Bari sen gül

Geçen gün Facebook’ta hiç yüz yüze tanışmadığım ancak arkadaşım olarak kabul ettiğim bir kişinin köşe yazarı olmam hasebiyle son çare bana messenger aracılığı ile mesaj atarak ulaştığını tesadüfen gördüm. Tam da “Bilişim Suçları Yasa Tasarısı”nın KKTC Meclisinde oylanacağı gündü.

Geçen gün Facebook’ta hiç yüz yüze tanışmadığım ancak arkadaşım olarak kabul ettiğim bir kişinin köşe yazarı olmam hasebiyle son çare bana messenger aracılığı ile mesaj atarak ulaştığını tesadüfen gördüm. Tam da “Bilişim Suçları Yasa Tasarısı”nın KKTC Meclisinde oylanacağı gündü. Bana Facebook sayfasından kendi paylaşımlarına yapılan bazı yorumların fotoğraflarını gönderdi. Hiç de hoş olmayan bu gönderileri okudum. Keşke yazılmasaydı dedim. Yorumların silindiğini söyledi ama fotoğraflar kişinin arşivine girmişti bile... Yasa onaylandı Cumhurbaşkanı onayına sunuldu, resmi gazetede ilan edilip yürürlüğe girecek. Demek ki bundan sonraki süreçte kişilerin kuracağı cümlelerin önemi hukuk süzgecine uygun olmasına, dikkatten geçecektir. Geç kalmış bir yasa idi. Oybirliği ile geçti, gelişmelerin takipçisi olacağız. Facebook arkadaşımın o gün için o yazılanlara çok içerlediği daha sonra görüntülü yaptığımız görüşmede sesinden ve yüz ifadelerinden belli olandı. İki erkek çocuğunun annesi idi ve görüştüğümüz anda bir oğlu yanındaydı,onunlada da konuştum. Çocuklarından biri ilkokul son diğeri orta okul son sınıfta olduğunu öğrendim. Görüntülü telefon görüşmesi sırasında duvarda asılı levhayı gördüm yaklaştırsana dedim “ Gel Gave İçelim” diye üzerindeki yazıyı okudum. İşte o zaman bana kendinden bahsetsene dedim. Adım “Sengül” dedi, adımı annem koydu, sonradan annesin kendisine ben hayatta gülmedim, bari sengül diyerek adı ile ilgili açıklamayı da sözlerine ekledi. Kahveyi çok seven birisi olarak bunu sordum. Belki bir gün yolum düşerse bu fedakar annenin kahvesini içerim diye de düşünmedim değil. Aklımdan geçen soruları hemen sordum. Neden GAVEM dedim cevabını şu açıklamaları ile verdi. Bir defa ülkesini seven bir kişi, İzmir’den memleketimize ses sanatçısı olarak gelmiş eşi ile tanışmış ve evlenmiş. Mesleğini icra edememiş çünkü eşinin müsaadesi olmamış, pişman değil, ancak çok yakın arkadaşlarının önemli günlerinde, sanata olan sevgisini sesi ile duyurmaya çalışmış olan bir iş insanı. Köyünü sordum YeniBoğaziçi dedi. Alıştın mı dedim köy beni bağrına bastı dedi. Belediye Başkanınız kim dedim Sayın Mustafa Zurnacılar dedi ona bir de “ Muharrem Kuşaf “diye sordum o bizim Belediyede Asbaşkan dedi Kuşaf diye sordum çünkü çok sevdiğim bir arkadaşım ile nişanlı ve evlenecekler. Sengül hanım köyün ilk okulunda 4 yıl okul aile birliğinde görev almış asbaşkanlık yaptığını anlatırken, hatta oğlunuzu bakanlığı sırasında ziyaret ettik diye de ayrıca belirtti. Konuşmamızı samimiyet çerçevesinde sürdürürken İtalya'da başlayıp dünyaya yayılan ve tabiatı, insanı, tüm canlıları doğal ve eko-yaşama yönlendirmeyi amaçlayan cittaslow (yavaşşehir) akımına KKTC'de seçilen belde olarak köyünden gururla bahsederken bu yönde açılan kurslara da gittiğini sözlerine ilave etti ve “yerel üret, yerel tüket” sloganından hareketle Gavem dükkanında öğütülmüş kahve satmaya başladığını ifade etti. Pazar günleri korona virüs çıkmadan önceleri köy meydanındaki etkinliklerde kumda kahve pişirdiğini de anlattı. Sengül Kasap evli eşi Altınova köyünden kendisi Türkiye’den gelmiş özveri ile çalışan bir eş, çocuklarını seviyor, ailesini seviyor en önemlisi köyü YeniBoğaziçi ‘ni ve KKTC’ni sahipleniyor. Ne demiş düşünürler; ”Altı tane sadık hizmetkarım var, bütün bildiklerimi onlar bana öğretti, isimleri: Ne, Niçin, Ne Zaman, Nasıl, Nerede ve Kimdir.” İşte bu soruların cevapları sonucunda yazdığım yazı ile yeniden hatırlatmak isterim ki bundan sonra herhangi bir konuda sosyal medyayı kullanırken bilişim yasasına sakın ola aykırı hareket etmeyin...

Bu haber 5573 defa okunmuştur

:

:

:

: