Siyasi kurumların davranış biçimlerinde edep, toplumsal ve demokratik süreçlerin sağlıklı işlemesi açısından büyük önem taşır. Edep, siyasetçilerin ve siyasi kurumların toplum karşısındaki sorumluluk bilincini yansıtır ve bu kurumların saygınlığını korumak için bir zorunluluktur. Özellikle demokrasi ve hukukun üstünlüğü ilkesine dayalı yönetim sistemlerinde, siyasi edep hem halkla olan ilişkiyi hem de kurumların kendi iç işleyişlerini düzenler.
Birincil olarak, siyasi kurumlar arasındaki diyalogda edep, yapıcı eleştiri ve saygıyı merkeze almalıdır. Kurumlar arası ilişkilerde sert tartışmalar ve çekişmeler kaçınılmaz olabilir; ancak bu süreçlerde bile hakaret, kişisel saldırılar ve küçük düşürücü ifadelerden kaçınılmalıdır. Eleştiriler, politikaların içeriğine ve uygulanışına yönelik olmalı, kişisel bir zemine indirgenmemelidir. Bu, demokratik kültürün korunmasına yardımcı olur ve siyasette kaliteyi yükseltir.
Siyasi kurumların halkla olan ilişkilerinde de edep büyük önem taşır. Siyasetçiler, kamuya yönelik açıklamalarında saygılı, dürüst ve yapıcı bir dil kullanmalıdır. Halkın hassasiyetlerine dikkat etmek, onları anlamak ve taleplerine kulak vermek, siyasi kurumların topluma olan saygısını gösterir. Toplumun farklı kesimlerine yönelik ayrıştırıcı ve ötekileştirici söylemlerden kaçınmak, birleştirici bir dil kullanmak, siyasi kurumların edepli bir şekilde hareket ettiğinin göstergesidir. Bu bağlamda siyaset, halkın temsilciliğini yapan bir alan olduğundan, siyasetçilerin topluma karşı gösterdiği edep, kurumsal güveni pekiştiren bir unsurdur.
Bunun yanı sıra, siyasi kurumların kendi iç işleyişlerinde de edebe dayalı bir yapı sergilemesi gerekir. Kurumlar içinde karşılıklı saygıya dayalı bir iletişim, demokratik bir atmosferin oluşmasını sağlar. Karar alma süreçlerinde liyakat esasına dayalı bir sistem kurulmalı, bireysel çıkarlar ve gruplar arası çekişmeler yerine, ortak hedefler gözetilmelidir. Aynı zamanda, şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkelerine uygun davranmak da edebin önemli bir parçasıdır. Siyasi kurumlar, halka karşı şeffaf olmalı ve attıkları her adımı topluma açıklamak zorundadır. Bu sayede, güvenilirlik ve hesap verebilirlik sağlanır.
Son olarak, siyasi kurumlar uluslararası ilişkilerde de edepli bir dil ve tavır sergilemelidir. Dış politika, ülkelerin itibarını ve ilişkilerini etkiler. Diplomatik ilişkilerde saygı, nezaket ve hoşgörü önemlidir. Devletler arası diyaloglarda da tehditkâr söylemlerden kaçınılmalı, çözüm odaklı ve uzlaşmacı bir yaklaşım benimsenmelidir. Bu, sadece uluslararası arenada değil, ülke içinde de siyasi kurumların saygınlığını artırır.
Kanaat odur ki, edep, siyasi kurumların iç işleyişinden dış ilişkilerine kadar her alanda rehber olmalıdır. Siyasi etik, toplumun siyasete olan güvenini artırır, demokratik kurumların sağlıklı işlemesini sağlar ve ülkenin ulusal ve uluslararası alanda saygınlığını korumasına yardımcı olur.
KKTC’de Meclis Başkanlığı seçiminde mızırlık çıkaranlar, bir an evvel meclisin işlevi için gerekli sorumluluğu yerine getirmelidir. CTP, bu konuda ısrarlı inadından vazgeçmeli ve divan için meclis başkan yardımcılığı dahil divan üyelik adaylarını göstermelidir. Yoksa biz geleceğiz! Biz yapacağız sloganlarıyla halkı inandırmaları çok zordur. Eleştiri ve denetleme meclis kürsüsünde yapılacak olandır. Sayın Erhürman bunu biliyor ancak partisi içerisinde eskiler ve yeniler arasında kalmış durumdadır. Sözünü dinlettiremiyor.
Bu güne sloganımız mı? 'Edep, siyasetin en sağlam kuralıdır!”