Bütün medya’da yansıtıldığı gibi, yangın piknik yapan vatandaşların yasaklı bir bölgeye girip ateş yakmaları sonucunda meydana geldi. Adı üstünde… YASAK BÖLGE! Şimdiye kadar üç kişi tutuklanmış durumda…
Hâkim karşısına çıkartılacak olan bu şahıslara verilecek olan ceza sanmıyorum ki caydırıcı bir şey olsun. Sonuçta, yanan yandı, sorumsuzluklar yine devam edecek. Nitekim bizler bir türlü akıllanıp uslanmadığımız için huylu huyundan ne hikmetse vazgeçemiyor!
Dünyanın her yerinde yangın için “spot” bölgeler var… Amerika Birleşik Devletleri’nde bulanan California eyaletinin güney bölgesinde San Bernardino Ulusal Parkı ve Türkiye’de bulunan Ege ve Akdeniz bölgeleri bu spot bölgeleri için sadece birkaç örnek. Her sene muntazam bir şekilde insanlar bu yangın felaketine maruz kalıyorlar. Niye? Çünkü ne yazık ki sosyal sorumluluklarını bilmeyen ve kendilerinden başkasını düşünmeyen birtakım milli servet düşmanı olan insanlarla birlikte yaşıyoruz. Belki bazı okuyucularım bana kızacaktır ama kızgınlığımı daha nasıl ifade edebilirim onu bilmiyorum. Biliyorum aslında ama burası hiç de yeri değil!
En son duyduğuma göre ve bu yazıyı yazarken, Çatalca’daki yangın soğutma çalışmaları devam ediyordu. Umarım bir an evvel yangın söndürülür. Sonuçta rüzgar hızlanırsa, henüz tam sönmemiş ve soğumamış olan korlar tekrardan alev alarak farklı yönde yayılmaya devam edecek.
Herkesin bildiği gibi Birleşmiş Milletlerden ve Türkiye’den yardım istendi. Birleşmiş Milletler 2 adet yangın söndürücü helikopteri gönderdi. Türkiye yardım çağrısına cevap veremedi çünkü Antalya’daki yangınla boğuşmakla uğraşıyordu ve o yangını da henüz kontrol altına almış da değil. Neyse… Şimdi dün Ada TV’nin yapmış olduğu canlı yayında birçok önemli isim bu yangın ile ilgili yorumlarda bulunup üzüntülerini dile getirdiler. Yapılan bütün yorumların sonunda şu sonuca vardım: KKTC böyle bir felakete cevap verebilecek tam teşekküllü bir müdahale donanımına sahip değil. Ne kadar acı bir şey!
Öğrendiğim kadarıyla, 1995’te Beşparmak Dağları yandı ve yeterli donanım olmadığı için hektarlarca alan kül oldu. Ben o yıllarda Amerika’daydım. Şimdi… Adamızın dört bir yanında su olmasının avantajını göz önünde bulundurduğumuzda böyle bir yangına müdahale edebilecek 2–3 adet helikopterimiz olmuş olsaydı bu Çatalköy yangınında Birleşmiş Milletler helikopterleriyle birlikte toplamda 5 yangın söndürücü helikopteri olacaktı. Belki de dün akşam üzere, hava kararmadan da yangın sönmüş olurdu.
KKTC’nin topografik, ekolojik ve meteorolojik özelliklerini göz önünde bulundurduğumuz zaman, adanın her an yangın tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu görmek için ya kör olmak gerekiyor. Sonuçta gözle görülen köy kılavuz istemiyor ve bazen de bile bile lades de denmemeli. Her türlü felaket için hazırlıklı olmanın hiçbir zararı olmaz, aksine faydası olur çünkü uzun vadede doğabilecek olan maddi ve manevi zararları en aza indirgeyebiliriz.
Demek isteri ki “inşallah bu son yangın olur” diye ama ne yazık ki diyemiyorum. Aramızda sorumsuz insanlar yaşadığı müddetçe her an her türlü facia ile karşı karşıya kalabiliriz. Çok gecikmeden önlemlerimiz almak zorundayız yoksa 20-30 sene sonra elimizde hiç bir şey kalmayacak!