2. Bölüm 
Hayatın her alanında Üretim yapmakla iyi bir şey yaptığınızı 
düşünüyor ve geleceğe bir ürün bıraktığınız için bundan mutlu 
oluyorsanız sayılarla çok da ilgilenmemek lazım. Ancak öyle olmuyor 
yine rakamlara takılıyoruz onları önemsiyoruz. Tarımsal üretici, 
hasadın miktarını, fiyatını önemsiyor. Gelirlerin giderlerin üstüne 
çıkıp çıkamayacağını hesap ediyor. Sanayici, işçilik giderleri ile 
maliyet ve satış artışı ile ilgileniyor. Örnekleri çoğaltabiliriz. 
Zorunlu olarak her mesleğin sahibi sayılarla haşır neşirdir. 
Kitap yayınlayan kişi ise kitap satışındaki rakamlar ile 
alakadardır. Çünkü kitap satışındaki rakamlar okuyucuya ulaşma kapasitesini göstermektedir. Tahmin ediyorum ki hiçbir kitap yayınlayan, para kazanmadı diye çok üzülmez. Okuyucuya yeteri kadar ulaşamadığı için üzülür. İşin maddi boyutu ile sadece profesyonel 
yazarlar ilgilenebilir. Bizim ülkemizde ise o düzeyde biri bulunmuyor. 
Aşağıdaki yazıyı 01.11.24 tarihinde facebook’da paylaşmışım 
Konuyu özetlediği için yazıma ekliyorum.. 
“YAŞANAN HAYAL KIRIKLIKLARINDAN OLUŞMUŞ BİR SİTEM YAZISI 
Haziran 2024 de 18 şiir 2 düzyazı ve bir öyküden uluşan 
kitabımı yayımladım. 'YASEMİNİN GÖZYAŞLARI'. Yeni bir heyecan, 
yeni bir dinamizm, yaşımla ters orantılı bir emek harcama 
süreci. Kitabı nasıl tanıtırım, insanlarla nasıl buluşturabilirim 
endişesi. Bu çerçevede yazılı ve görsel iletişim araçlarından 
gördüğüm ilgi beni mutlu etmiştir. Ancak kendi imkanlarım ile 
düzenlediğim iki kitap tanıtım etkinliklerinde umduğum katılım 
olmadı. Belki tecrübe eksikliğinden beklenti çıtam yüksekti, 
belki de ülkenin gerçeği buydu ve benim beklentim romantizmdi. Kim 
bilir belki de gerçeklerle yüzleşmiştim. 
Oysa dersime iyi çalışmış, arka planda görsel planlamalar 
yapmış bunlara müzik seçip videoya dönüştürmüş, drone ile çekimler 
yapmıştık. Etkinliğime bir de müzisyen arkadaş katkı yapacaktı. Gelecek 
olan sanat severleri memnun etmek için ikramlara özel önem verip 
hata yapmamaya gayret gösterdik. İnsanlara ulaşmak için % 80 sosyal medyadan yararlandık. Sonuç hayal kırıklığı. 
Ülkesel genel bir değerlendirme başka bir yazının konusu 
olabilir benim üzerinde duracağım bölgemizde, LAÇ Belediyesi salonunda 
yaptığım birinci etkinlik. 5 ekim gecesi için hazırladığım yazı 
metni şöyle başlıyordu ' Belki de bu salonda bir bölge insanının 
ilk defa düzenlediği kitap tanıtım etkinliğine katılım yoğunluğu göstermiştir ki her şey şehir merkezlerinde büyüyüp gelişmeye_ 
bilirmiş. Kenar sokaklarda da sanatsal etkinlikler dinamik olabiliyormuş.' Son olarak da şunu söyleyecektim. 'yaklaşık 20 yıl yaşadığım ve halen bir ayağımın orada olduğu köyüm olarak kabul 
ettiğim Vasilya’nın insanlar tarafından tanınmasına da bu kitapla 
az da olsa katkı koymuşsam bundan mutlu olurum' Ne kadar 
romantikmişim. Söylemedim. Söyleyemedim. Çünkü geceye önemli bir 
katılım beklediğim Vasilya’dan çok az bir katılım olmuştu. 
Neden Vasilya ya özel bir önem gösterdim. Kitaptaki öykü 
8 çocuk sahibi, büyük bir aileye sahip şimdi hayata olmayan iki 
kişinin hayat hikayesinden esinlenerek ve çok az süsleme yapılarak 
kaleme alınan hikayeleridir. Çocuksu bir duygusallıkla nene ve 
dedenin hikayesinin kitaplaştırılmasınının ailede bir coşkuya neden olacağını düşünmüştüm oysa insanların pek umurunda olmadı. Belki 
köy ilk defa bir öykü kitabına konu olmuştur. Belki Vasilya’lı iki 
kişinin hayatı yazılı belge sıfatı alarak tarihe geçecektir. 
Çünkü elli beşlerden, yetmiş dörde uzanan yakın tarihi anlatan 
gerçek bir hayat hikayesi idi. Ayrıca köyün konumunu, tarihi 
eserlerini, geçmiş folklorik yapısını az da olsa anlatarak onu 
tanıtmak istedim. Ayrıca bölgede edebiyat alanında üretilen 
iyi veya kötü bir eserin 'kültür ve sanat' ile ilgilenenlerce 
takip edilip sahiplenileceğini düşündüm. Belki de hayal 
kırıklığım yaptığım işi gereğinden fazla önemsediğim içindir. 
Belki de onların durduğu yerden bakınca benimki abesle 
iştigaldi. 
Kırgınım ama küskün değilim. Çünkü hayatı, insanları, 
memleketi ve dünyayı seviyorum. Yazmayı seviyorum. Yeni öykü, 
şiir, fikir yazılarında buluşmak dileği ile yola devam.” 
Ekleyecek çok bir şey yok. Sadece okurla dertleşmek, yürek 
sızımı aktarmak istedim. Geçmişimize, yakın tarihimize, atalarımıza, Kıbrıslıların neler yaşadığına ilgi göstermemek önceliklerimizin 
ne kadar değiştiğini, toplumsal deformasyona uğradığını gösteriyor. 
Sağlıcakla kalınız.