Geri sayım başladı

Bundan tam 3 ay önce, Pazar yazımda “Bir Dilek’im Var” diye yazmış.

Bundan tam 3 ay önce, Pazar yazımda “Bir Dilek’im Var” diye yazmış.

İnşallah yerine gelir diye noktalamıştım.
Dileğimin olup, olmadığını bilmiyorum. Ancak, son ana kadar da umudumu kaybetmiş değilim.
Konuyu hepiniz biliyorsunuz.

KKTC’nin Londra’ya geçen Mayıs ayında “Temsilci” atadığı, Sayın Dilek Yavuz Yanık Hanımefendi’nin bilmeceye dönen , “görev süresi” konusu.
Dışişlerinin 22 yıllık memuru olan Sayın Yanık, bir yıllığına Ankara’dan Londra’ya temsilci olarak atandığında, hiçbirimiz doğrusu birkaç ay içinde böylesine çalışkan, dost, azimli, herkese koşan, mesleğini ciddiyetiyle yerine getiren, bir başka önemlisi de halkı kaynaştırıp, birleştiren bir diplomat bulacağımızı tahmin etmemiştik.
Devlet memurları gelir, gider. Üzülürüz, arkalarından ağlarız, özleriz. Bazen de gittiklerini fark etmeyiz bile.. Görevde gelmek gibi, gitmek de vardır. Kimsenin bu görevler, babasından kalmadığı gibi, her gelen de gideceğini bilerek görev yerine gelir.
Devlet memurluğunun kuralı budur.
Ancak bu sefer, durum biraz farklı. Bir temsilci geliyor, kısa süreli atandığı yerde, Kıbrıs da dahil, en çok Kıbrıslı Türk nüfusun yaşadığı ülkede, vatandaşlarını sarıp, sarmalıyor.
7’den 70’e herkesin kalbinde yer edinip, görevinde kalması için kampanyalara konu oluyor. Gitmemesi için, çeşitli nedenlerle bir araya gelemeyenler dostça yan yana gelip, “Temsilcimiz kalsın” diye toplantılar yapıyor. Yüzlerce, binlerce kişi yaşlısı, genci, imza toplayıp, Kuzey’e resmi makamlara gönderiyor.
Bunca yıldır Londra’dayım.. Gerek Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçiliği, gerek KKTC Temsilciliğinde çalışan yüzlerce değerli diplomat, meslek memuru tanıdım.
Bugüne kadar, Sayın Dilek Yanık’ın kalması için gösterilen böylesine bir gayrete, kampanyaya ilk kez tanık oluyorum.
Ne diyeyim, sevilmese, istenmese, kim parmağını kıpırdatır?

Böyle şeyleri isteseniz de yaptırtamazsınız. İçten gelmeden, inanmadan yapılacak işler değil.
Sayın KKTC Temsilcisi Dilek Yavuz Yanık, resmi görevini 31 Temmuz günü bitiriyor.
Meclis 21 Temmuz’da yaz tatili nedeniyle Eylül ayına kadar, çalışmalarına ara veriyor.
Bugün 6 Temmuz.

Sayın Yanık için gerekecek yasa değişikliği 15 gün içinde olur, olur.

Olmazsa, her resmi devlet memuru gibi O da Kuzey Kıbrıs’a, mesleğindeki yeni görevine dönüp, işine başlayacak.

Zaten, illa kalayım diye kimsenin koltuğa yapıştığı yok. Yasalar, yönetmelikler neyi gerektiriyorsa, onu yapmaya hazır.
Benim tuhafıma giden, Londra gibi, KKTC’nin can damarlarından biri olan bir merkezde yaşayan vatandaşlarının dileklerine, isteklerine kulaklarını, gözlerini kapatanların tutumu.
Evet, iktidardakiler Londra’daki Kıbrıslı Türklerin oylarıyla seçilmedi. Onlardan oy almadı. Belki onlardan gelen isteklere de bu mantıkla bakılıyor, bilmiyorum.
Ancak her fırsatta, maddi-manevi desteğin istendiği, yurt dışında hepsi sizlerin birer elçisi, temsilcisi gibi çalışan, vatanlarına inanılmaz sevgiyle bağlı binlerce, on binlerce kişiyi görmezden gelme, duymazlıktan gelme lüksünüz var mı?

Varsa, bunun tavanı neresi?
Bugün, temsilcilerinin kalması için kampanya açarlar, yarın başka bir konuyu gündemlerine alır, sizin dikkatinize sunarlar.
Basının görevi, doğruları kamuya eriştirmek, bilgilendirmek, haber vermek. Bu yazılanları da halkın hislerinin tercümanı olarak okuyun lütfen.
Yeri doldurulmayacak makam yok gibidir. Ancak o makamlara gelen sahışların bıraktıkları izler, yıllar boyu akıllarda , gönüllerde kalıyorsa, onların mutlaka ama mutlaka bir özelliği vardır.
Bir insan neden sevilir, sayılır? Bir düşünün bakalım.

Kimler geldi, kimler geçti. Görevi süresince adı bilinmeyip, yüzü hatırlanmayan nicelerini gördük.
Sayın Dilek Hanımı, Londra’da tanıdım. Birlikte çalıştık, izledik, makamında konuğu olduk. Düğünde de karşılaştık, cenaze evinde, cenazede de.

Bedford Square’deki KKTC Devletinin mekanı, gençlere, yaşlıya O’nunla açıldı. Acı veya tatlı kahvesini, her zaman gülümseyen dost yüzüyle ikram edip, içenlerin sayısı, azımsanmayacak kadar çok.

Çoğumuz, Londra’da bu kadar çok Türk Dili ve Kültürü Okulu olduğunu, O’nunla öğrendik. Okullar,” Temsilci Dilek Yanık gelecek” diye, yılsonu şenliklerine ayrı özen gösterdi. Folklorcü gençler, çalışmalarına daha hız verip, artırdı. Gösteri sonunda her birini kendi çocuğu gibi kutlayıp, anne şefkatiyle bağrına basan temsilcileri karşısında, öğretmenlerini, kendilerine emek verenleri mahcup etmemek adına, çok çalıştılar.

Dilek Hanımın gittiği, ayak attığı her Kıbrıslı Türk etkinliğine ayrı bir renk, coşku geldi.
Üç ay önceki yazımda, O’nun için “ KKTC’nin mücevheri” diye yazmıştım.

Böyle bir mensubu olduğu için Dışişleri Bakanlığını kutluyorum. Ne kadar şanslısınız.
Belki O’nu, Londra’dan çok, yanınızda isteme nedeniniz de bu.

Bilin ki, Londralı Türkler, Dilek Hanım giderse, O’nu her zaman sevgi, saygı, minnetle anacak. Kalırsa hem o makamı, hem devletlerini göklere yükseltecek..

Geri sayım başladı. Herkesin gözü, kulağı Kıbrıs’ta.
Bu haber 374 defa okunmuştur

:

:

:

: