O cesaret nerede ve kimlerde var

AKEL Genel Sekreteri Andros Kipriyanu, gördüğüm, tanıdığım, kendileri ile özel röportaj yaptığım Rum siyaset adamları, sendikacıları, gazetecileri ve akademisyenleri arasında en sakin, en güler yüzlü ve en açık sözlüsüdür diyebilirim.

AKEL Genel Sekreteri Andros Kipriyanu, gördüğüm, tanıdığım, kendileri ile özel röportaj yaptığım Rum siyaset adamları, sendikacıları, gazetecileri ve akademisyenleri arasında en sakin, en güler yüzlü ve en açık sözlüsüdür diyebilirim.

AKEL Merkezinde yer alan Cuma günkü sohbetimizde gelmiş geçmiş politikacıların değinmediği, kabul etmediği bazı hataları açıkça kabul ederek, “Kıbrıs Türklerine geçmişte haksızlıklar yapılmış, ikinci sınıf vatandaş muamelesine tabi tutulmuş, azınlık olarak görülmüş. Bizim AKEL partimiz Kıbrıslı Türklere asla azınlık olarak bakmamış, azınlık muamelesi yapmamıştır, eşit olarak kabul ederek muamele yürütmüş ve de yürütecektir. Çünkü AKEL felsefesinde Kıbrıslı Türklere azınlık muamelesi yoktur. AKEL in ve PEO sendikasının şu anda da, geçmişte de yüzlerce, binlerce Kıbrıslı Türk üyesi vardı ve vardır” şeklinde vurguladı.

Ciddi ve sıkıntı veren konulara temas ederken hep gerçekçi olmaya gayret etti. İfadelerini, sözlerini seçerek açıkladı. Federasyon ve Konfederasyondan anladıklarını, toprak, mülk, iki halk arasında yaşanan güvensizlik, temsiliyet ve devlet anlayışını, Kıbrıs cumhuriyetini, Kıbrıs Türklerinin Avrupa Parlamentosunda temsiliyetini, nasıl bir çözüm arandığını, Yunan Cuntasının 1974 de sebep olduğu felaketi, Rum tarafının müzakere masasındaki tutumunu ve İngiliz üslerinin pozisyonunu ilgilendiren sorularıma demagoji yapmadan yanıtlar sıraladı.

“Kıbrıs adası bölünemeyecek kadar küçük ama iki toplumu sığacak kadar büyüktür. Doğal kaynaklarından yararlanmak ikisinin de hakkıdır. Petrol konusunda da. Ancak, birleşik bir vatan için , bu vatanda yaşamakta olan halkların çıkarları için uğraşılmalıdır. Başkalarının yararlanmasına izin verilmemelidir. Sayın Hristofiyas bunları gerçekleştirecek, adil bir çözümden, iki bölgeli, iki toplumlu, halkların siyasi eşitliğine dayandırılan bir federasyondan yanadır. Bu tezi savunuyor. Fakat Sayın Mehmet Ali Talat iki ayrı devletten oluşacak konfederasyon arayışındadır. Kıbrıs’ta Hiçbir kimse iki ayrı devleti kabul etmeyecektir” dedi.

Evet, Avrupa parlamentosunda Kıbrıs Cumhuriyeti için altı sandalye ayrılmıştır. Fakat Kıbrıs Türkleri tanımadıkları Kıbrıs Cumhuriyeti altında bu iki sandalyeyi dolduramaz, çünkü onlar ayrı bir devlet temsilcisi olarak orada yer almak istiyor. AP Kıbrıs’ta iki ayrı devlet için sandalye ayırmış değildir” vurgusunu yaptı.

Geçmiş tarihin acı sayfalarından ders alınarak, iki toplum arasında güvenin, barışın, istikrarın sağlanmasına işaret etti. 1977–79 Doruk anlaşmalarında kabul edilen federal çözüm Rum tarafınca kabul edilmiştir. Annan Planı tarihe gömülmüştür, ne öyle ne de BM nin başka bir planı kabul edilmeyecektir. Çözüm Planını Sayın Hristofiyas ve Sayın Talat bulmalıdır. Birçok konuda anlaşmış bulunuyorlar, çok uzun zaman almadan nihai çözüme varmaları gerekiyor. Uzun süre daha çözüm bulunmazsa, anlaşma olmazsa, sorunun halledilmesi daha da zorlaşacaktır. Zararlı çıkacak olanlar Kıbrıs halklarıdır. Anlaşmaya varıldığında diğer bütün sıkıntılar ve sorunlar da çözümlenmiş olacaktır” dedi.

Toprak ve mülk konusunda ciddi öneriler yaptıklarını açıkladı. Fazla ayrıntıya girmedi ama, “mülk sorununu halletmek için Sayın Talat’a dört teklif sunuldu. Türk ve Rum mal sahipleri için geçerlidir” dedi:
1. Mülkün esas sahibine iadesi
2. Para ile tazmin edilmesi
3. Yasal sahibine daha başka bir yerde mülk verilmesi
4. Şu anda kimin elinde ise ve kullanıyorsa ona bırakılması, belli bir süre sonra malin eski, yasal sahibine iadesi.
Türk tarafı da buna benzer bir tutum içinde değil mi?
Mademki, KKTC Tazmin Komisyonu bazı mülk sahibi Rumlarla pazarlık yapıyor ? Nedir pazarlıkları?

1) Yasal, eski sahibine tazminat ödemek, 2) takas, 3) stratejik olmayan askeri bölge olmayan yerlerde malın iadesi. Çözüm sonrası iade...
Arada çok fark mı var? Önemli bir fark yok mu? Bakınız Rum mal sahibi için ne isteniyor! Şu anda kimin elinde ve kullanımında ise elinde kalsın. ANCAK BELİRLENECEK BİR SÜRE SONRA ESKİ SAHİBİNE İADESİ.
Eğer, gerçekten bir çözüm ve anlaşma aranıyorsa bunlarla birlikte bazı sınır ayarlamaları yapılmalı, bazı köyler ve bölgeler geri Rumlara verilmeli, tampon bölge de uygun görüldüğü şekilde paylaşılmalı. Olmaz mı?

Cumhurbaşkanlığının rotasyon usulü olmasının kabul edildiğini de söyleyen Andros Kipriyanu, bu konuda da Talat Cumhurbaşkanlığı Konseyi kurulmasını, 7-3 oranı, sekiz ay, dört yıl, iki yıl gibi değişik talepler ileri sürüyor dedi.
Cumhurbaşkanı ve Cumhurbaşkanı Muavini, statüsü, görevleri, düzeyi hep konuşulmuş...

Önemli olan, hatta en önemli olan iki halkın birbirine güvenmesi, barış ve birlikte yaşamak için çözüm arayan liderlerini desteklemesi gereğine de işaret eden Kipriyanu, “geçmişte biz çok hatalar yaptık. Kıbrıs Türklerine haksızlıklar edildi. Geçmişten ders alınarak bundan sonra barış, güven, işbirliği, refah içinde yaşamanın yolları aranmalıdır. Bunları gerçekleştirmek için cesur, azimli kararlar gerek. Sayın Hristofiyas Muhalefetin, sizin dediğiniz DIKO’nun, EDEK in ve diğerlerinin baskı çemberini yırtacaktır. İki halkın çıkarları ve mutluluğu için çalışacaktır. İki eski dost, sol-sosyalist anlayışı ile cesaretle yürüyerek bu işi halledebilirler. Şu anda bulunmaz çok müsait ortam vardır. Ne İngilizlerin, ne başka yabancıların karışmalarına ve karıştırmalarına fırsat verilmemelidir, çünkü onlar en başta kendi çıkarları peşindedir”
Mülakatın tümü, orijinal hali ile Star Kıbrıs ve ADA TV’de yayınlandığında Andros Kipriyanu’nun söylediklerinde, çağrılarında, endişelerinde haksız mı haklı mı diye sizleri de benim gibi derin düşünceler saracaktır. Mutlaka okumanızı veya izlemenizi tavsiye ederim. Pazartesi günü Star Kıbrıs gazetesine, akşamı da Ada TV’ye biraz zaman ayırırsanız zararlı çıkmayacaksınız. Kipriyanu’nun bahsettiği azim ve cesareti, acaba, nerede bulmalıyız!
Bu haber 89 defa okunmuştur

:

:

:

: