TC ile KKTC arasında yetkililer tarafından imzalanan ve 2013-2015 periyodunu kapsayacak ekonomik mali prtokole getirinel yorumlar incelendiğinde ortaya hiç de fena bir tablo çıktığını sanmıyorum.

KKTC ne ki, nüfusu, harcamaları, gelirleri, giderleri dengelenecek? Kolay mı?
Güney Kıbrıs AB üyesi oldu. Para birimini EURO ya çevirdi ve Yuro bölgesi der bizimkiler, o alana katıldı.
Sonunda bakınız neler oldu ve Portekiz, İspanya, İrlanda, İtalya ve Yunanistan gibi, ekonomik sıkıntılara hem de TROYİKAYa teslim oldu.

Kıbrısın Türk halkı ve devleti, şu anda Güney Kıbrıstan ve orda yaşamakta olanlardan çok daha güvenilir durumda. Değil mi? Bu da Türkiye Cumhuriyeti ve ulusu sayesinde değil mi?

Kaç kez oldu TC-KKTC ekonomik protokoller imzaladı. Tam uyugulandı mı değil mi ayrı bir tartışma konusu. Amma, her hali ile AB ye, Ruma, Almana, Fransıza bağımlı olmaktansa Türkiyeye bağımlı olmak ve onun güvencesi altında yaşamak çok mu zor, çok mu ağırdır?

Elbette bu protokolün ve ekonomik planların hazırlanışı sokaktaki adamlar, tüccarlar, sanayiciler, çiftçiler vs tarafından son şeklini alamazdı. İşi uzmanları yapmış. Uzmanların işine uzmanlar eleştiri, yorum getirebilir. Politikacıların ve özellikle muhalefetin işi, hükümetin yapacağı her girişime, plana, protokole, hükümet edenlere karşı çıkmak olan bu ülkede, karşı çıkan politikacılar, tüccarlar, sanayiciler, ticaret / sanayi odası yetkilileri TC-KKTC arasında imzalanarak yaşama geçirilecek olan mali protokole “mükemmel, alkışlıyoruz” diyemezdi.
Eleştirileri normal karşılanmalı.
Onlardan da görüş ve bilgi alınarak hazırlanmış olsaydı bu protokel herkesi, her kesimi tatmin edecek, mükemmel, kusursuz bir plan, proje mi olurdu?
Ben bilmem.
Bildiğim tek konu KKTC’nin ve halkının hem siyasi, hem ekonomik hem de güvenlik bakımından Türkiyesiz ve Türk ulussuz ayakta duramayacağıdır.

Gelmiş geçmiş dirayetsiz hükümet ve bakanlar, belediye başkanları ve meclisleri değil midir başımıza gelen sıkıntıların, felaketlerin, tıkanıklıkların sorumluları?

Kim bana darılırsa darılsın, eleştirirse eleştirsin, saldırırsa saldırsın, memleketimizdeki ne siyaset adamlarımız, ne iş adamlarımız, ne Hukukcularımız, ne sanayicilerimiz ne de yöneticilerimiz doğru dürüst, bilinçli ve ileriyi hesaplayarak iş yapmamıştır. Bunca yıldır hangi zenginimiz, yatırımcımız ülkesi ve halkı için istihdam sahaları açmıştır, büyük işler kurmuş, ekonomimizi güçlendirmiştir?
Sormak boynumuzun borcu değil mi?
Hükümetler teşvik mi etmedi, cesaretlendirmedi mi, krediler sağlamadı mı?
Hani nerede elle tutulur, gözle görülür büyük yatırımlar?
Tarımın, turizmin, üretimin, sanayinin vs durumları ortadadır.
Battık, bittik edebiyatından başka laf yok.
Batmamak, batırmamak için ne yaptınız?
Hep başkalarını suçlamak kolay da biraz da kendimizi suçlasak olmaz mı?
Yabancı yatırımcılara olanak sağlanmış, arazi, krediler verilmiş… Doğrudur. Onların da içlerinde hayırsızlar, üç kağıtcılar çıkmadı mı? Çıktı. Ama çokları bu ülkeye gözle görülür, elle tutulur yatırımlar yaptı, yapmaktadırlar.
Hiç bilemedin, bizim para babaları onlarla neden ortaklıklar kurmayı denemedi?
TC Büyükelçisi Halil İbrahım Akça beyin de işaret ettiği gibi bankalarda milyarlar yatmıyor mu, hem de bir kısmı yabancı bankalarda?

İnşallah diyorum, bu protokel harfiyen, hatta biraz daha geliştirilerek, uygulamaya konur.
Bazı çevreler ve kişilerimiz sıkıntı çekecek. Aşıkardır. Ama en azından Rum’dan, Yunanlılardan beter olmayacağız.
Kemerlerin sıkılması, bazı önlemlerin alınması gerekiyor ve kaçınılmaz ise o da yerine getirilsin, hiç çekinmeden.
Başka türlü Kıbrıs Türkü kötü gidişattan kurtulamaz.

Yeni anlaşma ve imzalanan protokel hayırlara ve uğurlara vesile olur inşallah. Kolay değildir dünyamızda sürekli bolluk, refah ve güven içinde yaşamak. Mutlaka bir bedeli vardır ve ödenecektir. Haydi kolay gelsin, hayırlısı olsun.