Alas, “Son beş yılda temsiliyet anlamında ciddi bir gerileme yaşandı. Oysa hangi modeli savunursanız savunun, hangi ideolojiye sahip olursanız olun, her durumda bir pazarlığa, bir diyaloga ihtiyaç vardır” dedi.

Kıbrıs sorununda yeniden müzakere zeminine dönülmesi gerektiğini vurgulayan Alas, “Oturup konuşmak gerekiyor. Bir diyalog süreci şart. Ancak bundan uzaklaşıldı. Bu da temasların kopmasında etkili oldu” ifadelerini kullandı.

Alas, geçmiş yıllarda uluslararası alanda ve özellikle Güney Kıbrıs’la tamamen kopuk bir siyaset izlendiğini belirterek, “Yaklaşık iki-üç yıl boyunca kimse kimseyle görüşmedi. Belli temaslar olsa da sürekli ön şartlar öne sürüldü; ‘şu olmazsa masaya oturmayız, bu yapılmazsa gelmeyiz’ gibi yaklaşımlar izlendi. Bu da bence bir hataydı” dedi.

Gayriresmî temaslar ve yeni iş birliği alanlarına da değinen Alas, “Mayın temizliği, güneş enerjisi parkı kurulması, yeni geçiş kapılarının açılması gibi başlıklarda bazı iş birliği adımları gündeme geldi” dedi. Ancak bu sürecin aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde politik bir hamle olarak da değerlendirilebileceğini söyleyen Alas, “Sanki bu görüşmeler, yaklaşan seçim döneminde politik olarak bir şeyler gösterebilir miyim, oyumu artırabilir miyim düşüncesiyle de yürütüldü” değerlendirmesinde bulundu.

Alas, çözüm sürecinde ilerleme sağlanabilmesi için proaktif bir siyasetin şart olduğunu belirterek, “Bugün bir referandum yapılsa, sonuç çok farklı olmayabilir. Ancak farklı bir sonuca ulaşmanın yolu, sürekli temas ve diyalogdan geçer. Bu da bizim elimizdedir” ifadelerini kullandı.