Alışılmış çözümlerin dışına çıkmak

Her mesleğin kendine özgü bir anlatımı vardır.

Her mesleğin kendine özgü bir anlatımı vardır. Kabiliyeti vardır... Bu meslek grupları içerisinde en çok havadis taksi şoförleri ile berberlerin koltuklarında dinlenen ve çoğu kez bir ülkenin içindeki yöresel durumdaki gidişatı üzerinden fikir sahibi edineceğiniz merci olmaktadırlar... Bildiğiniz gerçekler ile dinlediklerinizi birleştirdiğinizden konunun özüne ulaşmış olursunuz... Bazen büyük sorunların çözümüne ulaşmak dinlediğiniz her kişinin fikirlerinde saklı olandır...

Çevrenizde tanıdığınız kişilerde karakter farklılıkları mutlaka vardır. Herkesin iyi, herkesin kötü olduğunu düşünmek doğru olmasa bile en sevilmeyen kişilerin burnundan kıl aldırtmayalar olduğu üzerinde sanırım “görüş birliği var mıdır?” diye sorulsa sevilmedikleri hususunda oy birliğine varılır... Huysuz insanlar zaten hiç sevilmeyenlerdir...Bu konuya, güzel örnek teşkil edecek bir hikâyeyi okuduğum zaman bende sizlerle paylaşmayı uygun buldum. Hikâye; Osman Efendinin baş ağrısı ile ilgili… Her gün devamlı başı ağrımaktadır. Doktorlar bir türlü teşhis koyamamakta, ağrı kesicilerin dozu her geçen gün artırılsa da çare bulunmamaktadır... Osman Efendi Uşak'ın ileri gelenidir... Gözleri de yaşarmaya başlamıştır... Kendini tedavi edeceklere servet vaat eder... Ev halkı perişandır. Osman efendiyi İstanbul'a götürürler. Bütün tıbbi teknolojik imkânlar denenmiş tetkikler yapılmış olmasına rağmen ağrı geçmemekte, ağrı kesici iğneler de faydasız kalmaktadır. Aile yurt dışına gidelim der Amerika'ya gitme modası olmadığından İsviçre'ye Zürih'e gidilir... Oradaki doktorların Osman Efendiye tavsiyesi memleketine git evinde dinlen olur. Çözüm bulunamamıştır, çaresizlik baş göstermiştir. Osman efendinin evine dönüşünde hiç keyfi kalmamıştır, ailesi onun berberi Mehmet Efendiyi eve davet ederler, konuşmalarının iyi olacağı kanaatindedirler... Berber onu tıraş ederken dahi yataktan kalkacak mecali olmayan Osman Efendi ağrılar içinde kıvranmaktadır... Berber kulak kılı, burun kılı derken Osman efendinin burnunda iç kısmında, kıl dönmesi olduğunu fark eder, cımbızını çıkarır, kılı çeker, kılın sökülmesi ile duyulan acıdan Osman efendinin acı ve ıstırap dolu sesi kapı dışına taşar... Aile, berberi, cımbızı ve üzerindeki kıl ile birlikte kapı dışarı edip kanayan buruna da pansuman yaparlar... Osman Efendi uyumuştur... Ertesi gün derin uykusundan uyandığında, Osman efendi baş ağrısının yok olduğunu fark eder. Doktorlar sinir uçlarına değen bu kılın hastalığa, baş ağrısına sebebiyet verdiğini açıklarlar... Çözümün bu kadar basit olduğunu keşfetmek yerine, çözümü uzak yollarda, ülkelerde denemekte ısrar edenlere inat, Osman efendi berberini yanına çağırır ve sağlığı için vaat ettiği serveti berberine bağışlar...

Verilen söz tutulmuştur... Hayatın engebeli yollarında ve insan hayatında ister hikâye, ister gerçek her anlatımın bir ders niteliği taşıdığı unutulmamalıdır... Bu hikâyeden birçok konuda üretilecek sonuçlar vardır... Hikâye deyip geçmemek de gerekir... Neden mi? Kendime ait bir anıda gizli... 4-5 yaşlarındayım sokakta oynuyoruz. Elimde bir avuç fındık var. Ne hikmetse o gün için elimdeki fındıklardan bir tanesini burnuma soktuğumu net hatırlıyorum. Fındık bir türlü burnumdan çıkmadığı gibi nefes alışımı da engellemeye doğru gidiyor... Annem hemen acil servise götürüyor, Rum doktor bir türlü fındığı çıkaramıyor, burunda kanama var annem büyük bir el çabukluğu ile doktorun elinden dişçilerin de kullandığı bir aleti alıp, el çabukluğu marifet o hızla aletin ucunu eğiyor ve hadi şimdi dene doktor diyor... Fındık çıkarılmıştır... Doktor ise hiç böyle bir çözümü düşünmediğini söylüyor. Mesele halledilmiştir, aynen bu deyişte ki gibi ' İnatçı bir problem yalnızca alışılmış çözümlerin dışına çıkılarak halledilebilir.' Her hikâyede bir hakikat vardır...
Bu haber 2834 defa okunmuştur

:

:

:

: