Çocukluk yıllarımızın Yeşilçam filmlerinde bizleri en çok etkileyen sahneler kız ve oğlan dediğimiz başrol oyuncusu kişilerin yasak aşklarının meyvesi dedikleri gebelik konusunda seyircide yarattıkları algı olmuştur. Bu algıda sebep, hamile kalan kızın ya bilinçsizce şiş gibi araçlarla köhne banyo odalarında, bebeğini düşük teşebbüsü yanında, örneğin iyi bir karakter oyuncusu olan Mualla Sürer teşviki ve adres tarifi ile arka sokaklarda kim oldukları belirsiz kendilerine doktor süsü ve hemşire süsü veren kişilerin o pis yerlerde o masadaki müdahale şekilleri ve genellikle sonucunda kadının hayatını kaybettiği filmler oldu… Şimdilerde dizi filmlerin çoğunda bu gibi gebeliklerde, kadının sevdiğini söylediği erkekten, olma bebeği, modern kliniklerde aldırma girişimlerinde, son anda bir şekilde haberi olan babanın müdahalesi ile anne adayını kürtajdan vazgeçirdiği, bebeğin hayatına son verilmediğini görüyoruz…
Mesela popüler dizi (Aşk ve Mavi) Yasak aşklarının, bebeğini aldırmak için başka bir kadınla evli Cemal'in Fatma'ya uyguladığı mobbing ile doktor muayene ve kürtaj ,ameliyat masasında, rahmindeki bebeği lehine ve günahı ön plana çıkaran düşünce tarzı ile hiç eğitim almamış kadının vazgeçişini görmekteyiz.. Milyonlarca kişinin izlediği bu dizide daha da ilginci, ameliyathane kapısından çıkan anne adayının bebeği aldırmadığını sevdiği adama söylemediğini ve dahası kendi kendine ben bu çocuğu doğuracağım dediği sahneleri ve Cemal'in yetti artık bir gayri meşru çocuğu daha kaldıramam dediği sahnelerin merakla izlendiğini, izlediğimiz, hakikatini, kendimize, inkar edemediğimiz seyircileriz..
Ülkemizde gündeme oturan kürtaj davası elbette kamu vicdanında olduğu kadar adalet önünde yargılanmış sonuçlar ilk günden başlayarak son karar gününe kadar büyük bir merakla beklenmiş bir dava olmuştur. Yargı kararını vermiştir. Tartışmak hukuku derinlemesine bilmeyen bizlere düşmemekle birlikte adamızın küçük, yargılanların, kamu oyunda bilinirlikleri, ülke insanı ile, bire bir temasları, olması gibi nedenlerle, dava sonucu konuşma hakkını kendilerinde görüyorlar.. Olayın hukuki boyutu hakkında vakıf olmadan konuşmak her zaman konunun esasından, düşünceleri uzaklaştırmaya etken olmaktadır..
KKTC çoğu evde bu konu konuşulur olmaya devam ediyor, daha uzun yıllar devam edeceği de, tartışılacağı da ayrı bir gerçek..
Almanya da kürtaj ile ilgili kanun nedir diye doktor olan abime sordum anlattı hatta ilgili kanun maddesinin 218 olduğunu söyleyerek 'Almanya'da her kadının 3 aya kadar çocuk aldırmaya hak sahibi olduğunu ancak aydınlatma ve bilgi merkezlerinde, bebeğini aldırma kararı veren kadına bebeğini aldırmama konusunda ikna edilmeye çalışıldığını, kadın ikna edilmediği takdirde belli hastanelerde veya özel kliniklerde kadının kürtajını yaptırabildiğini bir kısım doktorun bu işlemi yapmadığını hatta kadın doktorların bu aldırma işlemini yapmama hakkının kanunda yer aldığıdır. Erkeğin kadının kararına karşı gelme hakkı yoktur.. Eski yıllarda Almanya'da yasak olan bu işlemin kadının Hollanda'ya gidip kürtajını yaptırabildiğini sözlerine eklemiştir… Genelde kürtajın yasak olduğu kanun maddelerini tercüme ile bana ifade ederken birçok kanun maddesi içerisinde ne zaman kürtajın cezasız kalması halinin olacağı halleri de kanun içerisinden özetlemiştir. Bunlar en az üç gün evvelinden hamile kadının doktor ile görüşmüş olması doktor tarafından aydınlatılmış olması ve bu konuşmanın bir belge ile hastaya verilmiş olması gerektiğini, kanunun kalbinin ise gebelik süresinin 12 haftayı geçmemiş olması, yalnız hastanın isteği ile hiç bir sebep yokken yapılan kürtajın cezai müeyyideye tabi olduğu ancak hastanın gelecekteki hayati ruhsal durumu varsa, gebeliğin oluşturacağı hayati tehlikeyi kapsaması ama en önemlisi hastanın ruhsal durumunun çok önemle dikkate alınırlığını anlatmıştır.. Diğer önemli bir hizmetin ise İlgili birimlerce istenmeyen hamileliklerde hastaların ulaşabildiği telefon hatlarının sadece bu konuda yardıma hazır olduğu acil hatların var oluşudur…
Ne diyebiliriz… Kadın olsun erkek olsun… Bütün bu ilişkilerde tedbir gerek… Tedbir alınmayan hallerde ise kanunlar çerçevesinde hareket etmek en isabetli davranış şeklinin olacağıdır…