Pelin ŞAHİN
Ülkemizde çocukların haklarını ne kadar savunuyoruz? Başel, bu sorunun cevabına çarpıcı bir cevap veriyor. Çocuk olmasına rağmen “Göçmen çocuklarını dışlıyoruz…”
Sosyal Hizmet Uzmanı Barış Başel, Dünya Çocuk Hakları Günü’nde çok önemli açıklamalar yaptı. Bazı
“sivil toplum örgütleri” ve
“basın yayın kuruluşlarına” sert eleştiriler yaptı. “Çocuk yetiştirmeyi bilmiyoruz” diyen Başel, ülkede en mağdur olan çocukların göçmen çocuklar olduğunu söyledi. Başel şöyle konuştu,
“Göçmen çocukları bazı sivil toplum örgütleri ve basın yayın kuruluşları tarafından ötekileştirilmekte, yaşadıkları sorunlar ve imkânsızlıkların ifade edilmesi gerekirken kaçak, suçlu vb. şekilde öcü gibi gösterilmeye çalışılmaktadır. Eğitim ve sağlık hizmetlerine ulaşma konusunda ciddi sorunlar yaşayan göçmen çocuklar sosyal dışlanmaya maruz kalmaktadırlar.” Sosyal Hizmet Uzmanı Barış Başel, Dünya Çocuk Hakları Günü’nde Star Kıbrıs’a çarpıcı değerlendirmeler yaptı. Kıbrıs Türk toplumunda “çocuk yetiştirmeyi bilmediğimizi” vurgulayan Başel, “Aileler çocuklarını ayrı bir birey olarak kabul etmemekte direndikçe çocuk ben kişiliğimi oluşturuyorum ve buradayım mesajını vermektedir” dedi. İşte Başel’in Star Kıbrıs’a yaptığı açıklamaların ana hatları;
BOŞA GEÇEN 15 YIL VURGUSU: 1996 yılında Cumhuriyet Meclisi tarafından B.M. Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin kabulü üzerinden 15 yıl geçmesine rağmen sözleşmede yer alan maddelerin uygulanması yönünde hiç bir çalışma yapılmamıştır. Her fırsatta geçen zaman aralığını vurguluyoruz çünkü toplumların geleceği olarak görülen çocuklara verilen önem bizim seçtiğimiz yöneticilerde ne yazık ki bulunmuyor. Sözleşmenin maddeleri işler hale gelene ve bu durum değişene kadar boşa geçirilen 15 yıllık süreyi her fırsatta ifade etmek lazım. 1996 yılında doğan çocuklar bugün 15 yaşında ve 3 yıl içerisinde oy kullanabilecekler. O zaman geldiğinde siyasi örgütler tarafından daha görünür hale gelecekler. Ülkemizdeki mevcut sistem çocuğu ayrı bir birey ya da yurttaş olarak tanımlamıyor. Çocuk bir olayın faili veya mağduru olduğu zaman devlet kurumları ile tanışmış oluyor. Bu nedenle çocuk hak ve ihlallerinin önüne geçilmesi daha da zorlaşıyor.”
AİLELER AYRI BİREY KABUL ETMİYOR: “Ebeveyn destek programları ve anne baba okullarının olmayışı, teknolojik yaşama ve küreselleşme sürecine uyumlu politikalar geliştirilemediğinden toplum olarak çocuk yetiştirmeyi bilmiyoruz diyebiliriz. En sağlıklı görünen aile döngüsünde bile çocuğu kendi seçimlerini yapabilecek, öfkesi, sevinci, korkuları olan ayrı bir birey olarak görülmediğinden, anne-babanın fotokopisi ve onların kararları doğrultusunda hareket etmesi gereken birer eşya gibi algılanmakta olduğuna şahit olabiliyoruz. Aileler çocuklarını ayrı bir birey olarak kabul etmemekte direndikçe çocuk ben kişiliğimi oluşturuyorum ve buradayım mesajını vermektedir. Aile çocuğunun söylediklerini dikkate almadıkça da sosyal paylaşım siteleri devreye girmektedir. Aileye istediğini kabul ettiremeyen, kendini ifade edemeyen çocuk Facebook a bir cümle yazdığında tüm arkadaşları tarafından onaylanmakta ve önem kazanmaktadır. Bu durum aile içi iletişimde büyük bir çelişki yaratmaktadır.”
EN MAĞDUR GRUP GÖÇMENLER: “Ülkemizde en mağdur olan grup göçmen çocuklardır. Bazı sivil toplum örgütleri ve basın yayın kuruluşları tarafından ötekileştirilmekte, yaşadıkları sorunlar ve imkânsızlıkların ifade edilmesi gerekirken kaçak, suçlu vb. şekilde öcü gibi gösterilmeye çalışılmaktadır. Eğitim ve sağlık hizmetlerine ulaşma konusunda ciddi sorunlar yaşayan göçmen çocuklar sosyal dışlanmaya maruz kalmaktadırlar.”
Fuhuşlar önlenmeli!
“Kız çocukları aileleri tarafından en fazla sosyal şiddete uğrayan gruptur. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması konusunda kararlı adımlara ihtiyaç vardır. Kız çocuklarının sosyal yaşama daha çok katılımlarını sağlamaya yönelik politikalara ihtiyaç vardır. Çocuk fuhuşunu önlemeye yönelik çalışmalardan yoksun oluşumuz ve bilişim suçları ile ilgili yasal düzenlemelerin olmayışı çocuk pornosunu serbest kılmaktadır. Çocuk işçiliği ile mücadele edebilecek bir yapıdan yoksun oluşumuz, yakın bir zamanda nergis, ayrelli satan çocukların yol kenarlarında boy göstermeye başlaması ile önümüzdeki günlerde yine tartışılacak bir sorundur. Toplumun duygusal davranarak çocuk emeğini talep etmemesi gerekmektedir. Çünkü eve para götüren çocuk bir gelir kaynağı olarak görüleceğinden hatta küçük kardeşleri bile bu sürece hazırlanacak daha fazla sokakta çalışmaya itilecektir. Buarada, 22 Kasım Salı günü saat 09.00-16.00 saatleri arasında Lefkoşa Golden Tulip Otel’de KKTC Telsim sponsorluğunda Çocuk Hakları Çalıştayı yapılacak. Söz konusu etkinlik Sosyal Hizmetler Dairesi Müdürlüğü’nün bir etkinliğidir. Çalıştayımıza tüm çocuk dostları vatandaşlarımızı bekliyoruz”