Ben onun kim olduğunu biliyorum

'Yaşlı bir bey, sabah erken evinden çıkmış, yolda ilerlerken, bir bisikletlinin çarpmasıyla yere yuvarlanmış ve hafif yaralanmış.

'Yaşlı bir bey, sabah erken evinden çıkmış, yolda ilerlerken, bir bisikletlinin çarpmasıyla yere yuvarlanmış ve hafif yaralanmış. Sokaktan geçenler yaşlı beyi hemen en yakın sağlık birimine ulaştırmışlar. Hemşireler, önce pansuman yapmışlar ve 'biraz beklemesini ve röntgen çekerek her hangi bir kırık veya çatlak olup olmadığını inceleyeceklerini' söylemişler. Yaşlı bey huzursuzlanmış; 'acelesi olduğunu, röntgen istemediğini' söylemiş. Hemşireler merakla acelesinin nedenini sormuşlar. 'Eşim huzur evinde kalıyor. Her sabah birlikte kahvaltı etmeye giderim, gecikmek istemiyorum' demiş. 'Eşinize haber iletir gecikeceğinizi söyleriz' deyince. Yaşlı adam üzgün bir ifade ile 'Ne yazık ki karım Alzheimer hastası hiç bir şey anlamıyor, hatta benim kim olduğumu dahi bilmiyor' demiş. Hemşireler hayretle 'Madem sizin kim olduğunuzu bilmiyor neden hergün onunla kahvaltı yapmak için koşuşturuyorsunuz?' diye sormuşlar. Adam buruk bir sesle!...... 'Ama ben onun kim olduğunu biliyorum' demiş....' Düşünme kişisel bir eylem olabilir ancak her halükarda çevrenin etkisi bünyenizin değil beyinden geçen ve aynen gül suyu imbiğinden damla damla akan bir hızla vücudunuzun bütün davranışlarında kendini hissettirendir... Yukarıdaki anlatımı okuduğum zaman yaşlı adamın 'ama ben onun kim olduğunu biliyorum ' cümlesi içerisine bir ömür mutluluğun ve birlikte geçen nice yaşanmışlıkların hikayesini bulmak mümkün... İnsanlık halidir sağlıklı olalım diye her günkü dualarımız hep bu gibi hastalıklardan korktuğumuz içindir... Kıbrıs'ta ve dünyada bu hastalığın yaygınlığı korkunç boyutlarda her gün çok yakınınızdaki kişilerin rahatsızlığını işitmenin üzüntüsü ve acaba sonumuz ne olacak endişesi yaygın bir şüphe ile evimizde bir baskı unsuru gibi dolaşmakta.... Konuyu Tıbbi açıdan değerlendirme gücüm yok ancak okuduklarımızı anlama şeklinde bu yönde bilgi sahibi olsada teşhiste doktor kontrolü şart. Tedavisi için bu rahatsızlığın da belirtilerinin kişinin hayatında onsekiz yıl evvelinden belirtilerinin insan vücudunda olabileceği için araştırma sonuçlarına ulaşabiliyoruz. Bunama belirtisi göstermeyen 2bin 125 kişi üzerinde ABD yapılan araştırmalarda bu güne kadar sanılanın aksine Alzheimer belirtilerinin 18 yıl önce tesbit edilebileceğini ortaya koyduğu ve 'BİLİŞSEL BECERİ TESTLERİ RİSKİ ORTAYA KOYUYOR' deniyor. 'Kumar', bilişsel beceri testlerinin sonuçlarıyla ileri yaşlardakilerin Alzheimer riskinin değerlendirilebileceğini, böylece bu kişilerin önünde hastalığı kabullenmek için daha uzun süre olacağını ve hastalık sürecinin yavaşlatılması için çaba harcanabileceğini vurguladı. Araştırmanın sonuçları “Neurology” dergisinde yayımlandığını okumak değerlendirmek de bizlerin işi değilse bile verdiği fikir açısından okunmaya değerdir... Bizlerin bu hususta diyebileceği gerek hastalığa tutulan kişilere geçmiş olsun derken ailenin bu rahatsızlığa tutulan aile fertlerinden birine bakım yaparken çektikleri zorlukların nasıl giderilebileceğini, hasta yakınlarına neler tavsiye edilebileceği ve ruhsal dengenin ev içerisindeki dengesindeki unsurlarda yapılacak yardımların neler olabileceğidir... Hastalığın adı ne olursa olsun yaşam süresince insanın derman aradığı gerçeği vardır... Allah kimseye dermansız hastalık vermesin ... Çevrenizdeki geçici sorunları dert edip bu gibi rahatsızlıklara zemin oluşturmak sizlerden uzak olsun... Her hasta son nefesine kadar başınızın tacı olsun aynen yaşlı adamın sözlerindeki ifade var olan gerçek gibi...



Bu haber 2166 defa okunmuştur

:

:

:

: