KKTC Meclisi Haziran ayı nihayetinde 1 Temmuz- 1 Ekim tarihleri arasındaki yaz tatiline Anayasaya atfen girdi. Meclis’in 1 Ekim tarihindeki açılış merasiminden sonraki ilk Pazartesi günü normal toplantılarına başlayacağı takvimlenmiştir. 2018 Erken Genel seçiminden sonra epey tartışmalı ve hayli eleştirilere yer verilen ve UBP’nin ve YDP milletvekillerinin oldukça etkin muhalefetine sahne olan KKTC Meclisi yasama ve yürütme açısından oldukça zor bir süreçten geçmiştir. 4’lü hükümetin yıkılışı yeni hükümetin kuruluşu derken, seçimden evvelki atamaların ortadan kaldırılması yeni atamaların yapılması yönetim kurulu atamalarının hengamesi sürüp gitmiştir. Müşavirlik olayının ortadan kalkışı yasal yollardan üstü örtülü bir şekilde güya 4 Başlı hükümet döneminde kaldırılmıştı. Yine ilk kez 460 günlük hükümet döneminde 4 parti başkanına 500 bin Türk Lirası hane halkı ödeneği adı altında bütçeye örtülü ödenek konduğunu da izleyenleriz. 4’lü hükümet döneminde döviz krizi yaşanmıştır. Kriz iyi yönetilememiştir. Türkiyeden para akışı olmadığı o iktidar tarafından devamlı ifade edilmiştir. Bütün bu olaylarda Türkiye’deki seçimlerin mazaret gösterildiği, zamanın boşa geçen vakiti olmuştur. Ekonomik Protokol denip hazırız dendiği halde hazırlıksız oldukları da görülmüştür.4’lü hükümetin döviz krizinde olsun,ülkemizde 4 gencimizi kaybettiğimiz sel felaketinde olsun ülkedeki pahalılığa mazaret göstermek, dillerinde devamlı pelesenk olmuştur. Bu hükümetin yıkılışı ile kurulan UBP-HP 2’li hükümeti ise kuruluş aşaması, hükümet programı derken güvenoyu alınması süreci ile geçen zamanın şimdisinde kalmıştır. Yeni hükümet ile birlikte yeniden görevden almalar ve yeni atamalar ve yönetim kurullarının oluşturulması hesapları ile zamanın tasarruflu kullanımı halen sağlanamamıştır. İstenilen odur ki bir an önce alt kadroların bilhassa müşavirler arasından olması, deneyim ve tecrübenin ön plana alınması, işinin ehli kişilerin görevlendirilmesi ve bir an evvel mevkilerin paylaşımında ihtiyatlı davranılmasında liyakatın önceliği önem kazansın ve uygulansın. Derhal icraata geçilsin. İki ortağın mevzubahis olduğu bir hükümette toplumsal fayda yaratacak planlama doğrultusunda ilerleme kaydedilsin. Yasamada ise Meclis komitelerinde çalışmaların duraksama dönemi olmasın. Meclis tatile girmeden önceki son toplantıda HP kadın milletvekilinin ani bir çıkış ile Sayın Hüseyin Özgürgün dosyası için komite oluşturulmasının yaz tatilinden sonraki Meclis Bileşiminde görüşülmesinin uygunluğu gerekçesinden hareketle bu hususta red oyu veren milletvekillerini “Vatan Haini” olarak nitelendirmesi ”Milletvekillerinin” şahsi iradelerine karşı sözlü bir darbe niteliğinde olmuştur. Genel tanımlaması ile bilindiği üzere “Vatana ihanet, vatan hainliği ya da hıyanet-i vataniye, meşrû egemenlik organını devirmeye veya otoritesini yıkmaya, bağlı olduğu devlete karşı savaşmaya veya düşmanla iş birliği etmeye yönelik eylemleri kapsayan suç türü.” olarak hukukta yerini bulmuşsa ve Sayın Hüseyin Özgürgün için alınacak bir kararda UBP Başkanı Sayın Ersin Tatar’ın da kürsüden ifadelendirdiği üzere bu oylamada partisine mensup milletvekilleri için oylama doğrultusunda evet/hayır için grup kararı almadıklarını belirtmiş olmasına rağmen, HP Kadın Milletvekilinin bir nevi siyasi tatminine zemin ve reklamla kendisini siyasi pazarlama tekniği ile ön plana çıkarma konusundaki çıkışının anlamızlığındaki şaşkınlık, çoğu kişinin zihninde “ Vatan Haini” ithamına karşı, bu ne biçim suçlama, sorusunu haliyle gündeme taşımıştır. Sonuçta; “Söz, onu söyleyenle bağlantılıdır, onun bulunduğu bilgi ve duygu safhasını, değer basamağını gösterir.” diyen Fuzulî ‘nin güzel bir cümlesini yazmadan olmazdı...