Büyük bir kalabalığın katıldığı mitingde kurulan barikatları aşan eylemciler ile polisler arasında arbede yaşandı. Bir kısım eylemci Meclis avlusuna kadar girdi.
Rana SARRO
Kamu ve özel sektörde örgütlü 27 sendika, “Kamu Çalışanlarının Aylık Maaş, Ücret ve Diğer Ödeneklerini Düzenlenmesi Yasa Tasarısı”na karşı dün farklı saatlerde greve gitti. Tam mesai grev yapanlar yanında saatlik mesai yapan sendikalar, saat 11.00’de ise Cumhuriyet Meclisi önünde miting yaptı. Gerek genel greve, gerekse mitinge katılım son derece yüksekti.
Büyük bir kalabalığın katıldığı mitingde polis geniş güvenlik önlemleri alırken, polis barikatlarını aşan eylemciler ile görevli polisler arasında uzun soluklu bir arbede yaşandı. Bir kısım eylemci, “Birlik, mücadele, dayanışma” sloganları atarak Meclis avlusuna girdi.
Miting sırasında, KTÖS’e ait “TC Kıbrıs Valiliği” yazılı pankart özellikle dikkat çekti.
Eylemciler, “Ankara elini yakamızdan çek” sloganları atarak, Elçilik kapısına ilerlemeye çalıştığı sırada, yine bir arbede yaşandı.
Eylem sırasında, birçok eylemcinin gözlüklerini kaybettiği anonsu da dikkat çekiciydi.
GREV DEĞİL HALKIN TEPKİSİ
Sendikaların grev ve mitingine destek veren Demokrat Parti Genel Başkanı Serdar Denktaş, STAR KIBRIS’a yaptığı açıklamada, “Bu grev meselesi değildir. Bugün burada yaşanan sendikaların, sivil toplum örgütlerinin bir eylemi de değil. Tamamen halkın tepkisi ve eylemi haline dönüştü. Büyük bir kızgınlık ve hayal kırıklığı var. Bunu hükümetin iyi okuması lazımdır” dedi.
Denktaş, Maliye Bakanı Ersin Tatar’ın dün sabahki açıklamasına da değinirken, Tatar’ın, “Türkiye’deki maaşlara bakın bir de Kuzey Kıbrıs’taki maaşlara bakın” dediğini anımsattı ve “Madem ki öyle o zaman, Türkiye’deki hayat pahalılığına bakın, bir de buradaki hayat pahalılığına bakın” şeklinde konuştu.
Hükümetin yanlış bir yolda olduğunu vurgulayan Denktaş, “Hükümet ne yapacağını bilmemektedir, bir an önce kendi durumunu gözden geçirmek durumundadır. Aksi takdirde bu halktan saklanarak geldiler iktidar oldular, saklanarak giderler” uyarısında bulundu.
TÜRKİYE DAYATIYOR
KTÖS Genel Sekreteri Şener Elcil de, yasa tasarısının, Kıbrıs Türkünün yok edilmesine çalışıldığının bir göstergesi olduğunu kaydetti.
Şener Elcil, greve yoğun katılım olduğunu belirterek, eğer halkın beklediği adımlar atılmazsa bir sonraki mitinge olan katılımın daha yüksek olacağını söyledi. Elcil, “Bölgelerdeki üyelerimizin katılımıyla ilgili çok fazla bir ağırlık koymadık. İnsanların kendiliğinden gelmesini sağladık” dedi.
Şener Elcil, hükümet edenler ile Türkiye’deki asker ve sivil makamlarına seslenerek şöyle konuştu:
“Bu bir dayatmadır, bu dayatmaya Kıbrıs Türkü gelmedi ve gelmeyecek. Bu bir uyarıydı, gelen defa tepkimiz daha büyük olacak. Zorla, baskıyla bazı dayatmaları topluma yapmalarını biz kabul etmiyoruz.”
Elcil, tasarının yasallaşması olasılığına da değinerek, “Eylemlere devam edeceğiz. Bu ülkeyi sömürge haline getirecek bir mantığı kesinlikle reddediyoruz” dedi.
Ülkede ileri sürdüğü mevcut dayatmalardan Türkiye Elçiliği’ni ve Türkiye makamlarını sorumlu tuttuğunu belirten Elcil, “Hükümette iş birlikçilik yaptığından dolayı sorumludur ancak esas sorumlu, AK Parti hükümetidir” şeklinde konuştu.
Şener Elcil, Başbakan Derviş Eroğlu’nun, “Sendikalar, yasa tasarının düzenlenmesini beklemeden greve gitti yönündeki açıklamalarına, “Politika yalan söyleme sanatıdır. Eroğlu bunu iyi kullanıyor” cevabını verdi.
Eroğlu’nun dün sabah grev ve miting öncesi düzenlediği basın toplantısında “Bahse konu yasa tasarısının, geçmişte CTP tarafından Meclise sunulduğunu ve şu andaki ayaklanma ve grevin aslında, CTP’nin düzenlediği yasa tasarıya karşı olduğu yönünde yaptığı açıklamaların yöneltilmesi üzerine ise KTÖS Genel Sekreteri şöyle konuştu:
“Seçimlerden önce hazırlanmış ve katık olmuş bir yasanın tekrardan kendileri tarafından Meclise getirilmesini Eroğlu nasıl açıklayacak? CTP seçimlerde gerekli cevabını zaten aldı. Dolayısıyla ‘CTP yaptıydı’nın arkasına saklanıp halka dayatma yapmaya hiç kimsenin hakkı yoktur. Eroğlu Ankara’nın çizdiği bu ayrılıkçı rejime perde olmaya çalışıyor. Bu yasayı Türkiye dayatıyor, hükümette işbirlikçilik yapıyor” dedi.
YASA KIBRIS TÜRK TOPLUMUNA HAKARETTİR
Eyleme destek veren TDP Mağusa Milletvekili Mustafa Emiroğluları da, siyasi bir parti olarak eyleme destek değil taraf olduklarını belirtirken, “Yasa tasarısı hemen geri çekilmelidir” dedi.
Sendikaların haklı bir eylem ortaya koyduğunu söyleyen Emiroğluları, şöyle devam etti:
“Eroğlu topu CTP’ye, CTP de UBP’ye atıyor. CTP’nin hazırladığı bir yasa mademki, o zaman yasa tasarısı tartışılmadan Meclis’ten geri çekilsin. Eğer baremlerle ilgili bir sıkıntı varsa, zaman içerisinde daha geniş kitlelerle tartışarak belki gündeme bir başka şekilde getirilebilir.
Mustafa Emiroğluları ayrıca, “Yasa tasarısı, Kıbrıs Türk toplumuna hakaret olarak sayıyoruz. Toplumun kazanılmış haklarının gaspıdır. Emekçinin, işçinin, memurun hakkını gasp ederek ekonomi düzeltilemez” dedi.
Dayatma ile karşı karşıyayız
Mitingde 27 sendika adına hazırlanan ortak metni Türk-Sen Başkanı Arslan Bıçaklı okudu ve “Bir dayatma ile karşı karşıyayız” dedi. Meclis gündeminde bulunan ve devlette yeni işe başlayacak olanlara uygulanacak olan Yasa Tasarısı’nın tam anlamıyla gençleri, sermayeye köle yapmaya çalışan ve göçe zorlayan bir düzenleme olduğunu kaydetti.
Arslan Bıçaklı miting sırasında şöyle konuştu; “Bunu yapanlardan ve bu yasanın geçmesine seyirci kalanlardan gelecek kuşaklarımız hesap soracaklardır. Susanlar şunu bilmelidirler ki, sıra bir gün mutlaka kendilerine de gelecektir. Bizler susmayacağız ve onurumuzu korumak için sonuna kadar mücadeleye devam edeceğiz” dedi.
Türk-Sen Başkanı Bıçaklı, dayatılan yasa tasarısının toplumsal yok oluşa zemin yaratacağını öne sürerek, ülkede baskıcı bir rejim yaratıp, hukukun üstünlüğünü ortadan kaldıracağını kaydetti.
Bıçaklı şöyle konuştu; “Yıllardan beri sürdürülen yanlış politikalarla ülkedeki tarımsal üretimi, turizmi, hayvancılığı, Sanayi Holding’i yok edenler, bugün bize acı reçeteler sunmaktadır. Maaş ve ücret rejimini Türkiye’ye entegre etmek için dayatma yapmaktadırlar. Maaş ve ücretlerde indirime giderek, toplu sözleşme hakkını ortadan kaldırarak, bayram ödeneklerini, risk tahsisatını, eğitim tahsisatını, ders yılı hazırlık ödeneğini ve bütün ödenek ve tahsisatları kaldırarak, barem içi artışlarda ve terfilerde partizanlık getirerek bütçeyi kurtaracaklarını sanıyorlar.”
“YASA HÜKÜMETLERE DAYATILIYOR”
Arslan Bıçaklı, CTP hükümetine dayatılan paketin aynısının, bugün UBP hükümetine ve hükümetler aracılığıyla da Kıbrıs Türk toplumuna dayatıldığını söyledi.
Bıçaklı, hükümetin, özel sektörde korumasız ve örgütlenmeden yoksun olarak çalışan emekçilerin, maaş, ücret ve çalışma koşullarını iyileştirip, kamuya yeni işe gireceklerin maaşlarını asgari ücret düzeyine çekmek için aldığı talimatı yerine getirdiğini kaydetti.
Bıçaklı, muhalefetteyken sendikaların yaptıkları tüm eylemlerde destek veren siyasi partilerin, hükümet olduklarında, koltuklarını korumak için verdikleri sözleri ve attıkları imzaları unutabildiklerini ifade ederek, “Karaya oturttukları gemiyi yüzdürmek içinse yalnızca devlette çalışanlardan ve özel sektörde sefalete terk edilen emekçilerden fedakârlık yapılmasını istiyorlar” şeklinde konuştu.
Bıçaklı, ülkede kayıt dışı kaçak işçi çalıştırarak sağlık ve eğitim başta olmak üzere kültürel ve sosyal yapının da bozulmasına neden olan bazı sermayelerden fedakârlık istenmediği gibi, vergi kaçırılmasına da göz yumulduğunu söyledi.