“Avrupa ilkeleri müzakere konusu değildir”

FİLELEFTHEROS Güney Kıbrıs’ın AB’deki Daimi Temsilcisi Nikos Emiliu’nun gazeteye verdiği mülakatta “Avrupa ilkelerinin müzakere konusu olmadığını ve Kıbrıs sorununa çözümün

 FİLELEFTHEROS Güney Kıbrıs’ın AB’deki Daimi Temsilcisi Nikos Emiliu’nun gazeteye verdiği mülakatta “Avrupa ilkelerinin müzakere konusu olmadığını ve Kıbrıs sorununa çözümün, AB müktesebatında sapmalar olmadan bulunması gerektiğini” söylediğini ve bu sözünün; “Ankara’nın perde gerisinde ileri götürdüğü ve dayatmaya çalıştığı Türk taleplerine yanıt teşkil ettiğini yazdı.

Gazete, önümüzdeki ay Rum Dışişleri Bakanlığı Genel Müdürlüğü görevini üstlenecek olan Emiliu’nun bu söyleşide; Fransa’nın dönem başkanlığı döneminde Türkiye’nin müzakere başlıklarının açılması perspektifleri, AB’de açık olan cepheler ve Güney Kıbrıs’ın 2012’de devralacağı AB dönem başkanlığı rolünü yerine getirebilmesi için Rum Dışişleri Bakanlığı’nda yapılması gereken değişikliklerle ilgili açıklamalarda bulunduğunu yazdı.

 

Nikos Emiliu’yla yapılan söyleşinin bazı bölümleri şöyle:

Soru: Ankara’nın Brüksel ve diğerlerinin kapısını çalarak Kıbrıs sorununa daimi sapmalarla benzer geçiş dönemleri temelinde bir çözüm talep ettiği yolunda bilgiler bulunuyor.

Yanıt: Gerek AB’ne gerek ortaklara yönelerek Kıbrıs sorununa bulunacak çözümde kurucu unsur olarak AB’nin temel özgürlüklerinden sapmalar elde etmeye çabalamak; Kıbrıs’ın AB üyelik perspektifi kesin şekilde kaydedildiği andan itibaren Ankara’nın uyguladığı bir taktiktir. Bu, 2002-2004 döneminde ve yakın zamanda da oldu. Her defasında, bu tür metotlamaların bizim tarafça kabul edilemeyeceğini ilgili bütün taraflara net şekilde söyledik. Kıbrıs sorununun çözümünün AB’nin üzerine bina edildiği temel ilkelerle bağlanması gerektiği yönündeki değişmez tezimiz de biliniyor.

 

Soru: Konuyu Başkan Hristofyas’la mı yoksa Dışişleri Bakanı Markos Kiprianu’yla mı görüştünüz?

Yanıt:  Söyleyebileceğim; Başkan Hristofyas’la ve Dışişleri Bakanı Markos Kiprianu’yla Türkiye’nin  ‘Temel Haklar’la ilgili 23’üncü müzakere başlığının yönetilmesi konusunu görüştüğümüzdür.   Lefkoşa’nın tutumu; sapmalar olamayacağı şeklindedir. Bunun, sorunuzu yanıtladığına inanıyorum.

 

Soru: Fransa, 2008’in ikinci yarısında Türkiye’nin ‘basit’ iki müzakere başlığını açmaya yöneliyor gibi görünüyor.

Yanıt: Cumhurbaşkanı Nicola Sarkozy’nin de ifade ettiği üzere;  Türkiye-AB üyelik müzakerelerinin nihai sonucuyla ilgili Fransa’nın tutumu biliniyor. Ancak buna paralel olarak Fransa’nın; temel çıkarlarının güvence altına alınması ve Türkiye’nin aşamalı olarak bir Avrupa devletine dönüşmesinde katalizör olacak ön şartların yaratılması temel ekseniyle, Lefkoşa’nın da iyi niyetle katıldığı; prosedürün devamına ilişkin bir taahhüdü vardır.

 

Soru:  Açılması beklenen Türk başlıklarını Paris’le görüştünüz mü?

Yanıt:  AB’nin önceki iki dönem başkanlıkları (Portekiz ve Slovenya) sırasında iki müzakere başlığının açılması mümkün oldu. Resmî olmayan bilgiler; Fransa dönem başkanlığının aynı hedefi belirlemiş olduğu yolundadır.  Açılacak başlıkların hangileri olduğu ve ilgili sondajların yapılıp yapılmadığı konusunda halen hazırlık görüşmeleri aşamasındayız. Fransa bu hazırlık görüşmelerine birkaç gün önce başladı.

 

Soru: Fransızların; Lefkoşa’nın Papadopulos hükümeti döneminde gayrı resmi olarak bloke ettiği ‘enerji’ başlığını açmakla flört ettiği yolunda bilgiler var.

Yanıt: Portekiz dönem başkanlığı zamanında; Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Mısır ve Lübnan’la yaptığı denizde münhasır ekonomik bölge sınırlarının belirlenmesine ilişkin anlaşmalar dolayısıyla Ankara’nın malum tehditleri ve faaliyetleri nedeniyle Kıbrıs’ın perde gerisinde; Türkiye’nin müzakere başlıklarından  ‘enerji’ başlığının görüşülmesi ve açılması ihtimaline itiraz ettiği kesindir. Yine biliniyor ki; Hazar Denizi bölgesinden petrol ve doğalgazın Avrupa’ya taşınması konusunda Rusya’yı by-pass etmek amacıyla Avrupa içindeki ve dışındaki bazıları tarafından harcanan çabada, AB’deki bazı ortaklar Türkiye’yi çok önemli enerji kavşağı olarak görüyor.  Anlayacağınız üzere Lefkoşa’nın bu kadar önemli bir konudaki –masaya getirilmesi halinde- tavrı; elbette Ankara’nın tavrı da dâhil olmak üzere çeşitli unsurlara ve şartlara bağlı olacak.

 

Soru: Kıbrıs Cumhuriyeti’nin AB’deki açık cepheleri nelerdir?

Yanıt: Kıbrıs denizciliğine yönelik Türk ambargosunun kaldırılması da dahil olmak üzere Türkiye’nin AB’yle Gümrük Birliği Protokolü’nden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmeyi reddetmesi her zaman açık konulardır. Türkiye’nin AB üyelik müzakereleri sürekli uyanık ve dikkatli olmamızı gerektiren ana başlıklardan biridir çünkü müzakere sürecinin kapsadığı geniş konular hayatî çıkarlarımıza dokunuyor.  Dolayısıyla 21 Eylül 2005’teki AB Karşı-Açıklaması’nda ifade edildiği üzere Ankara-Lefkoşa ilişkilerinin normalleşmesi konusu da bununla ilgilidir.  Mali yardım tüzüğünün, Kıbrıs’ın egemen devlet ve AB üyesi ülke olarak temel haklarını ihlal etmeyecek şekilde uygulanması meselesi ve AB’nin Kosova’yla ilişkilerindeki gelişmeler de aynı ölçüde önemli açık meselelerdir.

 

Soru: Strazburg ve Brüksel’de son 6 yıl içerisinde çok önemli gelişmelere doğrudan müdahil oldunuz. Bunların içerisinde ayrı tuttuklarınız nelerdir?

Yanıt:  Strazburg’taki görevimde; AİHM’in 1998’de Titina Loizidu davasıyla ilgili kararını ayrı tutuyorum. AİHM’in bu davadaki kararının maddi tazminat bölümünün Türkiye tarafından yerine getirilmesi 1974’ten beri Türkiye’nin, işgalin yasadışı ve haksız niteliğini fiili olarak kabul ettiği ilk karardır. Brüksel’deki görevimde ise 2004 yılındaki Kıbrıs sorununa ilişkin Avrupa Konseyi karlarını tersine çeviren 21 Eylül 2005 tarihli AB’nin Karşı-Açıklaması’nı ayrı tutarım.”

Gazete Rum Dışişleri Bakanlığı Genel Müdürlüğü görevini üstlenecek olan Emiliu’nun; Güney Kıbrıs’ın AB üyesi olmasıyla birlikte ve 2012’nin ikinci yarısında AB dönem başkanlığını Güney Kıbrıs’ın devralacak olması ışığı altında Rum Dışişleri Bakanlığı’nın çalışmalarının özellikle önem kazanmakta olduğu görüşünü ortaya koyduğunu yazdı.

Gazeteye göre Emiliu en üst önceliğin, Rum Dışişleri Bakanlığı’nın AB üye ülkelerinin dışişleri bakanlığı olarak rolünü hakkıyla yerine getirebilmeye hazırlanmak olacağını, bunun Markos Kiprianu’nun da önceliği olduğunu, bunun da bakanlığın yapı ve personel itibarıyla çağdaşlaşmasını gerektirdiğini söyledi.

Bu haber 2 defa okunmuştur

:

:

:

:

DİĞER HABERLER