Sezar’ın hakkı Sezar’a… Hükümet sağlık alanında aldığı tedbirlerle korona virüs mücadelesinde dünyanın en büyük devletlerini bile kıskandıracak hızda adımlar atarak, önemli bir başarı sağladı.
Ülke pozitif vaka olmayan 10’uncu günü geride bırakırken, Covid-19’dan iyileşme oranı da dünya sıralamasında en üstlerde yer aldı.
Sağlık Bakanlığının açıklamasına göre dün itibariyle 99 kişi iyileşti. Bu rakam oransal olarak yüzde 92'ye tekabül ediyor.
Bu da kim ne derse desin, önemli bir başarı. Bir ada ülkesi olmamız ve ülkemize gelen Alman kafilede virüse rastlanılmasıyla erken alınan önlemler yüzünden şanslı olduğumuzu söyleyenler de elbet yok değil.
Ancak bu başarı sadece şansla açıklanamaz.
Örneğin geçen hafta hükümetin aldığı maskesiz sokağa çıkma yasağı ilk başta bazı eleştirilere hedef olsa da dünyanın büyük devletleri bu kararı daha yeni yeni alıyor.
Almanya'nın tüm eyaletlerinde mağazalarda ve toplu taşıma araçlarında maske takma zorunluluğu getirildi. Yasak yarın başlıyor.
Sadece bu bile hükümetin sağlık alanında ileri görüşlü hamlelerine önemli bir örnek teşkil ediyor.
Ancak madalyonun bir de öbür yüzü var. Ne yazık ki salgının ekonomik ayağındaki önlemlerle ilgili aynı başarıdan söz etmek mümkün değildir.
Başta işsiz kalanlara verilen 1500 TL ödenek ve küçük esnafın ayakta kalması için açılan kredilerde halen büyük bir belirsizlik var.
Esnafa ayakta durması için gösterilen kredi adresi de doğru değildir. Çünkü bu krediyi kullanacak esnafın önümüzdeki dönemde hem kazanması, hem de o krediyi ödeyebilir durumda olması gerekir ki şimdilik bu çok zor görünüyor.
Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Mahmut Kanber dün Ada TV yayınına bağlanarak sektörlerin kademeli olarak açılışlarını değerlendirdi.
Ne diyor Mahmut Kanber?
“Kriz asıl işyerleri açıldığından yani sahaya indiğimizde başlayacak. Çünkü ekonomi bu 40 günde yüzde 50 daraldı. Dolayısıyla başladığınız yerden devam etmeyi beklemeyin.”
Kısacası 4 Mayıs’tan sonra belirli sektörlerde kurallar dahilinde kademeli olarak açılacak işyerleri, yine de eski ekonomik düzene dönebileceğimizin garantisi değil.
Çünkü muhaceret kayıtlarına göre sadece 9 Mart’tan sonra 56 bin kişi ülkeden çıkış yaptı. Bunun nüfusta yaklaşık yüzde 10 daralmaya tekabül ettiği belirtiliyor.
Sözünü özü, dünya ekonomisi önümüzdeki dönemde ciddi oranda küçülecek. IMF, bu küçülmeyi dünya için yüzde 3, Türkiye için yüzde 5 diye tarif ediyor. Ama bu dönem bizim için çok daha sancılı olacak. Hükümet sağlık alanında gösterdiği başarıyı, ekonomi de gösterecek mi?
Bunun için bugüne kadar göremediğimiz cesur kararların alınması birinci şarttır. Bu cesaret, krizden çıkış için birinci anahtardır. İlk kapıyı açamazsak diğer kapıların açılması da imkansızdır. Bizden söylemesi…