Kan damlalı T-shirt

Bugün, 20 Temmuz.. Sizin, bizim takvimlerimizde çok önemli bir tarih.. Aradan geçen 34 yıl belki bazılarına birçok şeyi unutturdu.. Veya bazı şeyler, değişik şekillerde yaşanmaya alışıldı.. Gerçekler hiçbir zaman saklanamayacağı gibi, köprünün altından da çoook sular aktı, geçti..

Bugün, 20 Temmuz..
Sizin, bizim takvimlerimizde çok önemli bir tarih.. Aradan geçen 34 yıl belki bazılarına birçok şeyi unutturdu.. Veya bazı şeyler, değişik şekillerde yaşanmaya alışıldı..
Gerçekler hiçbir zaman saklanamayacağı gibi, köprünün altından da çoook sular aktı, geçti..
Evet, bugün sizler adanın Kuzeyindekiler, coşkuyla, büyük bir gövde gösterisiyle Barış Harekatı’nın 34’üncü yıldönümünü kutlayacak, şehitlerin ruhunu şad edecek;
O günleri yaşayanlar , o sıcak, kanlı günlere dönüp, belki tüyleri ürpererek, yaşadıklarını acıyla anacaklar..
Savaş, nereden bakarsanız bakın acı, kirli, göz yaşı dolu, insan hayatına mal olan , kimsenin arzu etmediği bir olgu..
Mart ayından bu yana Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile Rum Lideri Dimitris Hristofyas, 3 kere buluştular, el sıkıştılar.. Kahve içip, sohbet edip, adanın barışa giden süreci için karşılıklı konuşup, tartıştılar.. Bu ay sonunda yeniden bir araya gelmeye hazırlanıyorlar..
Her iki lider de çeşitli vesilelerle, barış konusundaki ciddiyetlerini, soruna çözüm istemedeki samimiyetlerini açıklayıp, ortaya koydular..
Kıbrıs’ta Türkler ve Rumlar, çözüm için bir fikir birliği içinde görünseler de, durum bizim buralarda bir farklı.. Ve de garip..
Geçen sene Trafalgar Meydanında, Rumların 20 temmuz’u protesto ve kayıplarla ilgili mitingi için yazdığım haberi okudum.. Başlığına “ Nefret mitingi” demişim.. O gün , kızgın Temmuz güneşinde, aslanlı meydanın, gürül gürül akan havuzunun etrafındaki kin, nefret dolu mesajlar taşıyan minicik çocukların fotoğraflarına baktım.. Yaşadıklarım, duyduklarım ve gördüklerim dünmüş gibi gözümün önünden akıp, geçti..
Siz adada ne kadar birlikte yaşarız, “Tek egemenlik, tek kimlik” diye durun, barış mesajları verin, dinleyin, durum İngiltere’de nedense farklı..
Evet, burada Kıbrıslı Türk ve Rumlar, birbirinin gırtlağına çökmüyor.. Çok uyum içinde, 50-60 yıl önceki gibi yaşayanlar da var..
Medeni insan olarak, medeniyetin beşiğinde, gayet medeni yaşıyorlar... Acaba hepsi öyle mi ?
Geçen yıl sayıları azımsanmayacak kadar Rum’un, Trafalgar meydanındaki haykırışları hala kulaklarımda..
Hackney’den, Haringey, oradan Enfield ve Trafalgar Meydanına gitmesi planlanan, üzerinden kan damlayan otobüslü Rum konvoyunun yolculuğu, duyarlı Kıbrıslı Türklerin girişimiyle son anda önlenmişti geçen yıl.
Birkaç gün önce öğrendim ki, şimdi de üzerinde kan damlaları bulunan T-Shirt’li Rumlar, Trafalgar Meydanına, T.C Büyükelçiliğimizin bulunduğu Balgrave Meydanına , bir daha yaşanılmaması, hatta hatırlanılmaması istenen o dehşet günlerini akla getirten simgeli giysilerle gitmeye hazırlanıyor..
Bir yanda barışa giden süreçte, el sıkışan 2 lider..
Harıl harıl çalışan teknik komiteler, çalışma gurupları..
Öte yanda , üzerinden kan damlayan T-Shirt’li Rumlar.. Aradan geçen 34 yıla rağmen bitmek, tükenmek bilmeyen nefretleri..
Tabi herkes fikrini, başkalarına zarar vermeden, rencide etmeden söylemek, göstermek, ifade etmek özgürlüğüne sahip..
Ancak, böylesine hassas günlerde, Londra’dan verilen bu mesajın anlamı ne ?
İngiltere’nin Kıbrıs özel temsilcisi milletvekili Joan Ryan, ,istediği kadar Londra’da yaşayan Kıbrıslı Türk ve Rumların birlikte, uyum içinde yaşayıp, çalışmalarının, Kıbrıs’a “ÖRNEK” olmasını istesin..
Trafalgar’daki gürültücü kalabalık, bunun aksini göstermiyor mu ?
Her 20 Temmuz günü, Büyükelçiliğimizin önünde, zaten hazır-nazır bekleyen bariyerlerin arkasında toplanıp, bağıran, protestocu Rumlar..
Bir yanda da Kıbrıs Türk bayraklarıyla, Rum mezalimini fotoğraflarıyla protesto eden, Türkiye’ye şükranlarını dile getiren , adalı Rumlara karşı bağıran Kıbrıslı Türkler..
34 yıl az bir zaman değil.. O yıllarda doğanlar bugün yetişkin insanlar, anne-baba oldular.. Ev, bark kurdular..
Tarihi değiştirmek mümkün değil..
Her şeyin üzerine sünger çekip, unutmak da öyle..
Ancak, bazı gerçekleri kabullenip, geçmişiyle yüz yüze gelmek ve bunun ışığında ileri bakmak, hem de pozitif düşünceyle bakmak, daha mantıklı değil mi ?
Sıcak Temmuz, siyasi gündemle daha da ısınacağa benziyor..
Bu haber 325 defa okunmuştur

:

:

:

: