak, uygulayacaktır. Ama bunu zorlama ile yapmamalıdır.
Demokrasilerde katılımcılık esastır.
Hükümetlerin bir görevi de katılımcılığı sağlamaktır.
Mevcut durumda hükümet var olan ekonomik sıkıntıların aşılması konusunda ilgili tüm sektörlerle ortak bir nokta bulma arayışına girmek yerine dayatmacı bir anlayışla hareket ediyor imajı vermektedir.
Sanırım sorunun esası da burada ortaya çıkmaktadır.
Bence bu gerginliği daha fazla tırmandırmaya gerek yoktur. İnsanları ve sektörleri karşı karşıya getirerek kavga ettirmek doğru değildir.
Ya da medya aracılığıyla kamuda görev yapan bazı kesimlerin maaş ve ek ödeneklerini deşifre etmek de öyle.
Bunları yapmak için kafa yorulacağına, sorunun nasıl çözüleceğine yoğunlaşmak daha doğru bir tavır olur.
Umarım bu konuda Nisan ayında Cumhurbaşkanlığına aday olmaya hazırlanan Derviş Bey inisiyatif üstlenir ve sorunu diyalog yoluyla çözer.
***
Şimdi bu Cumhurbaşkanlığı işi de nerden çıktı diyeceksiniz?
UBP Genel Sekreteri İrsen Küçük BRT’de katıldığı bir programda ‘kuvvetle muhtemel’ Derviş Bey’in UBP’nin Cumhurbaşkanı adayı olacağını ve seçimi kazanacağını söyledi.
İrsen Bey’in verdiği diğer bir mesaj ise Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrasında müzakereleri devam ettirecekleri yönündeydi.
Ancak Küçük, müzakereleri hangi zeminde devam ettirecekleri ve politikalarını neyin üzerine oturtacakları konusundaki sorulara açıklık getirmekten kaçındı.
Belli ki Cumhurbaşkanlığı yarışı şimdiden başladı. Bu yarışta bence tüm taraflar politikalarını net bir şekilde şimdiden ortaya koymaya başlamalıdır. Müzakere sürecine bakışlar netleşmelidir.
Neyse, önümüzde daha zaman var ama, umalım bu yarış Kıbrıs Türk halkının çıkarlarına zarar değil yarar sağlasın.