Her gün trafikte bir ölüm her evde bir yas. Yakılan ağıtlar, gencecik bedenlerin sonsuzluğa uğurlanışını izlemenin ders vermeyen sonuçlarında tekrarlanan kazalar. Kim kabahatli diye sorulan sorular. Sorular ve cevapların çaresizliğinde ağlayan aile bireyleri analar,babalar. Geçen günlerde Nergisli’de 15 yaşının en güzel zamanında ölen çocuğumuz. 17 yaşında sürüş ehliyetsiz bir gencin dramı. Hiç kimse bilerek, isteyerek kaza yapmaz. Ancak bu iletişim zamanında herkesin evvelinde olan trafik kazalarını konuştuğu her günü bilen bir gençlik var ve yine kurallara aykırı sürüşler devam etmektedir. Nergisli köyü ile ayrıcalıklı bir ilgim aşikar çünkü ana baba köyüm ve orda şimdilerde aralıklarla kaldığımız ve sonrasında kalacağımız nine evimiz var. Mağusa yolu devamında Nergisli köyüne dönüşe yaklaşırken hız limitine uyan hemen hemen hiç yok denecek kadar az. Arabalar,kamyonlar, motorsikletler vızır vızır uçar gibi yanınızdan geçiyor,karşıdan gelenlerin hızdan plakaları görünmez bir hal sergiliyor. Köye gidiş dar bir yol ile sağlanıyor. Girişte NERGİSLİ köy tabelası üzerinde 50 km yazıyor yazmasına ama dikkat eden de yok gibi. Köy nüfusu az ancak bizim de evimizin önünden geçen yol vasıtasıyla Geçitkale, Sütlüce, Gönendere gibi yerleşim birimlerine gidiş var ve oldukça fazla ve hızla geçen her tür araç bu yolu kullanmaktadır. Bu durumun tehlike arzettiğinin defalarca Geçitkale Belediyesine bildiriminin yapılmış olduğunu biliyorum.Kasis konması gerektiğini de! Malûm KKTC belediyelerin mali krizleri var mazaret büyük. Standart kasisler pahalı deniyor. Gerçekten de öyle kasis maliyeti yüksek ancak can bedeli para ile ölçülmez. Bilinmeyen işte budur. Nihayetinde maliyeti üstlenip üç kasis yapılsın diyoruz malzemeyi alıyoruz iki kasis takılıyor, hop üçüncüsü için şikayet var deniyor ve takılması engelleniyor. Köy içinde adeta trafik terörü kol geziyor. O yolda köyün engelli diyebileceğimiz kişileri yaya olarak o yolda bir gidip bir dönüyor sessizce ve konuşmadan, peki bu gibi kişilerin kanı yola bulaşırsa diye korkuyor insan, elden gelen sadece Allahım korusun demekle yetinmek. Demek ki bu durumda İçişleri Bakanı Sayın Ayşegül Baybars’ın ve Ulaştırma Bakanı Sayın Tolga Atakan’ın yerel yönetimler nezdinde köy hudutları içinde trafik kurallarını yeniden konuşmalı ve kanaatimce muhtar ve azalar bir nevi zabıta görevi de yürütmelidirler ki çocuk yaştaki kişilerin ehliyetsiz araç sürüşleri önlensin. Zaman kötü, özenti büyük, aileler çocukları üzerinde baskı unsuru olmayı bir nevi sevgisizlik sayıp çocuklarının yerinmemesi için çaba harcıyorlar. Ancak bu çabada kuralsızlık olmamalı, evlerde her ihtimale karşı kontak anahtarları araç sahibi tarafından emniyet altına alınmalıdır. Hele ehliyet almaya yaşı yaklaşan, gençlik için bu tehlikeye bir nevi davetiye çıkarılmamalıdır. Sonuçta kayıpların, yolda trafik kazası ile verilen can bedellerinin hesabını kimseler veremez. İşte Nergisli köyünde uzun yıllar Süt taşımacılığı yapan ve geçen çok uzun senelerde trafik kurallarına titizlikle uyan bir dedenin kendi adını taşıyan Hasan Kusetoğluları adını taşıyan çocuğumuz, böyle bir kaza ile aramızdan ayrıldı. Her ölüm erken ve arkada kalan yürekleri ateş gibi yanan aileler, “Sözün bittiği yer” ve anlamlı bir söz ile ”ÖLÜM” “İnsan yanıbaşında doksan dokuz ölüm olduğu hâlde tasvir edilmiştir. Bu ölüm tehlikelerini atlatırsa ihtiyar olur ve sonunda ölür.' Sabır diyoruz ama nereye kadar ...