ADA Tv’de yaptığım programın bu haftaki konuğu ekonomist Zübeyir Ağaoğlu. Ağaoğlu ODTÜ’den mezun olduktan sonra Oxford’da master yapan, ETİ Md. Muavini ve Tieglade narenciye ihracatçısı Londra üslü şirket müdürlüğü görevine de imza atan bir yurtsever. Güney göçmeni ve üniversite eğitimini yarıda bırakıp Erenköy’e çıkan, yurt savunmasına katılan, 1974 Yunan-Rum askeri darbesi sırasında Ratip Makarna Fabrikası mevzisine koşan değerli bir mukavemetçi. Ayni zamanda Erenköy Mücahitleri Cemiyeti’nin kurucularından ve Başkanlığını yapan, yorulmak bilmeyen, bir ara gazeteciliğe heveslenen, şu anda Rum kesiminde çalışmaya mahkum edilen bir evladımız.
Büyük Han’daki sohbetimizde, geçmişte liderlerimizin (Denktaş’ın, Ziya Müezzinoğlu’nun, Alper Orhon’un) yaptıkları ciddi hataları açıkça dile getirmekten çekinmedi. Bana çok çarpıcı gelen bir açıklamasını sizlerle paylaşıyorum
1974 Barış Harekatı’ndan sonra Kuzey Kıbrıs’a Türkiye’den nüfus aktarılmasının başlaması üzerine, Sosyolog Erdal Andız ile birlikte Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’a gittiklerini söyledi.
“Sayın Başkan, hoş geldiler ama, bizim buralarda bu akını kucaklamak imkanımız yok, bağrımıza bu insanları basamayacağız, yurtdışına değişik nedenlerle giden Kıbrıslı Türkleri taşısak olmaz mı” dediklerinde, Denktaş şu yanıtı verdi, “Onlar da Türk, Gelen Türk giden Türk.”
Andız ile Ağaoğlu bunun üzerine Sn Denktaş’a, “biz Türk değil miyiz” sorusunu sordu. Denktaş, “tam Türk, Türk olacaksınız, Türk” karşılığını verdi.
Bu cümleler buraya tam olarak aktarılmamış olabilir, Yanlış anlamış da olabilirim. O nedenle, sizler, lütfen ADA Tv’nin “Kurşun Kalem” programını Salı günü kaçırmayınız.
Zübeyir Ağaoğlu, narenciye ihracatının yoğun şekilde yapıldığı dönemde Rumların, “Türkler malımızı çalıp, yağmalayıp satıyorlar, almayınız” diye Avrupalılara başvurmaları üzerine, Avrupa’da olayın öyle olmadığını nasıl anlattıklarını da açıkladı. “Kurumaya mı bırakmalıydık? Baktık, suladık, ilaçladık, ürünü dallarda mı bırakmalıydık? Yapılan masrafların karşılığı nereden çıkartılacaktı? Elbette satışlardan” izahatını verince, kendilerini sorgulayanların geri adım attıklarını, hatta kendilerini tebrik ettiklerini söyledi.
Kıbrıs Türkünün ekonomik sıkıntılara düşmesini, toprak, mal dağıtımının adaletsizliğini, eşdeğere, dikkat edilmediğini, hele hele tapu da verilmesini eleştirdi ve “siz Nikolinin tapulu malına nasıl başka bir tapu çıkartabilirsiniz. Tapu kimdeyse mal mülk onun. Bundan dolayı değil midir ki bazı Türkiye kökenli bankalar bu tapulara dayanarak ipotek kabul etmiyor, halkı uyutuyorlar. İşte sonunda Arestis, Titina ve ABAD’da açılan davalar, Türkiye’nin ödemek mecburiyetinde bırakıldığı milyonlarca dolar tazminatlar. Orams davasının da, alınan kararın da ciddiyetini halktan gizlememek lazım” ifadelerini kullandı.
CTP’yi ve CTP –ÖRP koalisyonunu şiddetle eleştirdi kamu harcamalarının azaltılmasına, kamunun küçültülmesi gereğine işaret etti.
Denktaş’ın yeniden Cumhurbaşkanlığına aday olmayışını da, TC Başbakanı Erdoğan’ın ve hükümetinin tutumuna bağladı.
“Denktaş daha önceleri Türkiye’deki hükümet yetkilileri ve askeri komutanları çok iyi ağırladı, onlarla çok iyi ilişkiler kurdu. Güçlü idi, Erdoğan hükümeti başa geçince Ankara ile ters düştü. Saray’dan ve Cumhurbaşkanlığından hiç ayrılmayacağı hesapları berhava edildi, ben Rauf Bey’i çok severim...”
Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ın da “2009 da anlaşma, 2010’da da referandum” sözlerine karşı sorular getirdi, nereye dayanıyor dedi..
Yeşikırmak kapısının açılması anlaşmasına da değinen Ağaoğlu “bu nasıl anlaşmadır. Ben arabama atlayıp serbestce Erenköy’e gideceğimi zannetmiştim. Çok garip bir anlaşmadır. Evet o bölge Rumları yararlanacak ama ben bize ne yararı olduğunu kestiremedim” görüşünü ortaya koydu.
Ada Tv “Kurşun Kalem” programını izlerseniz daha çok çarpıcı açıklamaları bizzat Ağaoğlu’nun sesinden işiteceksiniz.