Kıbrıs sorununda yeni bir dönemeç!

Kıbrıs meselesi, onlarca yıldır uluslararası siyasetin çözülemeyen düğümlerinden biri olarak kalmaya devam ediyor.

Kıbrıs meselesi, onlarca yıldır uluslararası siyasetin çözülemeyen düğümlerinden biri olarak kalmaya devam ediyor.
1960’lardan bu yana süregelen bu ihtilaf, birçok müzakere sürecine ve çözüm girişimine sahne oldu.
Son yıllarda Birleşmiş Milletler öncülüğünde düzenlenen 5+1 formatındaki Kıbrıs konferansları, çözüme yönelik en önemli platformlardan biri olarak öne çıkıyor.
Önümüzdeki Mart ayında yapılacağı netleşen bu format gerçekten soruna bir çözüm getirebilir mi, yoksa yalnızca tarafların pozisyonlarını tekrar ettikleri bir diplomatik gösteriden mi ibaret?
Kıbrıs sorununun temel çıkmazlarından biri, güç paylaşımı ve egemenlik meselesi.
Güney Kıbrıs, adanın tek meşru devleti olarak uluslararası arenada tanınıyor ve Kıbrıslı Türklerin ancak bu devletin bir parçası olarak haklarını kazanabileceğini düşünüyor. Ancak KKTC ve Türkiye, 2004’te Annan Planı’nın Rumlar tarafından reddedilmesini de göz önüne alarak, artık Rum yönetimiyle ortak bir devlet fikrine sıcak bakmıyor.
Türkiye ve KKTC, iki ayrı devletin varlığının kabul edilmesi gerektiğini vurgularken, Rum tarafı bu öneriye tamamen kapalı. İşte bu yüzden 5+1 konferanslarında müzakereler çoğu zaman “başlangıç noktasında” sıkışıp kalıyor.
Peki çözüm için ne gerekiyor?
Kıbrıs sorununa kalıcı bir çözüm bulunabilmesi için şu üç noktada ilerleme sağlanması şart:
1.Tarafların çözüm modelleri üzerinde ortak bir zemin bulması… Çünkü şu an federasyon ve iki devletli yapı arasında büyük bir uçurum var.
2.Uluslararası toplumun daha yapıcı bir rol üstlenmesi… BM ve AB gibi aktörlerin, taraflardan birine mutlak destek vermek yerine daha dengeli bir çözüm önerisi sunması gerekiyor.
3.Bölgesel dengelerin değişmesi… Doğu Akdeniz’deki enerji kaynakları ve bölgesel ittifaklar, Kıbrıs meselesini doğrudan etkiliyor. Türkiye-Yunanistan ilişkilerindeki yumuşama veya AB-Türkiye müzakerelerindeki ilerleme, Kıbrıs çözüm sürecini de doğrudan etkileyebilir.
Şunu net olarak ifade edelim.
Öncelikle, uluslararası ve bölgesel gelişmeler artık çözümsüzlüğü sürdürülebilir kılmıyor.
Doğu Akdeniz’deki enerji kaynakları, Kıbrıs’ı sadece iki toplumun değil, küresel güçlerin de ilgi odağı haline getirdi. Türkiye, Yunanistan, Avrupa Birliği ve diğer aktörler, bölgedeki istikrarın önemini her zamankinden daha fazla kavramış durumda. Ekonomik işbirlikleri ve ortak projeler, Kıbrıs’ta bir çözümü teşvik edebilir.
Çözüm için her iki tarafın da kazanımlar elde edeceği bir model bulunabilir. İki bölgeli, iki toplumlu bir federasyon mu, yoksa farklı bir yapı mı olacağı müzakere masasında belirlenebilir. Önemli olan, diyaloğun devam etmesi ve çözüme yönelik iradenin kaybolmamasıdır.

Kıbrıs sorunu onlarca yıldır çözülememiş olabilir, ancak bu çözülemeyeceği anlamına gelmez. Tarih, imkânsız denilen birçok sorunun zamanla çözüldüğünü gösteriyor. Bizden söylemesi…
Bu haber 158 defa okunmuştur

:

:

:

: