Mağara turizmi için oldukça elverişli olan Kuzey Kıbrıs’ta Türkiye Maden Tetkik Arama Kurumu ile KKTC Jeoloji Dairesi’nin yaptığı araştırmalarda, Girne Boğazı batısında 33, Girne-Geçitkale arasında 40 ve Doğu Karpaz yarımadasında 12 olmak üzere yaklaşık 85 mağara olduğu tespit edildi.
Haluk DOĞANDOR
Mağara turizmi için oldukça elverişli olan Kuzey Kıbrıs’ta Türkiye Maden Tetkik Arama Kurumu ile KKTC Jeoloji Dairesi’nin yaptığı araştırmalarda, Girne Boğazı batısında 33, Girne-Geçitkale arasında 40 ve Doğu Karpaz yarımadasında 12 olmak üzere yaklaşık 85 mağara olduğu tespit edildi. Halen turistlerin ilgisini çeken İncirli mağarası bugün 70 metreye ulaşılabilen derinliği aslında 300 metre civarlarındadır. Bu mağara Çınarlı köyünün 2 kilometre güney doğusundadır.
KUMYALI MAĞARASI: Kumyalı mağarası ise İskele’nin Kumyalı köyünde 188 metre derinliğinde olan bir mağaradır. Bu mağara sığınak ve içme suyu temini için insanlar tarafından kazılmış bir mağara tipidir. Mağaranın yakınlarında Fenike mezarları, oyma taştan yapılmış değirmen kalıntısı, eski kilise ve eski dönemlere ait taş ocakları bulunmaktadır
AYFİLON ANTİK ÇAĞIN MAĞARALARI: Zengin tarihi mirasımızı koruma ve tanıtmakta aciz kalıyoruz. Karpaz Yarımadasında, Ayfilon Manastırı yakınlarında bulunan, eski yerleşim yerlerinden Ayfilon Mağaralarının, Kıbrıs’ın Antik Çağı’nda kalma olduğu söyleniyor. Değişik ebatlarda bulunan mağaraların bazılarında oyma figürler göze çarpmakta, bunlarında liderlerinin mağarası olduğu tahmin edilmekte.
Ayfilon Mağaralarının etrafını saran otlar yüzünden, gezilmesi de oldukça zor olmakta. Mağaraların içi de ilgisizlikten, çoban ve hayvanların barınak yeri oldu.
YEDİKONUK KAYA MEZARLARI: Konuyla ilgili Star Kıbrıs’a konuşan Arkeolog ve Eski Eserler Dairesi eski müdür yardımcısı Tuncer Bağışkan, bölgede bulunan mezarların MÖ: 400 yıl ile MS: 200 yılları arasındaki Helenistik döneme ait olduğunu doğruladı. O bölgede eski eser bölgesi olduğuna dair tabelanın da bulunması gerektiğine işaret eden Tuncer Bağışkan bu mezarların kesinlikle korunması gerektiğini söyledi. Yine aynı bölgede bazı mezarların girişlerinin toprak kaymaları ile kapanabileceğini ve şinya türü bitkilerin mezarlarının üstünü örttüğüne dikkat çekti.
LAMBOUSA ANTİK KENT: Adadaki on krallıktan biri olan ve M.Ö 13. yy’ da ilk yerleşkelerinin yapıldığı tahmin edilen Lambousa Antik Kent toprak yığınları ve molozların tehdidi altında. Eski Eserler Dairesi’nin bölgeye dikkat çekmek amacıyla koymuş olduğu tabelaya rağmen tarihi kalıntıların üzerlerine dökülen toprak ve moloz yığınları tarihi kentin işgal edilmek ve eserlerin üzerlerini örterek gizlemek böylece tarihi kentin sınırlarını daraltmak amacını taşıyor.
HELENİSTİK DÖNEM NEDİR?: Doğu Akdeniz ve Ortadoğu uygarlık tarihinde, Büyük İskender’in ölümü ile Romalıların Mısır’ı ele geçirmesi arasındaki dönem (M.Ö. 323-30). Bu dönem boyunca bir yandan Yunan kültürü yayılırken, bir yandan da Yunanlılar öteki halklarla karışmış, Yunan ve Doğulu öğeler iç, içe geçmiştir. İskender’in ölümünden sonra birçoğu satraplık görevinde bulunan komutanlar kendi egemenlik alanlarını kurmak amacıyla uzun bir mücadeleye giriştiler. Kırk yılı aşkın bir süre boyunca (323-280) iktidar ve topraklar sık sık el değiştirdi. Bu çatışmalar sonucunda yeni bir monarşik yönetim biçimi ile bürokratik bir devlet yapısının, ortak dil Yunancanın kültürel bakımdan birleştirdiği çok sayıda halk kapsayan yeni bir uygarlığın temelleri atıldı. Helenistik dönemin başlıca üç egemenlik odağı, Yunanistan’ın kuzeyindeki Makedonlar, Filistin ve Anadolu’dan İran’a kadar egemen olan Selevkoslar ve merkezi Mısır’da bulunan Ptolemaioslardı. Bu güçler arasında sürekli bir güç dengesi kurulmuştu. Zaman zaman görülen savaşlar ve dış politika çatışmaları, özellikle Suriye sınırları, Küçük Asya ve Ege üzerinde yoğunlaştı. Yunanistan’da M.Ö.3. yüzyılda iki birlik ortaya çıktı: Orta ve Kuzey Yunanistan’da Aitolia, Sparta ve Elis dışında tüm Peloponnesos’taAkhaia. Bu iki birlik birbirine karşı gitgide güçlendikçe Makedonya’nın konumu zayıfladı. Yeni Atina önderleri, Perikles ve Efialtes Atina veSparta arasındaki ilişkilerin bozulmasına sebep oldu ve MÖ 458'de bir savaş patlak verdi. Birkaç yıl süren sonuçsuz savaşın ardından 30 yıllık bir barış antlaşması imzalandı. Bu olay Yunanlar ve Persler arasındaki son çarpışma olan Kıbrıs'taki Salamis Savaşı ile aynı zamana denk gelir. Bu savaşı takiben Persler ve Yunanlılar arasında Callius Barış Antlaşması imzalanmıştır.