Gündemde yerini koruyan müslüman mültecilerin kaçış yeri Bangladeş... Türkiye Cumhurbaşkanının Muhterem eşleri Emine Erdoğan ve beraberindeki heyet mülteci kamplarını ziyaret ederek orda vahşetten kaçan insanların dramına dikkat çekmek ve bir nebze onlara yardımcı olmaya ve bilhassa dünyanın gözünün oraya çevrilmesi açısından önemli bir görev üstlenmiştir... Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan ve beraberindeki heyet Myanmar'ın Kuzey Rakhayn eyaletindeki yakın şehir olan Bangladeş’in Cox’s Bazar kenti yakınlarındaki Kutupalong Kampı'nı ziyaret etmiştir. Emine Erdoğan'a, oğlu Bilal Erdoğan'ın yanı sıra Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya ile AK Parti İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Ravza Kavakcı Kan da eşlik ettiği ve ordaki kişiler ile iletişim kurdukları, sevinçle karşılandıkları televizyon kanallarındaki haberlerde büyük bir ilgi ile izlenmiştir... Esasında Budizm barışçıl bir dinin özü ve dünyada 500 milyondan fazla insanın inandığı bir dindir. Buddha; her canlının varlığını koruduğuna inanılan ve bu dine inananların barışcıl efendisi olarak bilinendir... Myanmar, resmî adıyla Myanmar Birliği Cumhuriyeti ve ayrıca bilinen adlarıyla Burma ya da Birmanya, Güneydoğu Asya'da, Andaman Denizi ve Bengal Körfezi kıyısında, Bangladeş, Çin, Hindistan, Laos ve Tayland arasında yer alan bir ülke. Burda yaşayan müslümanlar var ,kanlı bir kader yaşıyorlar...Azınlık oldukları için arazileri ele geçirilip mülkleri yok edilmiştir...BM tesbitlerine göre 400 kişi Ağustos ayında kurşuna dizilerek öldürülmüştür.. Bu gibi hadiseler Buddha 'nın gülümseyen yüzünün bir nevi vahşi bir bakışı oluyor... Birleşmiş Milletlerin dünyadaki en mutsuz ve zülüm gören azınlığı olarak işaret ettiği Myanmar daki müslümanları arazileri ve mülklerine el konmuştur. Yüzyıllardır Myanmar'da yaşıyor olmalarına rağmen, vatandaşlığa kavuşamayan, vatansız insanlarlar olarak oy dahi kullanamadıkları gibi yüksek öğretime erişimileride yoktur, ülkeyi terk etmeleri yasaktır ve hatta ülkenin sınırları içinde seyahat dahi edemez durumdadırlar... 2009 yılında Myanmar'tan kaçmaya çalışan yüzlerce tekne Hint Okyanusunda batmış ve içindekiler boğulmuşlardır.. Son haftalarda 300 bin üzerinde insanın Bangladeş'e kaçtığını haberlerden takip etmekteyiz... Yüzbinlerce insan mülteci kamplarında çok zor şartlarda yaşıyorlar... Budistlerin mazlum bir Müslüman azınlığa karşı şiddeti ,esasında batı imajına uymuyor. Bu insanlar hoşgörünün dışında tutuluyorlar... Aung San Suu Kyi'nin bu çatışmada masumiyetini kaybettiği de basında yer alan haberler arasındadır, Myanmar’ın Arakan eyaletinde ordunun Müslümanlara yönelik katliamından kaçanların sayısı 300 bine geçtiği ifade edilirken Myanmar’ın 'Nobel Barış Ödüllü 'lideri konuşmamaktadır ve katliamı önlemediği için aldığı ödüle ihanet eder durumdadır...(Nobel Barış ödülünün geri alınamayacağı ise Nobel Vakfı tüzüğüne göre mümkün olmadığı açıklanmıştır.) Büyük kaçış sonrası halkın mülteci kamplarında, aç biilaç büyük bir yokluk içinde olduğu görülmektedir... İngiltere'den Myanmar hükümetine ,Uluslararası Kalkınma Bakanı tarafından yazılı çağrı yapılmış ve Myanmar ordusunun 'müslüman'lara' yönelik şiddeti durdurması,olaylardan etkilenen halka ve topluluklara insani yardımın tam olarak ve derhal ulaştırılmasına izin verilmesi için uyarıda bulunumuştur...Uluslararası kuruluşların bölgeye girememesi nedeniyle ölü sayısının belirlenemediğini de okuduğumuz haberler arasındadır... Savaş geçiren adamızda bu gibi durumları bizzat yaşayanlar olarak hadiseleri en kalbi duygularımız ile uzaktan izliyoruz, her halükarda bu gibi olayların kabul edilebilir bir durum olmadığını ve dünyanın bu halindeki noktaya sadece üzüntülerimizi belirtebiliyoruz... Sayın Emin'e Erdoğan'nın bu teşebbüsü,Bangladeş 'e gidişi ile Türkiye dışındakilere, zor durumda olanlara el uzatışı, bir kez daha insani konulara verdiği ehemmiyetin derecesini göstermiş olması açısından, değerlendirilmeli ve takdir edilmelidir... Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Myanmar sürecini 19 Eylül'de Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nda en geniş manada gündeme getireceğini ve oradaki liderlerle bu konuyu konuşacağını söylemiş olması da son derece önemlidir...