Popülasyon, belirli bir bölgede yaşayan aynı türe ait bireyler topluluğudur. Her türlü canlı varlığın sayısal yoğunluk ve dağılımıdır. Bu sözcük, Türkçeye Fransızcadan geçmiştir. Türkçe karşılığı nüfus olmasına rağmen biyoloji ve toplumbilim terimi olarak sıklıkla kullanılır.
Kontrolsüz Nüfus Artışı
Dünya nüfusu ya da dünya insan nüfusu, dünya üzerinde yaşayan insan sayısını belirtmektedir. Birleşmiş Milletler tarafından Kasım 2022'de yapılan açıklamaya göre, dünya nüfusu 8 milyarı aşmıştır. Dünyadaki insan nüfusunun 1 milyara ulaşması, modern insanlığın ortaya çıkışından sonra 200.000 yıldan fazla zaman aldı ve 8 milyara ulaşması sadece 219 yıl sürdü. 20. yüzyılın son 70 yılında dünya nüfusu tarihte en hızlı yükselişini gösterdi.
Aşırı insan nüfusu artışı, bir gruptaki insan sayısının o grubun bulunmuş olduğu bölgenin taşıma kapasitesini aşması sonucu gerçekleşir. İşte, adamızda tam da böyle oldu. Doğup büyüdüğüm bu ada, o kadar kalabalıklaştı ki önünü almak mümkün olamayacak gibi. Ailesinden kaçmak isteyenler, kendine yeni bir yaşam oluşturmak isteyenler, zengin olmak umudunda olanlar, güzelleşmek ya da çocuk yapmak isteyenler, daha kolay üniversite okumak peşinde olanlar, olan parasını korumak isteyenler, sevip de evlenmeye gelenler, her nasılsa büyük ülkelerde iş bulamayıp da burada iş bulmaya kendini adayanlar, her anlamda daha rahat olmak isteyenler, ülkesindeki savaştan kaçanlar, depremlerden kendi canını kurtaran ve canının devamlılığını sağlamaya çalışanlar… Daha niceleri niceleri.
Vatandaş Olmak İsteği
Okul için gelenlerin, çalışmak için burada olanların neredeyse hepsi vatandaş olmak istiyor. Biz, seneler önce azıcıkken şimdilerde sayımızı bile kestiremiyoruz. Bu durum, iyi mi; kötü mü bilemiyorum. Bu durumu yaşayan sadece, bizler değiliz. Tüm dünya böyle. Nereye gidersek gidelim, yoğunluğun günden güne arttığını görüyoruz. Bir yere yetişmeye çalıştıkça gecikiyoruz. Yollarımız, araba dolu. Çarşıda adım atacak yer yok. Evlerimizde önceden çöp kutuları bomboşken; artık, belediye çöp toplamak için fazla çalışıyor. Devlet daireleri, hastaneler, okullar, parklar, kafeler, restoranlar, çarşılar… Her yer dopdolu. Acil işlerimizde artık zorlanıyoruz. En çok da bir yerden bir yere giderken yaşadığımız zaman kaybı beni çok üzüyor. Çoğu zaman kendimi sakinleştirmeye çalışıyorum. Çoğu zaman sakin kalabilmeyi başarıyorum. Bazense, kendimi kötü hissediyorum. Sanki, bu dünyadan değilmişim gibi. Nerden nereye buraya gelmişim de bu tür sorunları yaşıyorum diye düşünürken birden kendimi kendimle kavga ediyor buluyorum.
Neler Yapılabilir?
Açıkçası, bu durumun çok da kolay çözümleri olduğunu söyleyemem. Şu an, dükkanlarımızda Türkçe bilmeyen çalışanlarımız varken, yolumuzda ilerleyemezken, adamız sürekli iş arayan insanlarla doluyken neler yapılabilir? Düşünüp taşınmak lazım. Geldiğimiz noktayı tespit edersek çözüm planları oluşturabiliriz. Çok akıllıca yapılmış çözüm planlarımızla nüfusumuzla birlikte her durumu dengeye alabilir; bununla birlikte değişen dünyada, öncelikle adamızda, tekrardan huzur ve rahatlık bulabiliriz.