İtalya Senatosu Başkan Yardımcısı Bonino, Hollanda eski Dışişleri Bakanı Broek, Fransa eski Başbakanı Rocard ve Avusturya eski Dışişleri Müsteşarı Albert Rohan’ın raporu Rumları çıldırtacak.
Akil adamlar komitesi üyelerinden İtalya Senatosu Başkan Yardımcısı Emma Bonino, Kıbrıs sorunu nedeniyle Türkiye'nin üyelik müzakerelerinin yavaşlatılmasına itiraz ederek, AB'nin öncelikle Annan planına “evet” diyen Kıbrıslı Türklere söz verdiği şekilde izolasyonları kaldırması gerektiğinin altını çizdi.
Eski Hollanda Dışişleri Bakanı ve eski AB Komisyonu Üyesi Hans Van Den Broek de, AB'nin 2004'te yaptığı hatayı telafi etmek için Kıbrıslı Rumlara baskı yapmasını istedi.
Avrupalı eski cumhurbaşkanları, başbakanlar, bakanlar, milletvekilleri ve üst düzey diplomatlardan oluşan akil adamlar komisyonunun Türkiye raportörlüğünü üstlenen Avusturya eski Dışişleri Müsteşarı Albert Rohan, “Ergenekon davasının Türkiye'nin geçmişindeki hataları gözler önüne serdiğini” söyledi.
Açık Toplum Vakfı ve British Council'in desteğiyle akil adamların oluşturduğu Bağımsız Türkiye Komisyonu'nun Türkiye hakkındaki ikinci raporu “Avrupa'da Türkiye: Kısır Döngüyü Kırmak, düşünce kuruluşu Avrupa Politika Merkezi'nde düzenlenen açık oturumla kamuoyuna açıklandı.
Raportör Rohan, burada yaptığı konuşmada, “Hazırladıkları raporda Türkiye'yi dışarıdan analiz ederken çok fazla detaylara girmekten kaçındıkları için Ergenekon davasına yer vermediklerini” belirtti.
İtalya senatosu başkan yardımcısı Bonino
Akil adamlar komitesi üyelerinden İtalya Senatosu Başkan Yardımcısı Emma Bonino ise Avrupa'da Türkiye konusunda yaşanan duygusallığı aşmak için Avrupa Parlamentosu'nda geniş katılımlı bir konferans düzenlenmesini önerdi.
Burada Türkiye'nin kapsamlı bir resminin çıkarılarak AB üyeliği ve bu yolda kamuoylarının ikna edilmesi için yapılması gerekenlerin belirlenmesini isteyen Bonino, dini gerekçelerle Türkiye'nin üyeliğine itiraz edenlere tepki gösterdi.
“Türkiye'nin kültürünü ve kimliğini soranlara AB'nin kimliğini sormak gerekiyor. Bu kesinlikle din değil. AB'nin kimliği bence açık toplum, demokrasi ve hukukun üstünlüğü” diyen Bonino, Türkiye'nin bu değerlere dayanılarak üye alınması durumunda Avrupa'da kimsenin “işgal ediliyoruz” korkusu yaşamasına gerek olmadığını vurguladı.
Bonino, Kıbrıs sorunu nedeniyle Türkiye'nin üyelik müzakerelerinin yavaşlatılmasına da itiraz ederek, AB'nin öncelikle Annan planına 'evet' diyen Kıbrıslı Türklere söz verdiği şekilde izolasyonları kaldırması gerektiğinin altını çizdi.
Van Den Broek
Hollanda eski Dışişleri Bakanı ve eski AB Komisyonu Üyesi Hans Van Den Broek ise Türkiye'nin büyük jeostratejik önemi yanında ekonomik potansiyeli, İslam ve demokrasinin birlikte yaşayabileceğinin gösterilmesi ve küresel siyasetten kaynaklanan nedenlerle AB üyesi olması gerektiğini kaydetti.
Bunun için üyelik müzakerelerinin ilerletilmesini isteyen Van Den Broek, AB'nin Kıbrıs Rum kesimini üye alırken Kıbrıs sorununun çözülmesini şart koşmayarak Türkiye ile müzakerelerde şimdi bu üyesine 'imtiyazlı bir konum' sunduğunu anlattı.
AB'nin 2004'te yaptığı bu hatayı telafi etmek için Kıbrıslı Rumlara baskı yapmasını isteyen Van Den Broek, Türkiye'nin üyeliğini referanduma götüreceğini açıklayan bazı AB üyelerini de 'hile yapmakla' suçladı.
Müzakerelerin tıkanması
AB'ye petrol ve doğalgaz arzında Türkiye'nin vazgeçilmez konumuna vurgu yapan Fransa eski Başbakanı Michel Rocard ise enerji faslının bir an önce müzakerelere açılması gerektiğini söyledi.
Türkiye'nin son yıllardaki aktif dış politikasıyla bölgesindeki sorunlarda 'kaçınılmaz barış yapıcı' haline geldiğini anlatan Rocard, 'komşularıyla tüm sorunlarını çözmek isteyen Türkiye'nin Suriye ve Irak'la büyük mesafe alırken Ermenistan'la da futbol diplomasisiyle hızlı bir sürece girerek ilişkileri normalleştirmeyi hedeflediğine' dikkat çekti.
'Ermeni diasporasının bugüne dek asla Ermeni halkının temsilcilerine Türkiye ile sorunları müzakere etme ve çözme şansı vermediğini' hatırlatan Rocard, Türkiye ve Ermenistan yönetimlerinin mevcut süreci başarıyla tamamlamaları halinde 'büyük iş başarmış olacaklarını' ifade etti.
Türkiye ile imtiyazlı ortaklık düşüncesine, 'İmtiyazlı ortaklık zaten var, ortaklık anlaşmamız var' diyerek karşı çıkan Rocard, 'Türkiye'nin üyelik müzakerelerini tıkamanın AB'nin gerçek çıkarlarıyla örtüşmediği ve AB'yi daha tehlikeli kıldığı her geçen gün çok daha açık şekilde ortaya çıkıyor' dedi.