Rumların oyunu bu kez bozuldu

Uluslararası kamuoyunda KKTC’yi “sahte devlet” olarak nitelendiren Rum tarafı, karalama kampanyalarına 2010 yılında ünlü sanatçıları da alet etmeyi başarmıştı. Bir açılış için Jennifer Lopez’in KKTC’ye gelmesi için yapılan görüşmeler, Rum tarafının baskıları ile engellenmişti.

Uluslararası kamuoyunda KKTC’yi “sahte devlet” olarak nitelendiren Rum tarafı, karalama kampanyalarına 2010 yılında ünlü sanatçıları da alet etmeyi başarmıştı. Bir açılış için Jennifer Lopez’in KKTC’ye gelmesi için yapılan görüşmeler, Rum tarafının baskıları ile engellenmişti. Sanatçıya ait resmi internet sitesinde; 'Jennifer Lopez, insan haklarını kötüye kullanmakla ilintili herhangi bir devleti, yasayı veya rejimi asla bilerek desteklemez. Lopez, Kıbrıs ile alakalı olarak yapılan tam bir incelemenin ardından, danışmanlarıyla birlikte çekilme kararı aldı. Bu bir takım kararıdır ve bölgedeki politik gerçeklere olan hassasiyetimizi yansıtmaktadır.' Bu sözler de Rum tarafının bir haftada yedi bin e-posta göndermesinin de etkisi olmuştur elbette. Maalesefo dönemlerde insan haklarının ihlal edildiği iddia edilen Kıbrıs’ta, ihlal sadece Kuzey Kıbrıs Türk halkına karşı yapılmaktadır diye sesimizi duyuramadık. Dünya çapında ses getirecek bir organizasyon iptal edildi.

Dolayısıyla, bu tarz organizasyonları duyan Rum tarafı aynı taktiği uygulamaya devam etti. 2010 yılındaJulioİglesias ile yapılan anlaşma sanatçı tarafından iptal edildi. Bu kez Rum tarafının yanında Yunan milletvekilleri de bu organizasyonu engellemek için çaba sarf etmişti. Sanatçı KKTC tarafından kandırıldığı ve siyasi durumundan haberdar olmadığını ve zarara uğradığını iddia ederek ABD’de dava açtı. Dava sonucu muhteşemdi. Rum tarafı bu defa amacına ulaşamadı. Ayrıca bu dava kendi içlerinde de kırılmalara neden oldu. Çünkü KKTC’nin öyle veya böyle tanıtımının kendi elleri ile yapılmasından rahatsızlık duyan bir kesim de ortaya çıktı. Açılan davada KKTC devletinin var olmadığı iddia edilirken, var olmayan bir devlete dava açılması çelişki yarattı. Bu çelişkiler karşısında hâkim davayı düşürdü. Rumların siyasi hırsı, dünyaca ünlü bir sanatçıyı buna alet etmeleri ciddi ciddi düşünülmeli. Davanın açılması ve iddiaların sunulmasında tabi ki ABD’deki Rum lobi faaliyetlerinin etkinliğini ayan beyan görebiliriz. Rum tarafı şayet ABD’de destek bulmasa dünyaca ünlü bir sanatçıyı yıllardır süren karalamalarına nasıl alet edebilirdi?

Sadece iki olayda görebileceğiniz gibi Rumlar olayları menfaatlerine çevirmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Sessiz kalmak yerine bu veriler ışığında harekete geçmek lazım.Uluslararası kamuoyuna kendimizi anlatacak ve tanıtacak bir plan yapmamız gerekir ki bu tarz yanılgılara paye verilmesi artık. Harekete geçebilmemiz için yurt içinde ve yurtdışında kesinlikle birlik olmamız şart. Ancak bu şekilde yıllardır süren bu anlamsız fakat zarar gördüğümüz duruma son verebiliriz. Ülke içinde her kesimden insanın bilemesi gerekir ki, müzakerelerin son aşamaya geldiği bu dönemde, toplum bir arada olmalı ve haklarını savunmalıdır. “SAHTE DEVLET” olmadığımızı tüm dünyaya duyurmak için el ele yürümek tek çare.
Bu haber 607 defa okunmuştur
  • Eralp vatandas  Lefkosa - 4.05.2012 '' KIBRISLI Turk devletimiz'' bugun kurulacak olsa, serefli bayragi ve pasportu simdilik bir kenera, onun mal mulk ve toprak sahipleri kimler olacak??...
  • Hayal mdsm  Lefkoşa - 4.05.2012 Eralp Arslan, Senin hayal gücüne her zaman hayran olmuşumdur. BM’nin Kıbrıs’ta sadece “Kıbrıs Cumhuriyeti Devleti” var kararından sonra sen hangi köprüyü geçip de BM üyesi olacaksın?
  • LAW OF NECESSITY. Yola Türk Kıbrıs Devleti ismiyle çıkmak, hukuken daha avantajlı Eralp Arslan  Güzelyurt - 3.05.2012 Kıbrıs Türk Devleti, 'LAW OF NECESSITY'den dolayı uluslararası hukukta yasaldır. Rumlar, 1964te Yüksek Mahkeme başkanı (1960 KC kanunlarına göre, nötr olması gerekiyor) nötr Alman istifa edince, yerine, LAW OF NECESSITYye dayanarak 'BİR ÜLKEDE BAŞKANSIZ MAKHEME OLMAZ' diyerek, NÖTR birini atamak yerine, bir RUMU mahkeme başkanı atadılar. Türk Kıbrıs Devleti (Turkish Cypriot State) olarak tanındıktan sonra ve BM üyesi olduktan sonra (köprüyü geçtikten sonra) ülkemizin ismini, olması gerektiği gibi, TÜRK KIBRIS CUMHURİYETİ (Republic of Turkish Cyprus) yapabiliriz. BMye üye olduktan sonra, BMnin isim değişikliğini engelleme hakkı yok. 'KKTC' ismiyle yola devam edersek, UN 551 Resolution sebebiyle, pul biriktirme hızımız (Kosova, anca 90/193 oldu) yavaş olur. TKD ile yola devam edersek, kim bilir Kosovayı da sollar, Kosovadan önce BM üyesi oluruz. Güney Sudan'da 2011de referandum yapıldı (2008 Kosova'dan 3 sene sonra yola çıktılar), ama şimdi GÜNEY SUDAN, BM üyesi!
  • aslan baba vatandas   - 3.05.2012 Tanitimdan once ''eski kuzey kibris turk cumhuriyeti' ile ' yeni kibris turk devleti' arasindaki yasal fark neymis aciklarmisiniz??.. Ben sahsen bilmiyorum..

:

:

:

: