Yıllar önce, Tapu ve Kadostro Dairesinde Zeki Bey ile tanışmıştım. Çizim ve harita bölümünün şefiydi.
Şükrü bey ile Zeki Bey, arada bir fıkralar anlatırdı biz genç memurlara. Bu iki, milliyetci büyüğüme Tanrıdan rahmet dileyerek, Güzelyurt ve Göçmen köy, sel felaketzedelerine yapıldığı söylenen, böbürlenerek yapılan açıklamalara değineceğim.
İngiliz sömürge idaresi, bütün ırkcılığı ve ayırımcılığı ile devam ederken, bir ünlü Türk tüccar, yetim çocuklara (Türk ve Rum) elbise dikilmesi için iki top kaliteli kumaş(İngiliz kazmiri-kaşmiri) bağışlamış.
En az üç, beş Kıbrıslı fakir, yetim Türk çocuğuna birer takım elbise çıkartılabilirmiş usta bir biçkici trafından.
Kumaşı teslim alan üç Türk yetkili (Rumların ne yaptığını söylemediler bana) oturmuş ve hesaplamış. İçlerinden biri, “bu kumaş çok güzel, geliniz evvela biz bırer caket dişktirelim kendimize, geriye kalan ile üç (7–8 yaşlarındaki) yetime de birer takım çıkarttıralım” demiş. Ötekisinin önerisi daha da uygun bulunmuş. “Çocuklar ne anlar takım elbiseden, geliniz biz birer cakete ek pantolon da diktirelim” deyince üçüncüsü de onlara uymuş ve eklemiş, “oldu olacak, artan kumaş ile çocuklara da birer kısa pantolon yaptıralım”. Kabul etmişler, kumaş önce onlar için biçilmiş, geriye kalan kumaşı da terziye teslim ederek, “usta, sen bu kumaştan 5 çocuğa, yetmezse üç çocuğa birer kısa pantolon dikiver” demişler. Terzi ustası gerekeni yapmış ve “beyler, siz haklısınız, çocuklara takım diktirip de kazmiri çar çur mu edecektiniz. Çocuk ne anlar takım giysiden. Ben gerekeni yaptım, kumaş bağışı yapana da bildiriniz ve gazetelerde çocuklara elbise diktirdi diye gazetelerde teşekkür ediniz. O soracak değil ya hangi çocuklara, hangi elbiseyi, takımı yaptırdınız diye. Kimse bilecek değil. Bu olay bizim aramızda kalacak, ama mutlaka halka o zatı muhteremin bağışta bulunduğunu duyurunuz, fakat kumaş ile ne yaptığınızı ‘çocuklarımıza elbise yaptırdık ve onları sevindirdik’ diyerek geçiştiriniz. O tüccarımız da yardımı ile gurur duysun” demiş.
FELAKETZEDELERE YARDIM
Gazetelerde, radyolarda, televizyonlarda boy boy açıklamalar. Göçmenköy sel felaketzedelerine yardım çekleri dağıtıldı. Yaraları sarılıyor. İyi, güzel be... Gecikmiştir ama geç olsun da güç olmasın diyenler çok geçmeden şoke oldular.
Yardım çeklerini alan felaketzedeler ile bir dizi görüşme yapan ADA TV muhabirleri, halkımızı sarsan gerçeği ortaya çıkardılar. Mikrofonlara konuşan bazı felaketzedeler, 2-3-4 bin liralık çeklerin kendilerine verildiğini söylerken, feryad ile isyan ettiler. “Bu para ile benim evimin yatağı yorganı, televizyonu, buzdolabı, çamaşır makinesi, kap kacağı alınacak ve inşaata olan zarar ziyan da tamir edilecek. Ben çeki kabul etmedim. Alsınlar onları da yesinler”
Bir diğeri, daha sert ve alayımsı kıonuştu, “3 buçuk bin lira ile beyaz eşyamı tamamlayacağım, artan para ile de iki kızıma da çeyiz yapacağım..ben en az 10 bin-(milyar dedi)- zarara uğradım. Bumuydu yapılacak yardım. Böyle mi karşılanacaktı zararımız, böyle mi sarılacaktı felaketzedelerin yaraları”
15–20 milyarlık zarar ziyana uğrayan bir başka vatandaş, “Türkiyeden 2 üç milyondan fazla para gönderildi, felaketzedelerin ihtiyacları karşılansın, yaraları sarılsın, zararları ve evleri tamir edilsin. Bize verdikleri 3–4 bin liralık çekler mi karşılayacak zarar ziyanımızı: Ne ile tamir ettireceğiz duvarları, döşemeleri, evleri. Bize bu kadar ezgi çektiren, bizi zarara uğratanlar hesaba çekilmelidir. Biz mahkemelere başvuracağız, davacı olacağız”.
Gerçekten, Tükiyeden, AB den UNDP den, halkımızdan yapılan bağışlar o kadar az mıydı? Basın haberlerine bakılırsa bağışların toplamı yüksek miktarlara ulaşır.
Acaba, yukardaki fıkrada anlatılanlar mı yaşanıyor?
Bazi kişilerin iddia ettikleri gibi paralar başka maksatlar için mi harcandı? Geriye kalan ile de felaketzedelere birer kısa pantolon misali, göstermelik, yardım çekleri dağıtılarak reklâma mı kaçıldı?
Döndü dolaştı bütün şikayetciler hükümeti suçlamaya başladı. Tehdit edenler de var. “Yarın seçimlerde görüşeceğiz.”.
Dostum Eroğlu, anlaşılan çok şanssız. Bir yanda sel felaketleri, bir yanda Tahsin Ertuğruloğlu fırtınası, diğer yanda Talatın Ankara ziyaretleri. Başka bir yanda, değişik siyasi partilerden Talatı destekleyeceklerine dair açıklamalar.
Bütün bunları bir haneye yazarsanız, Eroğlunun Cumhurbaşkanı seçilme şansı gittikce azalıyor kanaatine varmamak elde değil.
Hele hele, Amerikanın, AB nin, Hristofiyasın ve Ankaradaki hükümet çevrelerinin Talat yanlısı beyanatları, girişimleri. Bunlara ne demeli? Dış müdahale sayılmazmış bunlar ey dostlar. Bana göre, 18 Nisan, Cumhurbaşkanlığı seçimi için, seçmenler sandıklara gidinceye kadar Başbakan, UBP adayı, Eroğluna seçimi kaybettirmek amacıyla akla gelmedik oyunlar da oynanacaktır, ittifaklar da kurulacaktır. Koalisyon hesapları yapılacaktır. Bir yandan bu entrikalar, bir yandan da doğadan gelen felaketler, onları da propaganda malzemesi yaparak Eroğlu hükümetini yerden yere vuranlar kötü emellerine ulaşbilirler. Uyanık olmak, gerçekleri görmek lazımdır.
Felaketzedelere yeterli yardımlar süratle yapılmalıdır, toplanan yardımlardan, değişik yerelere kaydırmalar olmamalıdır. Ben, o kumaş hikâyesini, şimdiki Göçmenköy felaketzedeleri bağış olayına karıştırılmamasından yanayım.