Dijitalleşme, insan ilişkilerini kolaylaştıran birçok avantaj sağlarken, beraberinde bazı olumsuzlukları da getirmiştir. Bunlardan biri de dijital şiddetin yaygınlaşmasıdır. Özellikle sosyal medya platformları, bireylerin düşüncelerini özgürce paylaşabileceği alanlar olmaktan çıkıp, zaman zaman suçlamaların, iftiraların ve gıybetin merkezi hâline gelmiştir. Dijital şiddeti alışkanlık hâline getiren kişiler, hedef aldıkları insanları sürekli yıpratmaya çalışmakta, kimi zaman bunu bir eğlence aracı olarak bile görebilmektedir.
Gıybet, geleneksel toplumlarda zaten yaygın bir alışkanlıktı; ancak dijital çağda bu durum daha da hız kazandı. Artık insanlar dedikodu yapmak için küçük gruplar içinde toplanmak yerine, sosyal medya aracılığıyla geniş kitlelere ulaşabiliyor. Bir kişi hakkında olumsuz yorum yapmak, onu eleştirmek, alay etmek ya da iftira atmak, saniyeler içinde binlerce kişiye ulaşabiliyor. Dahası, bu tür saldırılar anonim hesaplar üzerinden gerçekleştirildiğinde, insanlar kendilerini daha cesur hissedip hiçbir ahlaki sınır tanımayabiliyor. Bu tür içerikleri, gerek haber sitelerinin yorumlarında gerekse sosyal medyada yapılan programlarda görmek mümkündür.
Dijital gıybet ve şiddet, yalnızca hedef alınan bireylere değil, bunu yapan kişilere ve toplumun genel yapısına da zarar verir. İnsanlar arasındaki güven duygusunu zayıflatır, kutuplaşmayı artırır ve empatiyi azaltır. Dijital ortamda maruz kalınan sürekli eleştiri ve iftiralar, hem mağdurlar hem de failler üzerinde olumsuz etkiler bırakır. Hatta bu tür içerikleri izleyenler bile farkında olmadan olumsuz etkilenebilir.
Bu noktada bireylerin ve toplumun dijital şiddete karşı bilinçlenmesi büyük önem taşımaktadır. İnsanların, sosyal medyada yazdıklarının bir sorumluluk gerektirdiğini anlaması gerekir. Herkesin düşüncelerini ifade etme özgürlüğü vardır; ancak bu özgürlük, başkalarına zarar vermeyi meşrulaştırmaz. Unutulmamalıdır ki sanal dünya, gerçek hayattan bağımsız değildir. Yazılan bir yorum, söylenen bir söz, hedef alınan kişi ve ailesi üzerinde, bilhassa çocuklarda kalıcı etkiler bırakabilir.
Gıybet kültürüne karşı bireysel olarak alınabilecek en önemli önlemlerden biri, sosyal medya kullanımında daha bilinçli olmaktır. İnsanları karalamak yerine yapıcı eleştirilerde bulunmak, yanlış anlaşılmaları önlemek adına doğrudan muhatapla iletişim kurmak ve başkalarının dijital şiddete uğramasına sessiz kalmamak önemlidir. Ayrıca, hukuki düzenlemeler ve platformların daha sıkı denetimleri de bu konuda caydırıcı olabilir.
Sonuç olarak, dijital şiddeti alışkanlık hâline getirenler yalnızca bireylere değil, topluma da büyük zarar vermektedir. Gıybetin dijital ortamda yayılması, insan ilişkilerini bozarken, sosyal medyayı da bir nefret aracına dönüştürebilir. Bu nedenle herkesin daha sorumlu davranması, bilinçli bir internet kullanıcısı olması ve dijital şiddetle mücadelede aktif rol alması gerekmektedir.
Dijital şiddet uygulayanlara, haddini aşanlara ve edepten yoksun yorumlarıyla insanlara zarar verenlere karşı, sağduyulu ve aklıselim bireylerin öğüt vermesi gerekirse yasal tedbirlerin alınması bir zorunluluk hâline gelmiştir. Kimse kimseyi isminin önüne kendi aşağılayıcı tabirlerini koyarak eleştirip hitap etme gücünü kendinde bulmamalıdır.
Bu güne söz mü?
'Söz, sahibinin aynasıdır. Kötü söz söyleyen, aslında kendini tarif eder. Söylemini iyilikle ve öğüt verici cümleler ile süsleyenler ve eleştiri yapanlar, dünyayı da güzelleştirir.'