Yazımı bugüne sakladım. Hem de Amsterdam’dan birkaç saat önce evine dönmüş bir gezgin olarak bu yazıyı sıcağı sıcağına yazmak kadar güzel bir duygu daha yoktur. Yaklaşık on senedir gitmek istediğim; fakat bir türlü gidemediğim geziyi sonunda yaptım. Amsterdam’daki lale kültürü, sokakları süsleyen ve bu şehre güzellik katan renk renk çiçekler, değişik değişik yüzlerce bisiklet, evlerdeki pencerelerin zamanla eğrilmiş hissinin verdiği gariplik, bazı sokak ve dükkanlarda bizce satılmaması gereken yiyecek ve içeceklerin rahatça satılması, şehrin renkli görünüşü, sokaklardaki turist yoğunluğu ilgimi çeken tarafları olmuştur. Tabii, olumluluklarını görmeye gittiğim bu şehirde insanlığın çöküşü diye adlandırabileceğim durumlarla da karşılaştım. Bunları görmezden gelip gezime kaldığım yerden devam ettim. Marken & Zaanse Schans & Volendam gezisi, bence muhteşemdi. Marken kasabasında balıkçıların şirin ve küçük evlerdeki yaşamlarını izledik. Yel değirmenleriyle büyülü bir kasaba olan Zaanse Schans’ı görme ve fotoğraf çektirme fırsatını yakaladık. “Hollanda’nın gerçek güzelliğini görmek isteyen, Volendam’a gitmeli.” Şarkısına ilham veren ve eski bir balıkçı kasabası olan Volendam’ın liman bölgesinde kaliteli zaman geçirdik. Belçika’daki Brugge şehrinde dükkanlardaki çikolata şöleni için gözlerimiz ve midemiz bize teşekkür ettiler. Harika bir zaman dilimiydi. Böyle harika tatillerin yorgunluğu diğerlerine göre daha çoktur; fakat yaşanmaya değerdir.
Amsterdam
Amsterdam, Hollanda'nın başkenti ve ülkenin en yüksek nüfuslu şehridir. Ancak Hollanda, hükümetin ve meclisin bulunduğu Lahey'den yönetilir. Şehir, ülkenin batısında, Kuzey Hollanda eyaletinde yer almaktadır. 12. yüzyılda Amstel ırmağının kıyısında bir balıkçı köyü olarak kurulan Amsterdam, Hollanda'nın kişi sayısı bakımından en büyük, kültürel ve parasal yönden de en önemli kentidir.
Toplu taşıma otobüs ve tramvaylar ile sağlanır. Şehirde dört metro hattı bulunmaktadır. Beşinci hat ise yapım halindedir (ancak kentin doğal dokusuna zarar vermemek için yapımı yavaş sürmektedir). Ayrıca, birçok cadde ve sokak araç trafiğine kapatılmıştır.
Amsterdam bisiklet dostu bir şehirdir. Şehirde bisiklet yolları ve bisiklet park alanlarıyla 'bisiklet kültürü'nün geliştiği bir merkezdir. Şehirde 1 milyonu aşkın bisiklet bulunduğu tahmin edilmektedir.
Amsterdam Havalimanı (Amsterdam Airport Schiphol), Amsterdam Ana Tren İstasyonu'ndan (NS Amsterdam Centraal Station) trenle yaklaşık 15-20 dakika kadar uzaktadır. Hollanda'nın bu en büyük havalimanı, Avrupa'da dördüncü, dünyada onuncu sıradadır. Yılda 44 milyon kişiyle dünyanın en kalabalık üçüncü havalimanıdır.
Amsterdam Mimarisi
Aşırı kalabalığa yanıt olarak, 20. yüzyılın başında Amsterdam'ın daha önce gördüğü her şeyden çok farklı olan iki plan tasarlandı: “Plan Zuid” (Mimar Berlage tarafından tasarlandı) ve Batı. Bu planlar, tüm sosyal sınıflar için konut bloklarından oluşan yeni mahallelerin geliştirilmesini içeriyordu. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra şehrin batı, güneydoğu ve kuzey kesimlerinde büyük yeni mahalleler inşa edildi. Bu yeni mahalleler, şehrin yaşam alanı eksikliğini gidermek ve insanlara modern olanaklara sahip uygun fiyatlı evler sunmak için inşa edildi. Mahalleler esas olarak yeşil alanlar arasında yer alan, geniş yollara bağlanan ve mahalleleri motorlu araba ile kolayca erişilebilir kılan büyük konut bloklarından oluşuyordu. O dönemde inşa edilen batı banliyölerine topluca Westelijke Tuinsteden denir. Aynı dönemde inşa edilen kentin güneydoğusundaki bölge Bijlmer olarak biliniyor. Amsterdam'ın zengin bir mimarlık tarihi vardır. Amsterdam'daki en eski bina, 1306'da kutsanan Wallen'in kalbindeki Eski Kilise Oude Kerk (İngilizce: Old Church)'dir. En eski ahşap bina Begijnhof adresindeki Het Houten Huys. 1425 civarında inşa edilmiştir ve mevcut iki ahşap binadan biridir. Aynı zamanda Amsterdam'daki Gotik mimari'nin birkaç örneğinden biridir. Hollanda'nın en eski taş binası olan Moriaan 's-Hertogenbosch'da inşa edilmiştir. 16. yüzyılda ahşap binalar yerle bir edildi ve yerine tuğla binalar yapıldı. Bu dönemde, Rönesans mimari stili'nde birçok bina inşa edildi. Bu dönemin binaları, yaygın Hollanda Rönesans tarzı olan basamaklı beşik cepheleriyle çok tanınır. Amsterdam, hızla kendi Rönesans mimarisini geliştirdi.
Amsterdam’da Görülmesi Gereken Yerler
Van Gogh Müzesi: 200'den fazla resim, 500 çizim ve taslak, ayrıca Japon eseri yer almaktadır.
Anne Frank Museum: Anne Frank'ın doğum evi her yıl yaklaşık 1 milyon kişi tarafından ziyaret edilmektedir.
Rijksmuseum (Devlet Müzesi) Amsterdam'ın en çarpıcı, önemli müzesidir. Birçok Rembrandt tablosunu barındırır. 1400-1900'ler arası 5000 resim içermektedir.
Rembrandthuis (Rembrandt Evi): Ressam Rembrandt 17. yüzyıl izleri taşıyan bu evde yaklaşık 20 yıl yaşamıştır.
Jordaan: Amsterdam'ın bambaşka yüzüdür. Çiçekli balkonları ile kanal boyunca sıralanan binalar ve kanal kenarlarında keyifli kafelerde tüm gece boyunca oturulabilir. Bölge adeta kanal boyu evleri müzesi gibidir.
De Wallen ya da Red Light District: Ünlü Kırmızı Işık Bölgesi şehrin tam merkezinde yer almaktadır.
Stedelijk Museum CS: 1895'te açılmış müze modern sanat müzesidir.
Madame Tussauds Müzesi
Dam Meydanı
Leidseplein
Begijnhof
Belçika’nın Venedik’i
Brugge şehri muhteşemdi. Suyun içinde yer alan evleri ve kanallardan oluşan caddeleri sayesinde bu şehre bu ad verilmiştir. II. Dünya Savaşı sırasında şans eseri zarar görmeyen şehrin tarihi yapısı, orta çağ mimarisi günümüze kadar bütünlüğünü koruyabilmiştir. Şehir meydanında karşımıza çıkan ve tek katlı; adeta pastayı andıran renkli çatılı evleri, kiliseler, heykeller ve taşlı orta çağ kent yolları bizi bir masalın içine çeker gibiydi. İnsan, bu şehirde birkaç gün geçirmek istiyor. Şehri adımlarken çikolata satan dükkanların çokluğu nedeniyle bu şehre yapılan gezi, çikolata şölenine dönüşüyor. Çeşit çeşit çikolataları ve farklı sunumlarıyla bizleri karşılayan dükkan sahipleri, oldukça nazik ve kültür aktarımını doğru yapan kişiler olduklarını tüm dünyaya gösteriyorlar. Brugge’de Salvador Dali Müzesi’ne gitmek, benim için çok güzeldi. Böylesine özel bir sergiyle karşılaşma keyfini yaşamak, yaşamda ne kadar şanslı olduğumu gösteriyordu.
Kaynak:
https://tr.wikipedia.org