Geçiş kapıları ve yaşanmışlıklar

Güney Kıbrıs’a geçişler, kapılar, barikatlar, yeşil hat, BM, gözetleme kuleleri, açılması istenilen yeni geçiş kapıları. Atılan adımlar beklenen açılışlar.

Güney Kıbrıs’a geçişler, kapılar, barikatlar, yeşil hat, BM, gözetleme kuleleri, açılması istenilen yeni geçiş kapıları. Atılan adımlar beklenen açılışlar. İnsanımız elbette Güney'e geçmek veya Güney'den gelecek kişilerin Kuzeye geçişinde rahatlık istemektedir. Güney'den gelenlerde, Güneye geçenlerde, alışveriş yapanlar olabilir, açık olan kapılardan neyin geçip neyin gelmeyeceği de belli. Geçişte Yasak mı var? Yok! Herkesin kendi tasarrufu. Geçen akşam bir televizyon programında Maliye Bakanı şans oyunları ile ilgili Kuzey’de girişi KKTC vatandaşlarına yasak olan casinolar için yeni yasal düzenleme gerek derken Güney'de açılacak bu gibi yerlere gideceklerin var olabileceği hususunda endişelerini açıkça izah etmiştir. Yasak olan her şeyin insanları cezbedici özelliği ise ayrı bir hakikat. Benzinini dahi fiyat kıyaslaması ile her geçiş Kuzeye veya Güneye kişiler istediği taraftan alabiliyor. Bu benzin konusu bana 1960 sonrası oluşan barikatlardaki Rum kontrollerini hatırlattı. Küçük olan yaşımıza rağmen o günler hafızamda net yer etmiş. Hele Mağusa kapısındaki barikatta hazırlanan hücre yapısındaki tahta kulübe gibi odacıklarda kadınlarımızın nasıl yoklandığı da. Tabi 1963 hadiselerinde her yerleşim yerinde insanlarımız ikamet etmekte. Aileleri onları yollar tehlike arz etse bile ziyarete gitmektedir. Biz de Yenağra yani bu günkü adı ile Nergisli' ye Rumlarla karma yaşantının olduğu yere gitmek durumundayız. Mağusa’ya da öyle. O yıllarda Geçitkale polisi önündeki oluşturulan barikat, Rumların Türklere, olmadık eziyet yaptığı bir barikat. Mutlaka üstten vücut dahil, arabanın içi, el çantası içi gibi eşyalar didik didik yoklanıyordu, benzin deposunun içine de Rum polis tarafından benzin alınıp alınmadığı kontrolü ise depoya değnek sokularak yapılıyordu, korku verme açısından aptalca bir davranış şekli. Esasında korkuları askeri araçlara benzin takviyesinin yapılmaması idi. Türk benzinciler arabalara iki galondan başka benzin veremiyordu. Türkiye’de okuyan öğrenciler Erenköy’e kayıklar ile çıkmış olduğu zamanlarda. Barikatlardaki taciz de artmıştı. Bir gün annem ve babam biz Erenköy’e gidiyoruz dediler esasında onlara verilen görev, sizin Niyazi oğlunuz Erenköy’e çıkmış dikkat çekmez o zamanın deyimi ile gidin papazdan izin alın köydeki durumun öğrenilmesi için kendi arabanız ile gidin emri verildi... AY 42 plakalı araçları ile gittiler dönüşte Erenköy'den gelen haber annemin avcundaki mendil içinde idi. Barikattan, nasıl mı geçirdi, yoklandığı kulübede mendilin içine tükürmesi, annemin tabiri ile kadın polisin tiksinmesi hali ile. Bu günkü sınır kapıları o zamanın tek taraflı barikatlarının yanında modern kalsa da Rumların bakışlarındaki zihniyetin değişmediği, gözlerindeki kin ve nefretten devamlılığını koruduğu belli olmaktadır. Bu anılar, derinlemesine anlatılmasa da dahi, o günlerin çocuk gözü ile gerçeklerinin, çok önemli hatıralarıdır. Bugün sadece açılan mevcut kapılarda araba içlerinde, modern bekleyiş tarzı, geçiş işkencesinin diğer bir adı gibi olsa da yine her iki bölge halkında, cezbedici. Bazı kişiler kahve içecek olsa Güney'e adeta koşmaktalar, varsınlar gitsinler geçiş kontrollü serbest. Hani biz de geçmedik değil, geçtik gördük genellikle senede bir kez Trodos dağlarına gidip Kıbrıs için önemli görselliği olan kış aylarında kar yağışını izlemek adına. Bazı ailelerin ise yaz aylarında, serini yaşamak adına gittiklerini görmekteyiz. Bu geçişler hayatın gerçekleri. İnsan her haliyle ne oldum değil ne olacağım diye endişelerini ruhlarında derin bir iz olarak hissettikleri sürece yaşanan yerin, KKTC'nin önemi daha da artmakta bu önem ise insanın bu kadar geçmiş acı hatıralardan sonra yaşam sevinci olmaktadır. Nasıl bu günün gençliği, bir zaman gelecek, onlarda dünü, bizim gibi hatırlayacakları döngüde olacakları gibi...
Bu haber 1666 defa okunmuştur

:

:

:

: