UBP kurultayı kayıkçı kavgasına dönmesin!

Ülkenin siyasal tarihine damga vurmuş, devletin temelini, çimentosunu koyan Ulusal Birlik Partisi yarın yapacağı kurultayda Genel Başkanı ve parti meclisini seçecek.

Ülkenin siyasal tarihine damga vurmuş, devletin temelini, çimentosunu koyan Ulusal Birlik Partisi yarın yapacağı kurultayda Genel Başkanı ve parti meclisini seçecek.
Genel Başkanlık için üç aday, parti meclisi için 122 aday yarışacak.
KKTC demokrasisinin olgunluğunu da gösterecek kurultaya, Türkiye ve Azerbaycan’dan üst düzey siyasilerden konuklar geliyor. Heyecan dorukta… Çünkü bu kurultayın sonucu aynı zamanda Başbakan’ı da belirleyecek. Genel seçim havasında geçmesinin nedeni de bu zaten…
21 bin üyeli Ulusal Birlik Partisi, bu kurultayın ardından iç huzurunu sağlarsa şüphesiz bundan ülke kazançlı çıkar.
Zira kim seçilirse seçilsin, önümüzde oldukça zorlu ve çetin meseleler var.
Ülke her alanda önemli sınavlar veriyor.
Bir yanda yaşanan ekonomik sıkıntılar ve hayat pahalılığı, diğer yanda Rumların adeta Kıbrıs Türkünü her anlamda kuşatmak için başlattığı ekonomik saldırılar…
Tüm bunlarla baş etmenin yolu elbette güçlü bir hükümet ile mümkün olacaktır.
Bu kurultayın demokrasi şölenine çevrilmesi, hiç şüphesiz Kıbrıs Türkünün geldiği demokratik olgunluğu da dünyaya ispatlayacaktır.
Kim kazanırsa kazansın, kaybeden kazananın yanında ülke sorunlarının çözümü için dayanışma içinde olmak zorundadır.
Zira artık vatandaş siyasette yaşanan koltuk kavgasını kayıkçı kavgasına benzeterek, buna tahammül gösteremeyeceğini açıkça belirtiyor.
Peki kayıkçı kavgası nedir?
Bilmeyenlere anlatalım.
İstanbul’daki kayıkçılar üzerinden kültürümüze katılmış hoş bir deyim kayıkçı Kavgası. Özlü deyişimizin hikayesi şöyle:
Eskiden İstanbul’da Eminönü - Karaköy arasında yolcu taşıyan kayıkçılar, müşteri beklerken kendi aralarında kavgaya tutuşurmuş. Durup dururken çıkan kavgada sesler yükselir, kürekler havaya kalkar, sağa sola savrulurmuş.
Kavga çıkınca etraflarında toplanan halktan bazılarının kafasına kürekler iner, ama kürekler ne hikmet ise kavga eden kürekçilerin hiçbirinin başına değmezmiş. Bu kavga daha sonra denizden karaya taşınmış ve yankesiciler, cami önünde kayıkçı kavgası benzeri düzmece kavgalar ile halkı çevrelerine toplayıp soymayı adet edinmiş.
Sözün özü şudur. Siyasal tartışmalar bir sonuca bağlanırken, toplum menfaati önde tutulmalıdır. Aksi halde bu tartışmaların sonunda halk daha da yoksullaşırsa, siyasilere olan öfke artar.
Ülkeye hizmet etme sevdasındaki tüm siyasilerimizi buradan uyaralım. Bizden söylemesi…
Bu haber 180 defa okunmuştur

:

:

:

: