Yaşlı bireylerin bakımı ve desteklenmesi toplumumuzun önemli bir sorumluluğudur. Özellikle bakıma muhtaç ve ailede bakacak kimsesi olmayan yaşlıların bakımı için sorumluluk büyüktür. Bu bireylerin ihtiyaçlarını karşılamak ve yaşamlarını daha iyi hale getirmek için çeşitli önlemler aile gündeminde olduğu kadar devlet için de birinci sıradadır.
Anne ve babanın çalışan evlatları yaşlanan aile büyüklerine bakım için zorluk yaşamaktadır. Ülkemizde bakım evlerinin her kesim aileye hitap edecek durumda konfor ve ekibe sahip olmadığı da bilinen acı bir gerçektir.
Eğer ailenin mali durumu yerinde ise bu konuda çözüm, bakıcı yani yatılı yardımcıya duyulan ihtiyaçtır. Yatılı bakıcı ihtiyacı, KKTC’de genellikle çalışma izni ile ülkemize Türkiye ve üçüncü ülkeden gelen kişiler tarafından ailelerin kendi insiyatifleri ile sağlanmaktadır.
Buraya kadar sorun yok ancak mali açıdan aileleri tedirgin eden durum oldukça önemlidir. İşin mali boyutu oldukça yüksektir. Asgari ücretin 24.000 TL olması bunun üzerine kesilen Sosyal Sigorta ve İhtiyat Sandığı primleri oldukça yüksektir. KKTC Vatandaşı bir çalışanın bu kesintileri Aralık ayı sonu itibarı ile 5.000 TL’nin üzerindedir.
Ocak ayında bu prim miktarı yeni asgari ücrete göre değişecek ve mali külfet yeniden artacaktır. Yatılı kalan bakıcı kadının doğal olarak yatılı kaldığı evin olanaklarını kullanması hali, elektrik,su, mutfak maliyeti de vardır. Ocakta kaynayan tencereye tabi ki onun payı da ilave edilendir. Bunun gibi görünmeyen muhtelif masrafları da ödenen ücrete ilave giderlerdir. Haftada bir gün izni olan bakıcının yerine gelen kişiye de ayrı ücret ödenmektedir.
Daha geçen gün bir bakım evinde 100 yaşındaki yaşlımızı döven bakıcılar olduğu da haberlerde okuduğumuzdur. Çoğu yaşlımız beni bakım evine mi vereceksiniz? diye evlatlarına dolaylı sitem edendir. Vicdan burada devreye girer! Ama çalışan ve evde kimsesi olmayan veya ayrı yaşayan yaşlılarının yanına istediği halde olamayan evlatlar vardır.
Bazı yaşlılarımızın ekonomik gelirleri içerisine kira geliri, emekli maaşı veya bir şekilde bankadan faiz gelirleri var ise yine evlatları kontrolünde bir bakıcıyı yatılı olarak yanlarına eve alanlar çoğunluktadır.
Bakıcı talebi çoktur ve bu talep ücreti daha fazla artırmaktadır. Çoğu geliri az olan ailenin bu gibi durumlarda maddi ve manevi açıdan destek görecekleri bir makam var mı bilinmiyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığının mevcut yasalarda ne gibi yardımları yaşlı bakımı için yaptıklarına ilişkin bilgi eksikliği vardır. Belirttiğim bakanlıkların ilgili birimlerince aydınlatıcı ve eğitici bilgileri kamu oyu ile paylaşmaları gereken günlerdeyiz.
Örneğin;
“Türkiye’de Evde bakım ücreti kimlere hangi şartlarda verilir?” konusundaki uygulamanın tatbiki konusu da iyice incelenmelidir.
Evde hasta bakımında vicdani sorumluluk büyüktür. Her aile bireyi bir gün gelir böyle bir bakım gerektiren şartlarla karşılaşabilir. Yaşlılarımız iyi bir bakımı, sevgiyi ve ihtimamı ençok bu dönemlerinde hisseder. Ülkemizde demans hastalarımızın sayısı da oldukça fazla olduğu gibi diyaliz hastalarımız da çoğunluktadır. Yatağa bağımlı yaşlılarımız da vardır.
Özetleyecek olursam yaşlıların bakımı ve desteklenmesi toplum olarak hepimizin sorumluluğudur ve bu konuda ortak bir çaba göstermek önemlidir. Her yaşlı bireyin yaşamını onurlu ve saygın bir şekilde sürdürebilmesi için gerekli önlemlerin alınması ve desteklerin sağlanması gerekmektedir.
Bu güne sloganımız mı? “Bakım, Yaşlılarımızın İhtiyacı, Hakları ve Huzuru İçin
Var!' Olsun…